| En iyi eşleşme, bu yakışıklı şeytan dev tarihöncesi sırtlan. | Open Subtitles | أفضل مباراةِ محتملةِ هذا الشيطانِ المُمتازِ، الضبع قبل التأريخ العملاق. |
| sırtlan gibi heyecanlanmadığınız sürece eğlenmiyorsunuz demektir. | Open Subtitles | إذا كنت لا تصرخ مثل الضبع فإنك لا تشعر بالمرح |
| İz tazeydi, bu yüzden sırtlan yakınlarda olmalıydı. | Open Subtitles | كان الاثر جديداً لذا لا بد من أن الضبع كانت قريبة |
| sırtlanlar doyup dinlendikten sonra, sürünün kayıp üyesini bulana kadar izini sürerler. | Open Subtitles | بعد أن يأكل الضبع يستريح سوف يتعقبوا العضو صديقهم حتى يجدوه |
| Sanki bir balina doğum yapıyor, bir domuz sırtlanın üstünde tepiniyor gibi. | Open Subtitles | وكأنني اري الحوت وهو يلد أو الخنزير يضاجع الضبع |
| Ve sonra sırtlanla leoparın veya başka bir şeyin birbirini uzaklaştırması gibi bir şeydi. | Open Subtitles | ثم كان هنالك صوتاً ما بين صوت الضبع والنمر |
| sırtlan, belki Xiri'nin yine küçüleceğini umdu, ve takip etti mesafesini koruyarak. | Open Subtitles | ربما أملت الضبع أن يقصر كيري من جديد، لذا تبعته عن مسافة بعيدة |
| Daha az kurnaz olan diğer yırtıcıların aksine sırtlan riske girmez, öldüreceğinden emin olmadan asla saldırmaz. | Open Subtitles | تلك الوحوش الأقل ذكاء فإن الضبع لا يغامر لأنه لا يهجم إلا إذا كان متأكداً من القتل |
| - sırtlan ruhunu sırtlana geri koymamız lazım. - Daha fazla bilgi edinene... | Open Subtitles | ما نريد فعله أن نُعيد روح الضبع إلى الضبع |
| "Ben üç ay önce doğmuştum", demiş sırtlan. | Open Subtitles | أنا ولدت منذ ثلاثة أشهر قمرية, قال الضبع |
| Ama bu sırtlan kendi yemeğini tek başına arıyor. | Open Subtitles | على أية حال، أنثى الضبع هذه تبحث عن الطعام بمفردها. |
| Çabuk, sırtlan gelmeden önce | Open Subtitles | بسرعة قبل أن يأتي الضبع بسرعة قبل أن يأتي الضبع |
| Bay Thompson bugün hakkında atıp tutarken sırtlan gibi... güldüğüm için sonradan çok üzüldüm. | Open Subtitles | اشعر بالسوء, تعلم ,فيما قبل عندما كنت اضحك مثل الضبع عندما فعل السيد ثمبسون كل هذه مزحات على حسابك |
| ...ve o güzel puantiyeli elbiseyle bir sırtlan gibi gülüyordun. | Open Subtitles | ضحكتِ مثل الضبع في ذلك الرداء المرقش الجميل |
| İğrenç bir pasta yiyorsun tamboti ağacının köklerinden yapılmış, ve sırtlan gübresinden. | Open Subtitles | لقد تناولت طعام سئ المذاق مصنوع من جذور شجرة التامبوتي و من روث الضبع |
| Gelgelelim bu sırtlan tek başına yiyecek arıyor. | Open Subtitles | على أية حال، أنثى الضبع هذه تبحث عن الطعام بمفردها. |
| O bunu söylediğinde sırtlanlar gibi gülüyordun. | Open Subtitles | حقاً؟ لقد كنت تضحك مثل الضبع حينما قلت ذلك. |
| Evet, bir kadının sırtlanlar gibi bağırdığını duydum. | Open Subtitles | 40 وبرودواي. - أسمع امرأة يصيح مثل الضبع. |
| Köylüler kurtları duydu ama sırtlanın ortaya çıkması bir sürprizdi. | Open Subtitles | سمع اهل القريه صوت الذئاب ولكن ظهور الضبع المخطط هو المفاجأه |
| Teke tekte, bir kurt bir sırtlanla eşleşemez. | Open Subtitles | واحد بواحد , والذئاب لاتستطيع اللعب مع الضبع |
| Çılgın hyena-çocuk neredeyse beni ısıracaktı. | Open Subtitles | الولد الضبع المجنون عضني تقريبا. |