| Kuzey kutbu güneye gider ya da tam tersi Güney kutbu kuzeye gider. | TED | القطب المغناطيسي الشمالي ينقلب إلى الجنوب ، والقطب المغناطيسي الجنوبي إلى الشمال وبالعكس. |
| Bir gün bizim bölümün Kuzey ve Güney yanlarını ayıran A ve B kapısının arasında beni kenara çekti. | TED | في أحد الأيام سحبني بين البابين أ و ب الذي يفصل الجانب الشمالي عن الجانب الجنوبي من وحدتنا السكنية. |
| Yıllar önce Güney Kutbu'nda kayak yapan ilk kadın olmuştu. | TED | قبل عدة سنوات، أصبحت أول امرأة تتزلج إلى القطب الجنوبي. |
| Orada bir şeytan olabilir yada South Beach'de iki tane. | Open Subtitles | لابد أن هناك كائن شيطاني أو أثنان على الشاطئ الجنوبي |
| Güney yarım küredeki neredeyse her ülkede bir kasaba büyüklüğünde gecekondular var. | TED | تقريباً كل مدينة بالنصف الجنوبي من العالم تمتلك أحياء فقيرة بحجم مقاطعة. |
| Burada Güney yakasında bir oyun çevireceğine dair söylenti var... | Open Subtitles | ثمة أشاعة بإنه سيقوم بعملية احتيال هنا في الجانب الجنوبي |
| Bart, su sadece Güney Yarım Küre'de diğer tarafa akar. | Open Subtitles | الماء سيذهب عكس الاتجاه فقط في نصف الكرة الأرضية الجنوبي |
| Güney kanadında kayıt dışı bir numune bulduk. İşte resmi. | Open Subtitles | لقد وجدنا عينة غير معلومة في الجزء الجنوبي وهذهِ صورتهُ |
| İlk önce ben atlarım ve çatının Güney tarafına iniş yaparım iple 14 kat inerim ve burdaki pencereden geçerim. | Open Subtitles | سوف اقفز اولاً ثم اهبط على الجانب الجنوبي من المبنى ثم انزلق حتى الطابق14 ثم افتح فتحه في النافذه هناك |
| K.C. Calden, Hollywood Cinayet Masası. Willie Palmero, Güney Bürosu. | Open Subtitles | كي سي كالدين، مكافحة جرائم هوليود ويلي بالميرو، المكتب الجنوبي |
| Kıza acele etmesini söyle. Güney tarafında bir şey yok. | Open Subtitles | قل لها ان تستعجل، ليس هناك شئ في الجانب الجنوبي. |
| Güney kıyılarına gitmeyi planlıyorum, geriye kalan su bükücülerden birkaçının bana katılması için. | Open Subtitles | لقد قررت ان اذهب الى القطب الجنوبي بعض المسخرين والمعالجين يريدون الانضمام لي |
| Hayır. Şu an Güney Kutbu'ndaki tek su bükücüye bakıyorsun. | Open Subtitles | لا, أنت تنظر إلى مُخضعة الماء الوحيدة في القطب الجنوبي. |
| Zehirin, Kral'ın ordusu Güney kıyısına geldiğinde onlar üstünde kullanılacak. | Open Subtitles | سُمك سنستخدمه على جنود الملك عندما ينزلون إلى الساحل الجنوبي. |
| Cesetleri ilçenin Güney kısmında şehre yakın bir yerde ormanlık alanda bulundu. | Open Subtitles | وجدت جثثهن في منطقة حراجية في الجزء الجنوبي من المقاطعة قرب المدينة |
| Burada yeterince ayak takımı var zaten, gidin Güney sahilinde sörf yapın. | Open Subtitles | إنه مُزدحمٌ هنا بما فيه الكفاية, إذهبي واركبي الأمواج في الشاطىء الجنوبي |
| Buradan, 1,200 kilometre uzaktaki Güney Kutbu'na kadar buzdan başka hiçbir şey yok. | Open Subtitles | انطلاقاً من هنا ناحية ،القطب الجنوبي مسافة 1100 كم لا يُوجد سوى الجليد |
| Buraya Chia Pet Garajı diyorum, South Beach'te. | TED | أطلق على هذا كراج شيا للحيوانات الأليفة، في الشاطئ الجنوبي |
| Fark ederlerse ve çatışmaya girersek Güneydeki yürüyen merdivene gideceğiz. | Open Subtitles | إذا أجبرونا على الاشتباك، سنتوجه عبر الدرج الجنوبي إلى المترو |
| Ve Willy Güneydoğu tren hattının güvenlik şefinin ofisine girdi. | Open Subtitles | وويلي اقتحم مكتب المرسل في خط السكة الحديد الجنوبي الشرقي |
| Burada güneyli gerçek balinamız var ve burada Kuzey Atlantik gerçek balinası, Florida kıyısı açıklarında bir anne ve yavrusu. | TED | لدينا حوت الحق الجنوبي التي نراها هنا وحوت شمال الأطلسي الحق الذي نراه هنا لحظة خروجه قبالة ساحل ولاية فلوريدا. |
| Bir filo zeplin, Özel bir uçak tarafından Londranın güneyinde, Newfields civarında görülmüş. | Open Subtitles | مجموعة خاصة قد حددت موقع اسطول مناطيد على الساحل الجنوبي , في السماء |
| Bir ay önce bugün Orada duruyordum. 90 derece Güneyde dünyanın en altının tepesinde: Coğrafi Güney Kutbunda. | TED | من شهر واحد بالضبط لقد وقفت هناك 90 درجة جنوبا في قمة اسفل العالم . القطب الجنوبي الجغرافي |
| Deponun güneybatı köşesinde birileri var. | Open Subtitles | تحركات في زاوية الجانب الجنوبي الغربي من المخزن |
| Eğer bu işe yararsa, aynı ölçüm ilkesini Antarktika'da uygulayabilmeliyiz. | TED | وعليه، إذا نجح الأمر، سيكون بمقدورنا تطبيق نفس مبدأ القياسات في القطب الجنوبي. |
| Oldukça hassas bir konu, Southern Belle gibi, hassas.. | Open Subtitles | انهُ موضوع حساس نوعاً ما مثل الدقيق الجنوبي الناعم |
| Antarktika dünyanın en güneyindeki kıtadır ve coğrafik Güney Kutbu oradadır. | TED | القارة القطبية الجنوبية هي القارة الجنوب للأرض وتحتوي على القطب الجنوبي الجغرافي. |
| Delta takımı, merkez. Baraja güneyden gelin. | Open Subtitles | فريق دلتا ، هنا القيادة خذ موقعك على الجانب الجنوبي من السد |
| Şimdi bunun üzerinde çalışıyoruz çünkü Antartika'nın ilk radar gözlemleri 35 mm lik optik film kullanılarak toplanılmış. | TED | ونحن نعمل على ذلك، لأنه تبين أن أول صور الرصد لرادار بالقطب الجنوبي التقطت باستعمال فلم مصور قياس 35 ملم. |