| Atomun sırlarını diğerlerinden daha fazla ortaya döken bir keşif... | Open Subtitles | الاكتشاف الذي سيكشف أسرار الذرة أكثر من أي اكتشاف آخر |
| Otur lütfen. Rahatına bak. Sadece Bennett'i nereden tanıdığını öğrenmek istiyorum. | Open Subtitles | اجلسي وتصرفي على راحتك كنت احاول اكتشاف كيفية تعارفكما انت وبينيت |
| Reid ve Prentiss, basın toplantısını izleyin. - Bir şeyler bulmaya çalışın. | Open Subtitles | الخاص بالمؤتمر الصحفي و لنرى ان كنتما ستتمكنا من اكتشاف اي شيء |
| Aslında onların ana rotalarından birinin tespit edilmesine yakın olduğumu düşünüyorum. | Open Subtitles | أنا أعتقد حقاً أنني اقتربت من اكتشاف واحدة من طرقهم الرئيسية. |
| Projede büyük bir hata bulmak bunun projenin sonu olduğunu göstermez. | TED | إنّ اكتشاف هفوة كبرى في المشروع لا يعني دائماً نهاية المشروع. |
| Bu olaydan yalnızca 90 gün sonra, belki de geçmiş yüzyılın en büyük keşfi gerçekleşti. | TED | 90 يوما فقط بعد هذا، يمكن القول أن أعظم اكتشاف في القرن الماضي قد حصل. |
| Tamamen yeni şeyler keşfetmek ve cehaletimizin muhteşem manzaralarını izlemek istiyoruz. | TED | نريد اكتشاف مناطق جديدة كُليًّا، و نتبحّر في روعة الأشياء المجهولة. |
| Ayrıca antikorların parazitlere tam olarak ne yaptığını anlamaya çalışıyoruz. | TED | ونحن أيضاً نحاول اكتشاف ماذا تفعل الأجسام المضادة للطفيلي بالضبط. |
| Bu tür çok ölçekli, çok boyutlu bir keşif yeni teknolojilerle entegre olabileceğimiz anlamına geliyor. | TED | يدفع اكتشاف متعدد المستويات والأبعاد كهذا إلى إدخال تكنولوجيا جديدة. |
| Böyle bir keşif Steve Titus'u, sahte bir anı yüzünden geleceği mahvolan bir adamı, kurtarabilirdi. | TED | هذا اكتشاف قد أنقذت تايتس ستيف، رجل كان مستقبله كله سينتزع منه بسبب ذاكرة مزورة. |
| Çok geçmeden bir tıbbî keşif, bu küçük yaşam formlarının birçoğunun insanlardaki korkunç hastalıkların nedeni olduğunu ortaya çıkardı. | TED | بعدها بقليل سيأتي اكتشاف طبي يظهر أن العديد من هذه الكائنات تشكل سببا لأمراض بشرية خطيرة. |
| Karısının o otelde çalıştığını öğrenmek de çok zor olmadı. | Open Subtitles | وكان من السهل أيضا اكتشاف أن زوجته تعمل في الفندق |
| Ve kendi ulusal sınırlarımızın dışına çıkıyoruz, çünkü diğerlerinin ulusal geleneklerini öğrenmek istiyoruz. | TED | وسبب خوضنا لمغامرات خارج حدود أوطاننا هو الرغبة في اكتشاف هذه التقاليد الوطنية الأخرى. |
| Kimseyi incitmeden bu problemi çözmenin bir yolunu bulmaya çalışıyorum. | Open Subtitles | نحاول اكتشاف طريقة حل هذه المشكلة دون إيذاء مشاعر احدنا |
| Son beş yıldır, bu saklı duyguları ortaya çıkaracak bir yol bulmaya çalışıyoruz. | TED | ففي السنوات الخمس الأخيرة، كنا نحاول اكتشاف وسيلة لإظهار هذه المشاعر الخفية. |
| Demek ki tümörü bu yağlı memenin üst kısmında tespit etmesi kolay. | TED | لذا يعد من السهولة اكتشاف الورم في .. الجزء العلوي من الثدي .. |
| Derindeki anlamı, daha gerçek bir realiteyi bulmak için. Yani, böyle yaptığımı sanıyorum. | Open Subtitles | احاول اكتشاف معنى داخلى, الحقيقة الصادقة على الأقل هذا ما اظن اننى افعله |
| Tabaktaki ilaç keşfi derler insanlar bundan bahsettiklerinde. | TED | اكتشاف الدواء باستخدام الأوعية ما عادة يتحدث عنه الناس. |
| İkinci sebep ise şu, bence evrenle ilgili yeni bir şey keşfetmek istediğinizde evrene yeni bir açıdan bakmanız gerekir. | TED | ولكن رقم اثنين، أنا أؤمن أنهُ إن أردت اكتشاف شيء جديد بخصوص الفضاء، لابد أن تنظر إلى الفضاء، بطريقةٍ جديدةٍ. |
| Bu 36 numaralı tübe bakıp, belleğin neden odaklanmadığını anlamaya çalışan bir mühendis. | TED | هذا مهندس يحدق على الأنبوب رقم 36 محاولا اكتشاف سبب عدم تركز الذاكرة |
| Evet, ama eminim şuan birileri benim gerçek kimliğimi öğrenmeye çalışıyor. | Open Subtitles | أجل، لكن الأن أعتقد بأن شخصا ما يحاول اكتشاف هويتي الحقيقية. |
| Araştırmalarımızda devamlı beraber çalışmak ve yapacağımız her buluş ne kadar küçük olursa olsun halihazırda olan arkadaşlığımızı derinleştirecek ve birbirimize olan saygımızı artıracak. | Open Subtitles | للعمل معا باستمرار في بحثنا وأي اكتشاف أن علينا أن نبذل مهما صغير من شأنه تعميق الصداقة |
| çalışmasına bakabilirsiniz. çözmeye çalışıyor olduğumuz şeylerden birisi de hücreleri nasıl yeniden düzenleyeceğimiz. | TED | وأحد الأشياء التي كنا نقوم بها هو محاولة اكتشاف كيف نعيد برمجة الخلايا. |
| Çünkü hiç kuralımız yok. Bütün bu kavgaları durdurmanın bir yolunu bulmalıyız. | Open Subtitles | لأننا لا نملك قوانين مشؤومة، علينا اكتشاف طريقة لتسوية هذه الخلافات كلها |
| Bilimde bu konuları keşfetme gerçekten de zevkli ve özendirici bir iş. | TED | و اكتشاف من مثل هذه الامور هو بالتأكيد نتيجة مرضية للعمل المضني في العلوم |
| Bu noktada dikkate değer ve mantığa aykırı bir olgu keşfedildi. Bilim adamları buna Travma Sonrası Gelişim diyor. | TED | حيث تم اكتشاف ظاهرة استثنائية وحدسية، والتي يسميها العلماء نمو ما بعد الصدمة. |