Buna kızgın değildik, neyse ki. Çünkü yıkıcı hâllerde olan birçok hasta görmüştük ve ölümün hayatın bir parçası olduğunu biliyorduk. | TED | لم نكن غاضبين، وهذا من حظنا، لأننا رأينا العديد من المرضى في وضع مؤلم، ونعلم أن الموت جزء من الحياة. |
Biliyorsunuz, tıbbi tedavinizi geçiren birçok hasta | Open Subtitles | كما تعلمون, العديد من المرضى الذين يمرون بالعلاج الطبي الخاص |
Bakteriyal enfeksiyondan şüphelendiğiniz bir hastanız var. Ona antibiyotik veriyorsunuz. Hastalığa sebep olan bakteri hakkında başka bir şey bilmenize de gerek yok ve hastaların çoğu iyileşiyor. | TED | لديك مريض يُشتبه في إصابته بالتهاب بكتيري، أعطيته المضاد الحيوي، وبدون أن تضطر فعلًا إلى معرفة كل شيء عن البكتيريا المسببة للمرض، فقد تعافى العديد من المرضى. |
Orada bulunduğunda hemen fark etti ki, hastaların çoğu savaş yaralarından çok kirli, kokuşmuş koğuşlar içinde yakalandıkları enfeksiyonlardan ölüyorlardı. | TED | فعندما وصلت هناك، أدركت بسرعة أن العديد من المرضى يموتون بسبب العدوى التي تصيبهم هناك، في الأجنحة القذرة والنتنة، أكثر من تبعات إصابات الحرب. |
Fakat kemik iliği nakline ihtiyacı olan birçok hastanın uyumlu bir aile bireyi yoktur. | TED | لكن العديد من المرضى الذين يحتجون زراعة نخاع العظم ليس لديهم تطابق من أفراد عائلتهم. |
Neden burada bu kadar çok hasta var? | Open Subtitles | إلى أى مدى سيكون هناك العديد من المرضى هنا ؟ |
Onun durumundaki Çoğu hasta radyasyon terapisiyle iyi olmuştu. | TED | يحبّذ العديد من المرضى هذا الشّكل من العلاج الإشعاعي. |
Protezler de benzer etkiler yaratabilir. birçok hasta, geceleri protezlerini çıkardıklarında ağrı hissettiklerini söylüyorlar. | TED | الأطراف الصناعية يمكن لها أن تعطي نفس التأثير. يقرر العديد من المرضى الألم بشكل أساسي عندما يزيلون أطرافهم الصناعية ليلًا. |
Ama birçok hasta böyle hissetmiyor. | TED | ولكن العديد من المرضى لا يشعرون بهذا. |
Hastaneye gitmek zorunda kaldıklarında birçok hastanın yüz yüze kaldığı çok gerçekçi bir sorun var: Hayat arkadaşımla nereye gideceğim, köpeğimle nereye gideceğim? | TED | ومشكلةٌ واقعيةٌ جداً تواجه العديد من المرضى عند ذهابهم إلى المستشفى ألا وهي: أين أذهب برفيقي الرئيسي في الحياة، أين أذهب بكلبي؟ |
O gün, acil serviste çok hasta vardı. | Open Subtitles | كان هناك العديد من المرضى في غرفة الطواريء في ذلك اليوم |
Steve, hem avukat hem de bir psikiyatr, oldukça ağır akıl hastalıklarına sahip pek çok hasta tedavi etmişti ve o güne kadar benim de ancak gördüğü herhangi bir hasta kadar kötü olduğumu söyleyecekti. | TED | قد عالج ستيف، محامي ومرشد نفسي العديد من المرضى الذين يعانون من مرض عقلي مزمن، وحتى اليوم يقول انني كنت أسوأ من أي شخص رأه في حياته. |
Çoğu hasta bu tür ilaçları, ambalajsız kutularda saklar. | Open Subtitles | العديد من المرضى يبقون علاجاتهم في حاويات عامة |
Çoğu hasta hayallerini kontrol altında tutmak için bir rutin geliştirir. | Open Subtitles | حسنا, العديد من المرضى يستحدثون عادات لتساعدهم على الحفاظ |