| Canlı bomba ile buraya gelen adamdan bunu duymak fazlasıyla ironik. | Open Subtitles | من الساخر أن من يقول هذا يكون رجلاً يحمل قنبلة يدوية |
| Psikotik hastalıklarla ilgili asıl ironik nokta ise nüfusun geri kalanına göre genelde daha az şiddete meyilli olmalarıdır. | Open Subtitles | كما تعلمون,الشيئ الساخر حول المرضى الذهانيين. على العموم هُم أقلُ عنف من بقية السكان. |
| İronik punk bir anda soğuk ticarete dönüşmüştü: | Open Subtitles | وسرعان ما تحول هذا الشرير الساخر الى التجاره المتهكمه |
| Bayat komik değil, akılllıca. Müşteri bir avuç dolusu alaycı saçmalık istemiyor. | Open Subtitles | وليس مثيرًا للضحك ولكن ذكي فالزبون فلا يريد مجموعة من الهراء الساخر |
| Neden gittiler? alaycı cevap gittiler çünkü Başkan Kennedy Sovyetlere kendi ulusunun daha iyi roketlere sahip olduğunu göstermek istedi. | TED | لماذا ذهبوا ؟ الجواب الساخر انهم ذهبوا لأن الرئيس كنيدي اراد ان يثبت لـ السوفييت أن هذه الأمة لديها صواريخ أفضل. |
| Kriezel'in, beni klozetten kaldırırken ki gülüşünü, alaycı sesini hâlâ duyabiliyorum. | Open Subtitles | لا أزال أسمع الضحكات، وصوت "كريزل" الساخر وهو يرفعني من المرحاض |
| Hey, anne. Şu sarmal ironiye baksana. | Open Subtitles | أنظري إلى إنقلاب الأحداث الساخر |
| Kızın kampanya arabasında bulunması ve onunla el sıkışması ironik değil mi? | Open Subtitles | أليس من الساخر أنّها وُجدت في إحدى سيارات الحملة وها هو هنا يسلم عليها ؟ |
| "Sınıf arkadaşlarımı temsilen konuşma yapmaya çıkmam çok ironik... | Open Subtitles | أنهُ لمن الساخر أن أقفَ هنـا لأمثل أصدقائي بينـما في الثلاث سنوات الماضية |
| Hayır, ironik olan kötü filmler ve malt likörlerdir. | Open Subtitles | لا الساخر مثل الافلام السيئه والخمر الممزوجه بالجعه |
| Belli ki bu radikal düşünceler sekteye uğramış ve ironik bir şekilde kendi kendine bir fantezi yaratmış. | Open Subtitles | ومن الواضح أنه عيب النظام المُغقد . وكان .. من الساخر .. |
| İronik hippi yaşam tarzındaki diğer birkaç şeyler birlikte. | Open Subtitles | بالاضافه لعده أشياء أخرى من نمط حياتك الساخر المحب للجاز. |
| Eskiyen esprileri objektif ve ironik bir yaklaşımla gündeme getirme şekline bayıldım. | Open Subtitles | أنا أحب طريقة إلقائك للدعابات القديمة بالمنهج التحرري الساخر |
| Gerçeklerin peşindeki bu mücadelecilerin maske ardında gizlenmek zorunda olmalarını sende ironik bulmuyor musun? | Open Subtitles | أليس من الساخر أنّ المُناضلين في سبيل الحقيقة مُجبرون على الاختباء وراء الأقنعة؟ |
| Bu bilimsel departmanın en aptal, alaycı ve kalın kafalı üyesinin bile kabul etmek zorunda kalacağı sonuçlar istiyorum. | Open Subtitles | و مستوى الطاقه الشاذه اريد تسجيل تلك البيانات حتى لا نصبح ذلك العضو الساخر الغبى |
| Ve "alaycı kuşları öldürmek" in alaycı kuşları öldürmekle ilgili yararsız tavsiyelerinden sonra bir daha okumamaya yemin etmiştim. | Open Subtitles | وقد أقسمت ألا أقرأه ثانيةً بعد قتل الساخر الذي لم يعطني نصيحةً لكيفية قتل الساخرين |
| Gerçekten basmakalıp, yavaş, alaycı el çırpmasını mı yapıyorsun? | Open Subtitles | هل تقوم حقاً بالتصفيق البطيء الساخر المبتذل؟ |
| On saniye içinde alaycı bir şey söylemezsen ya da yapmazsan bundan sonra arabada akort ayarı yapacağım ona göre. | Open Subtitles | ان لم تفعل او تقل شيئاً عن اسلوبي الساخر في العشر ثواني القادمه, سأبدأ فقط بتشغيل الموسيقى في السياره من الآن فصاعداً. |
| Bakın, bana iş arkadaşlarının sürekli onu dışladığından bahsetti kendimin de alaycı, damalı geçmişiyle, kana susamış sert bir polis olduğumu... | Open Subtitles | أسمعوا , هو أخبرني هذه القصة عن كيف أن فريقه يستبعدونه دائماً وأعلم أني جئت كالشخص الساخر , شرطي عدواني |
| Şu alaycı eşcinsel dışında. | Open Subtitles | ولم يصفق لي احد باستثناء ذلك الرجل المثلي الجنس الساخر |
| Başbakan hakkındaki alaycı taşlamanın olduğu kısma bayıldım. | Open Subtitles | . أحببت تحليلك الساخر لرئيس الوزراء |
| Anneler ironiye. | Open Subtitles | الأمهات يرين التعبير الساخر |
| Eğer sen iğneleyici ağzını daha az açsaydın, yolunda gidecekti. | Open Subtitles | لكان الأمر يستحق المحاولة لو أنك أبقيت فمك الجميل الساخر مغلقاً |