| Gerçekte, orda durmaya izniniz bile yok, şu beyefendinin durduğu yerde, eşiğin köpüren ve kaygan sularında. | TED | في الواقع، لن يُسمح لكم بالوقوف في نفس موضع هذا السيد، عند هذا الحد المائي الزلق. |
| Güzel prenses, kurbağının çaresizce yalvarmasından çok etkilenmiş ve eğilip bu kaygan yaratığı yerden alarak öne doğru eğilip onu dudaklarına doğru getirmiş ve küçük kurbağayı öpmüş. | Open Subtitles | وتأثرت الأميرة الجميلة بموقفه اليائس فتقدمت وحملت المخلوق الزلق وانحنت للأمام |
| İlk görevim kaygan bir fare beynini kesmek. | Open Subtitles | في البداية علي أن أقطع دماغ الفأر الزلق هذا |
| İnan bana, George, Slippery Pete'e güvenebilirsin. | Open Subtitles | صدّقني يا جورج. يمكنك الاعتماد على "بيت الزلق". |
| Bak, şu komik penguen, kayan vardı ya. Slippy! | Open Subtitles | انظروا , إنه ذلك البطريق المضحك الذي انزلق ,مرحباً أيها "الزلق" |
| Tek kelime bile ! Lanet tek kelime bile, kaypak pislik. | Open Subtitles | ولا حتى كلمه ولا كلمه سافله, ذلك الغائط الزلق |
| Dinle, kayganspor. Arkadaşlar, kavga etmeyin. | Open Subtitles | ...أنصت أيّها الزلق - لا تتشاجرا - |
| kaygan, yapışkan, lastik gibi olan derimi hissetmek istemez misin? | Open Subtitles | لا تريدين أن تشعري بجلدي الزلق الغروي المطاطي؟ |
| Gerçi bu durumda, suçlunun, aptalca bir mesejlaşma felaketi değil de kaygan bir yol olmasından yana mutluyum. | Open Subtitles | على الرغم من أنه.في هذه الحالة أنا سعيد أن الجاني هو الطريق الزلق و ليس أحمق يقوم بالتراسل بشكل قاتل |
| Hiçbirimizin kaygan zeminde düşmemizi istediğini zannetmiyorum. | Open Subtitles | لا أعتقد أن أيا منا يريد ان نجنح الى المنحدر الزلق |
| Bütün o kaygan karidesleri içime çekmeyecektim. | Open Subtitles | لم ينبغي عليه أستنشاق كل ذلك الروبيان الزلق |
| Adamım, eğer bu bokun kayıp gitmesine izin verirsem, kaygan zemin dediğimiz şey olacak. | Open Subtitles | يارجل، لو تركت هذا الهراء يمر، سيصبح لدينا مايسمونه "المنحدر الزلق". |
| Buna kaygan karaağaç denir. Kızlarda da kullanırım. | Open Subtitles | يُسمى هذا "الدردار الزلق" استخدمه لفتياتي دومًا |
| Eğlence bittiğinde Satyr ile ilgili şöyle denirmiş midesinin kurbanlarının en kaygan etleri ile doldurana kadar yermiş. | Open Subtitles | وعند انتهاء المرح، يقوم الـ"ساتير" بـ: "أكل لحم ضحاياه حتى تمتلئ بطنه وتفيض بلحمهم الزلق الرطب." |
| - Slippery Pete? | Open Subtitles | -بيت الزلق"؟" |
| Slippery Pete. | Open Subtitles | "بيت الزلق". |
| İşte geldin, Slippy. Kendi küçük sahnene. | Open Subtitles | تفضل هنا أيها الزلق "قفصك الصغير" |
| Slippy.. buna alışabilir. | Open Subtitles | "الزلق" يمكن أن أتعود على ذلك |
| Şimdi, sana kaypak balığımızın, teşrifatçısını ele vermesinin, kendi iyiliğine olacağına, inanmasını sağlayacak bir şey lazım. | Open Subtitles | أنت الأن بحاجه لشئ تقنع به السمك الزلق خاصتنا أن التخلى عن عريف الاحتفالات خاصته سيكون فى مصلحته |
| Alfa Romeo'daki kaypak arkadaşına ne oldu? | Open Subtitles | ماذا حدث لصديقك الزلق فى الألفا روميو ؟ |
| Dinle, kayganspor. | Open Subtitles | -أنصت أيّها الزلق ... |
| Görünümü çekici olsa da içi kof idare ofisinde olmak yerine vaktini burada geçirmen mantıklı. | Open Subtitles | يعطي أنطباعاً كاملاً بأنك تود أن تقييم مخيماً هنا بدلاً من ما يشبه المكتب التنفيذي الزلق |
| Yani elinde sadece bir ampul parçasıyla patinaj izleri var. | Open Subtitles | إذاً ، كل ما لديك هو جزء من المصباح الكهربائي و علامات الزلق |