| Filozofik düşünceyle, akademiyle pratik uygulama, harekete dökme arasında fark var. | Open Subtitles | هناك فرق بين الفكر الفلسفي والتطبيق العملي الاكاديمي اعمل على الحدث |
| 19. yüzyıla kadar kurşun beyaz yağlı boya ve tempera boyasında kullanılan tek pratik seçenekti. | TED | كان الرصاص الأبيض الخيار العملي الوحيد للزيت الأبيض أو الطلاء بمادة عزوية حتى القرن 19. |
| Fakat bizim gibi daha pratik düşünenler için hâliyle iki adet soru ortaya çıkıyor. | TED | و لكن بالنسبة للبعض منا ذوي التفكير العملي فإن، سؤالين سيطرحان مباشرة نتيجة هذه المقاربة. |
| Kabul edilen yöntemler işe yaramıyordu, bu yüzden kuralları ihlal ettiler, sırf uzmanlarla deneyimli pratik yapmak için. | TED | الأساليب المعتمدة لم تكن تعمل، لذلك انحنوا وخرقوا القواعد للحصول على التدريب العملي مع الخبراء. |
| Bu uygulamada şöyle oluyor. Bu kurtulmak istediğimiz otlar var. | TED | هكذا تبدو في التطبيق العملي. لدينا هذه الحشائش التي نريد أن نتخلص منها. |
| Böylece bizim başladığımız yaklaşım, şu soruyu sormaktı: Buna benzer araçlar yapmak gerçekten pratik mi? | TED | اذا, فالمقاربة التي انطلقنا منها, هي أن نسأل هل حقا من العملي عمل أشياء من هذا القبيل ؟ |
| Aklıma gelen tek pratik çözüm, bu daireyi paylaşmak. | Open Subtitles | أعتقد أن الحل العملي الوحيد هو أن نتقاسم الشقة |
| Ben bu işle işin tamamının güzel ve zarif olması nedeniyle ilgileniyorum ama aslında, bu sayılarla, onların pratik kullanımı nedeniyle ilgilenen pek çok insan var. | Open Subtitles | لكن في الواقع، يوجد اُناس كثيرون مهتمون بهذه الأعداد بسبب استخدامها العملي جداً. |
| Okulda fen dersinin pratik uygulamaları hakkında çalışıyoruz. | Open Subtitles | نحن ندرس التطبيق العملي للعلوم في المدرسة. |
| pratik uygulamanın, teoriye pek ulaşamadığını itiraf etmeliyim. | Open Subtitles | علي الإعتراف أن التطبيق العملي لم يكن كما الكلام النظري |
| böylece bende daha pratik bir rota izledim, ve şimdi bana bir bak. | Open Subtitles | لذا ذهبت إلى الطريق العملي وأنظر إلى الآن |
| Nasıl yalan söylenir, işletilir ve baştan çıkarılır üzerine bir pratik. | Open Subtitles | أوه. مجرد العملي على كيفية الكذب، التلاعب، وإغواء. |
| Bu dönem bir pratik etik dersi alacağım. | Open Subtitles | انا انا اخذ الصف العملي لمادة الاخلاق هذا الفصل الدراسي |
| Son olarak tekrar etmek gerekirse, bu keşfin bizlere pratik yarar sağlayan bir tarafı var. Yeni bir ilaç türü olan anti-çoğunluk algılama moleküllerini de bu sayede ürettik. | TED | في النهايه اود ان اكرر ان هنالك الجزء العملي فقد قمنا بعمل هذه الجزيئات المضاده لادراك النصاب والتي يجرى تطويرها كنوع جديد من الادويه |
| ...Ortalama bir pratik zeka geniş açılı isteklere eğilimlidir ve karar verme yeteneğine sahiptir. | Open Subtitles | "رجل الغد ذكائه العملي فوق المتوسط هذا الذكاء يتضمن القدرة بإتخاذ القرارات ومقدار كبير من المعرفة |
| Richardson, Buloz ve Henry, ajansları tarafından çalıştırılan 2589 işçi arasında pratik yapay zeka puanına göre kıyaslama yaptılar, yöneticilerin 84, şeflerin ve ustabaşlarının 78, normal işçilerin ise 74 olduğunu buldular. | Open Subtitles | ريتشاردسون، بلوز هنري وشركاه وجدوا أن من بين 2589موظف ممن يعملون بشركاتهم، وجدوا أن الروؤساء التنفيذيين معدل ذكائهم العملي 84 |
| Ve sözleşmenizde yazacak olan pratik sınavını geçtiğiniz ve tüm gereken şartları sağladığınız maddesini ekleyeceğiz. | Open Subtitles | شرط أن تجتازي الامتحان العملي... وتنجزي مهامك لكل مركز. |
| Sorununa pratik bir çözümüm var. | Open Subtitles | و هو أني لدي الحل العملي لمُشكلتك |
| Ölüleri Canlandırmak ve Onları Kötü Amaçlar İçin Kullanmanın pratik Yolları." | Open Subtitles | الدليل العملي لإيقاظ الموتى... وطريقة استخدامهم لتحقيق أهدافك الشريرة |