"الإقلاع" - Translation from Arabic to Turkish

    • Kalkış
        
    • bırakmaya
        
    • kalkıştan
        
    • Fırlatma
        
    • uçuş
        
    • Kalkışa
        
    • Bırakmak
        
    • kalkışı
        
    • kalkmak
        
    • Havalanmak
        
    • Havalanma
        
    • bırakmayı
        
    • kalkıyoruz
        
    • havalanmaya
        
    Kalkış ve uçuş anında, zamanı beraber geçiriyoruz, fakat hepsi bu. Open Subtitles بين الإقلاع والهبوط نقضي وقتاً سوياً هذا كل ما نحصل عليه
    Kalkış için 15 numarasınız. Kuleyi takip edin! Air Canada 273 Sola dönün. Open Subtitles أنت رقم 15 في صف الإقلاع حسنا يا رفاق في المقصورة،معكم كابتن دال
    Tıpkı benim, kendimi nefesime dikkat etmeye zorlamayı denemem gibi; onlar da kendilerini sigarayı bırakmaya zorlamayı deneyebilirlerdi. TED الآن، تماماً مثل محاولتي لإجبار نفسي لمراقبة أنفاسي، يُمكن للمدخنين محاولة إرغام أنفسهم إلى الإقلاع عن التدخين.
    Evet, bize de kalkıştan sonra viski lazım. Hem de çok fazla lazım. Open Subtitles أجل وسيلزمنا ويسكي بعد الإقلاع وبوفرة يا أختاه
    Bu Işık değil. Fırlatma yerini gösteriyor. Open Subtitles .إنه ليس النور إنه فقط يخبرنا عن نقطه الإقلاع
    Kalkışa üç dakika kaldı. Open Subtitles حسنا, سيدي نحن على بعد ثلاث دقائق من الإقلاع
    Sigarayı Bırakmak, nikotin yoksunluğundan dolayı endişeye ve depresyona yol açabilir. TED الإقلاع عن السجائر قد يؤدي إلى الإصابة بالاكتئاب والقلق، الناتجين عن انقطاع النيكوتين.
    İhtiyacımız olan ilk şeylerden biri küçük alanlarda Kalkış ve iniş yapabilecek ve sizi istediğiniz yere götürebilecek bir uçak. TED لذا أول شيء نحتاجه هو طائرة يمكنها الإقلاع والهبوط في مساحات صغيرة وتنقلكم بسرعة إلى وجهتكم.
    Kalkış, yaptığımız en tehlikeli şey en korkutucu şey aynı zamanda. TED الإقلاع هو من أخطر الأشياء التي نقوم بها، وهو أيضاً مثيراً جداً.
    Binbaşı West, Kalkış vektörünüz trafikten arındırıldı. Open Subtitles أيها الرائد ويست.. طريق الإقلاع مفتوح لكم
    bırakmaya çalışıyor. Open Subtitles إنه يحاول الإقلاع عن المخدرات محطة رقم4.
    bırakmaya çalışırken ona yardımcı filan oldun, değil mi? Open Subtitles بما أنك اعتنيتِ به حينما أراد الإقلاع عن المخدرات لقد كان ذلك عملاً.
    bırakmaya çalıştığını söyledi, ama o kadar çok içiyordu ki markete sigara almaya gitmek zorunda kalmıştı. Open Subtitles لقد ذكر بأنه يحاول الإقلاع عن التدخين لكنه كان يفرط بالتدخين لقد اضطرّ للذهاب إلى المتجر لشراء المزيد من السجائر
    Ve eğer biri bana kalkıştan önce durmamı söylerse buna uymak zorundayım. Open Subtitles وإذا أخبرني شخص ما للتوقف قبل الإقلاع يجب أن أمتثل
    Büyük ihtimalle yer ekibinden birine kalkıştan önce uçağa sokması için rüşvet falan vermiştir. Open Subtitles من المحتمل أنه رشا رجل من الطاقم الأرضي لزِراعة بندقية قبل الإقلاع
    Mekik, Fırlatma sırasında hasar gördüyse başka bir mekik gönderilip orada mahsur kalmış tayfayı kurtarabilirdi. Open Subtitles إذا تضررت المركبة أثناء الإقلاع مركبة أخرى تستطيع أن تصعد لتنقذ الطاقم المحاصر
    Komutanım, ambulans uçak pilotu Ajan Gibbs'in emriyle uçuş izni istiyor. Open Subtitles الكابتن ،طيار طائرة الإخلاء الطبي طلب إذن الإقلاع بأمر العميل غيبز
    Ne yazık ki bu bize Kalkışa kadar, 30 dakikalık bir gecikme olacaktır ! Open Subtitles لذلك ولسوء الحظ سنتأخر حوالي 30 دقيقة على الإقلاع
    Sigarayı Bırakmak sizi ve vücudunuzu sağlıklı yaşam yoluna tekrar ilettiği için, bu iyi haber. TED هذه أخبار جيدة، لأنّ الإقلاع عن التدخين يُعيدك أنت وجسدك إلى الطريق نحو الصِحّة.
    İkinci bir emre kadar uçağın kalkışı yasaklandı. Open Subtitles لقد تم منع هذه الطائرة من الإقلاع حتى إشعار آخر.
    Evet, uçak kalkmak üzere. Open Subtitles نعم , الطائرة أوشت على الإقلاع
    Hava Saldırısı, burası kumanda merkezi. Havalanmak için hazırsınız. Open Subtitles الضَربَة الجَويِّة، هنا مركز القيادةِ انت على وشك الإقلاع
    Havalanma için son hazırlıklar. Open Subtitles إنهم يقومون بالتحضيرات قبل النهائية لتسهيل عملية الإقلاع
    Zaten bırakmayı düşünüyordum. Open Subtitles أنا، لقد تم التفكير في الإقلاع عن التدخين على أي حال.
    - Uçaktayım ve kalkıyoruz. Open Subtitles عزيزتي ، أنا على وشك أن افقد الاتصال أنا على متن طائرة ونحن على وشك الإقلاع
    Hanlon'ın jeti şehirde Yakıt almış, havalanmaya hazır. Open Subtitles طائرة هانلون في البلدة معبأه بالوقود و تنتظر الإقلاع

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more