| Başladığımda göbek kısmım çok yumuşaktı, Şimdi sertleşti. | Open Subtitles | حينما بدأت، كان بطني ضعيفاً، أما الآن فهو صلب |
| Başladığımda göbek kısmım çok yumuşaktı, Şimdi sertleşti. | Open Subtitles | حينما بدأت، كان بطني ضعيفاً، أما الآن فهو صلب |
| Eskiden kendisi götürürdü. Şimdi bir de yargıç çıktı. | Open Subtitles | كان معتادًا على خطفها لمتعته الذاتية، أما الآن فهو المحقق القضائي |
| Artık belki huzur bulabilir. Dünyada çok az huzur bulabildi. | Open Subtitles | لعله وجد السلام الآن فهو لم يحظى بالكثير منه على الأرض |
| Artık bu konuda konuşamam. | Open Subtitles | مع أبي في النادي الريفي لا أستطيع التحدث عن ذلك بعد الآن فهو يجعلني منزعجة جدا |
| Şu an bir dosta ihtiyacı olan kişi benim. Oğlum bana kızgın. | Open Subtitles | لو كان هناك أحد بحاجه لصديق الآن فهو أنا, أبني غاضب مني |
| Şu anda başına gelen her şey kendi suçu. Anladın mı? | Open Subtitles | أيّـا يكن مـا سيحدث له الآن فهو خطـؤه ، مفهوم ؟ |
| Bir maceraperest olduğu için ondan asla hoşlanmadım, ama Şimdi bir aziz olduğu için başı havalarda geziyor. | Open Subtitles | لم يرق لي أبدا كرجل أرعن، أما الآن فهو يتصرف كما لو أنه قديس، |
| Ve Şimdi, tam da iyi davranırken daha fazla ne bekleyebilirsin ondan? | Open Subtitles | أما الآن فهو يتصرف على نحو جيد تجاهك. ما الذي تطلبينه أكثر ؟ |
| Şimdi hoşuma gidiyor. | Open Subtitles | أما الآن فهو يعجبني. لكنّك حسمت الأمر قبل أن أستطيع وضعها داخلاً |
| O öncedendi. Şimdi tamamen güvendiğim tek kişi o. | Open Subtitles | ولكن ذلك حدث في ما مضى ، أما الآن فهو الرجل الوحيد الذي أثق به |
| O öncedendi. Şimdi tamamen güvendiğim tek kişi o. | Open Subtitles | ولكن ذلك حدث في ما مضى ، أما الآن فهو الرجل الوحيد الذي أثق به |
| - Önceden deliydi, Şimdi yatalak. Kızma birader bile oynamıyor. | Open Subtitles | لقد كان هائجًا، أما الآن فهو مجنون بحق، لدرجة أنه يرفض اللعب معي |
| Ama Artık telefonda konuşuyor ya elime düştü. | Open Subtitles | أمّا الآن فهو يتحدث على الهاتف وهو في قبضتي |
| Burası Artık Hachi'nin evi oldu. Her gün, aynı saatte, aynı yerine gelir. | Open Subtitles | فالمحطة أصبحت بيت "هاتشي"الآن فهو ياتي كل يوم في نفس الوقت، نفس المكان. |
| Senin geçimini sağlıyor, ve Artık bunu başaramadığını düşünürsen, onu terkedeceğinden korkuyor. | Open Subtitles | لطالما قام بتوفير المعيشة لك و ان ظننت انه لم يعد قادرا على ذلك بعد الآن فهو يخاف ان تهجريه |
| Artık film yıldızlarına, milyonerlere ve Avrupa soylularına yemek yaparken bizimle ilgilenemez herhalde. | Open Subtitles | لا أعتقد أنه سيضايقنا الآن فهو يطبخ لنجومالسينماوأولياءالعهدالمتوجونلأوروبا. |
| Baban şu an her neredeyse, eminim seni çok çok seviyordur. | Open Subtitles | أنا متأكد ان أينما يوجد والدك الآن فهو يحبك كثيراً |
| Ne demek istediğini anlamamıştım ama şu an durum çok net. | Open Subtitles | لم أعلم ما قصدته و لكن الآن فهو واضح جدًا |
| Aynen sesinin şu anda bana senin mutsuz olduğunu söylemesi gibi. | Open Subtitles | تماماً مثل صوتك الآن فهو يخبرني أنك لستَ سعيداً. |
| Şu anda olacaklar sadece ikinizi ilgilendirir. | Open Subtitles | داني ، مهما حدث الآن فهو بينك وبينها ربما تكون سببا في تعويضها عن ريف |