| yavrular inden ilk çıkalı altı ay geçti. | Open Subtitles | مضت ست شهورٍ مذ أن طلّت الدياسم لأول مرةٍ من العرين |
| Zayıf doğan yavrular ise en büyük tehlike altında. | Open Subtitles | الدياسم المولودة بوزنٍ دون المعدل هي الأكثر عرضةً للخطر |
| Karada fazla yiyecek yok ve yavrular buzun dönmesini ne kadar uzun süre beklerse ölme ihtimalleri de o kadar artıyor. | Open Subtitles | لا يوجد الكثير لتناوله على اليابسة، وفي الواقع كلما اضطر الدياسم الإنتظار أطول حتى عودة الجليد، رجحت كفّة هلاكهم |
| Bu annesine yakın olmayı seven bir yavru işte. | Open Subtitles | إنها أحد الدياسم التي تحب البقاء بالقرب من أمها |
| Fakat en küçük yavru artık ortalıkta gözükmüyor. | Open Subtitles | لكن أصغر الدياسم لا أثر له |
| Erkek ayılar küçük yavruları yiyebilir. | Open Subtitles | ذكر الدب قادرٌ على قتل وأكل الدياسم الصغار. |
| Erkek ayılar küçük yavruları öldürür ve yerler. | Open Subtitles | ذكر الدب قادرٌ على قتل وأكل الدياسم الصغار. |
| Görünüşe göre yavrular şimdiden kendilerini korkutucu avcılar sanıyor. | Open Subtitles | يبدو سلفاً وأنّ الدياسم يرون أنفسهم كصيادين مخيفين، |
| yavrular kör ve minicik doğuyorlar. | Open Subtitles | تُولد الدياسم ضريرةً وضيئلة |
| İşte bir yavru. Evet, yavruları gördüm. | Open Subtitles | .يوجد ديسم رأيت الدياسم حقاً |
| Hatta ayı yavruları bile. | Open Subtitles | حتى الدياسم |