Neden yargıya varmakta bu kadar acele ediyoruz diye kendinize sordunuz mu? | Open Subtitles | هل سألتم أنفسكم من قبل لماذا التسرع فى الحكم؟ |
Bu acele nedeniyle bıçağın sıcaklığı ve keskinliği değişiyor, bu da beceriksiz kesimler dolayısıyla kuşta ciddi yaralanmalara neden oluyor. | Open Subtitles | هذا التسرع يجعل درجة حرارة وحدة النصل تختلف، مما يؤدى إلى قذارة القطع وإصابات خطيرة في الطيور. |
acele bir karar almadan önce bunu ciddi olarak konuşmalıyız. | Open Subtitles | يجب أن نتناقش في هذا بجدية قبل التسرع في إتخاذ أية قرارات |
Hayır. aceleye getirmek istemem. Ama zaman sınırın var. | Open Subtitles | لا , لا أحب التسرع في مثل هذه الأمور ولكن لديك فترة محددة |
Bir hayat kurtarmaya çalışıyoruz. acele etmek işe yaramaz. | Open Subtitles | نحن نحاول إنقاذ حياة أحدهم التسرع بالأمور لن يجدي نفعاً |
- Hiç. İkimiz de sınıfa geç kalmadan acele eder misin? | Open Subtitles | لا سبب هل تريد التسرع بالعمل لأنك جعلتنا نتأخر على الدفعة دراسية؟ |
Bu bir çeşit acele mi yoksa tuhaf bir kefaret mi? | Open Subtitles | هو التسرع أَو بعض من انواع الكفارات الغريبة؟ |
Doğru dürüst tanımadığın biriyle evlenmek için neden bu kadar acele edesin ki? | Open Subtitles | المستقبل أمامك لماذا تريدين التسرع بالزواج؟ |
Artık korkunç anlaşmazlıklarla yaptığımız dehşetli savaşlar için acele ile koşturmuyoruz. | Open Subtitles | لا مزيد من التسرع لخوض المعارك اليائسة بإحتمالات رهيبة. |
Bence acele etmemeli-- Ne yapıyorsun? Nereye gidiyorsun? | Open Subtitles | أعتقد أن علينا عدم التسرع في أي شيء، ماذا تفعلين؟ |
Onların ne düşündüklerini bilmeden anlatmak için acele etmemeliyiz, değil mi? | Open Subtitles | لم يجب علينا التسرع في هذه الأمور قبل التفكير فيهما جيدا, صحيح؟ |
Gördüğünüz gibi, gerçekler olmadan hiçbir şeye acele etmekten hoşlanmıyoruz. | Open Subtitles | ترى، نحن لا ترغب في التسرع في أي شيء دون الحقائق. |
Anlamıyorum. Bu ne acele? | Open Subtitles | . أنا أعنى ، لا أفهم لماذا التسرع ؟ |
Lütfen, bu konuda hüküm vermek için acele etmeyin. | Open Subtitles | رجاءً حاول عدم التسرع في الحكم حول هذا |
Hayır, demek istediğim acele etmesine gerek yok. | Open Subtitles | لكن ما أعنيه أنه لا يجب عليه التسرع. |
aceleye getirmek istemedim. O da bunu istemiyormuş gibi görünüyordu. | Open Subtitles | أنا لم أرد التسرع الى أي شيء يبدو إنها لم تريد أيضاً |
Ama 6 ay ayrı kaldığınızda bazı şeyler aceleye getirilemez. | Open Subtitles | ولكن عندما تكونون بعيدون عن بعض لستة أشهر، بعض الأشياء لا يمكن التسرع بها. |
En son geleceğimiz hakkında konuştuğumuzda, temel olarak "aceleye ne gerek var?" dedi. | Open Subtitles | ،آخر مرة تكلّمنا فيها بخصوص مستقبلنا قال بالحرف "لماذا التسرع"؟ |
Bazen aceleci olmamak en iyi seçenektir. | Open Subtitles | التسرع لا يفيد احياناً. |
Peki resmiyle ilgili bu kadar acil ne vardı da almak için buraya gizlice girmek zorunda kaldın? O... | Open Subtitles | ولمَ التسرع في النظر إليها ويجعلك تقتحم المكان للحصول عليها؟ |