| Bunu söylediği anda dal ortadan kayboldu ve öbür tarafta ortaya çıktı. | Open Subtitles | بالوقت الذي يقوم بلفظ هذا الغصن يغير مكانه و يظهر بالجهة المقابلة |
| Birlikte ormana gittik. Bir dal seçiyordum, Caution onunla ilgili rap yapıyordu ve aniden bu dal çok havalı oluyordu. | TED | خرجنا إلى الغابة، والتقطت غصنا، كاوشن سيغني الراب على ذلك، وفجأة كان الغصن رائع حقا. |
| - Sabırlı olun. Ölü bir ağaç dalı gibi hayat boyu ayağınızı sürümek istemezsiniz. | Open Subtitles | كن صبورا,فانت لاتريد ان تسحب ساقك ورائك كما الغصن الميت |
| 22 yıllık iş tecrübem bana doğru dalı kestiğimi söylüyor. | Open Subtitles | ولكن خبرتى التى تبلغ 22 سنة تخبرنى اننى كسرت الغصن الصحيح |
| Yerinde olsam o dala tutunmazdım. | Open Subtitles | ما كنت لأمسك ذلك الغصن إن كنت مكانك |
| Sağına doğru bir adım at küçük, sevimli dalın tam altında olacaksın. | Open Subtitles | لتأخذ خطوة إلى يمينكَ وكن في مواجهة الغصن |
| Onu astıkları dal... yeterince sağlam değil. | Open Subtitles | الغصن المعلق فيه الأنشوطة ليس قويا بما فيه الكفاية |
| Bütün bu Altın dal ve Tabiat Çemberi ıvır zıvırı... sadece seks ve şiddeti özetliyor. | Open Subtitles | كلّ هذه الأمور من الغصن الذهبي ودورة الطبيعة فقط لإثارة الجنس أو العنف |
| Lafını geri al yoksa bir dal alıp kıçına sokarım. | Open Subtitles | اسحب ما قلت أو سأغرس هذا الغصن في مؤخرتك، |
| "Sen Sen, kızlar kaliteyi iyice düşürdüklerinde tutundukları dal olacaksın." | Open Subtitles | ستصبح الغصن اللذي ستتمسك به" "قبل أن تسقط على الأرض |
| Bir dal için ne para verilir bilmiyorum. | Open Subtitles | .. لستُ واثقة كيف .بوسعي أن أدفع ثمن الغصن |
| Evet ama dal kırılmasaydı başarmış olacaktım. | Open Subtitles | نعم، ولكن لولا كسر الغصن كنت سأنجح في ذلك |
| 22 yıllık iş tecrübem bana doğru dalı kestiğimi söylüyor. | Open Subtitles | ولكن خبرتى التى تبلغ 22 سنة تخبرنى اننى كسرت الغصن الصحيح |
| Ve birden tutundukları dalı bırakıp sümüksü bir ip boyunca aşağı doğru kaymaya başlıyorlar. | Open Subtitles | ثم فجأة, يحرر الزوجان نفسهما من الغصن ويبدأن بالتزحلق للأسفل على حبل من المخاط |
| Bizim işimiz dalı eğmek, bırakın meyveyi o koparsın. | Open Subtitles | عملنا أن نقرّب له الغصن واتركوه هو يختار الفاكهة |
| Havadaki süper sıcak gazlar alevi ilk önce yakalıyor ve dalı tutuşturuyor. | Open Subtitles | تحترق الغازات الفائقة الحرارة في الهواء أولاً وتُشعل الغصن. |
| Maymunların sürekli düşme riski olduğundan, en yakındaki dala olan mesafeyi muhakeme edebilmeleri için ileriye bakan gözlere ihtiyaçları var ve bu da kör noktaları olduğu anlamına gelmekte. | Open Subtitles | لأن القردة معرّضة دائمًا لخطر السقوط فهي تحتاج ..لعينين موجّهتين للأمام لتقدير بُعد الغصن التالي عنها ممّا يعني وجود منطقة عمياء في رؤيتها |
| Patikada yürüyordum. Bir dala tünemişlerdi, zevkle izliyordum. | Open Subtitles | عندما كنت اتمشى ...شاهدتها على الغصن |
| alev görünmeden önce sıcaklık dalgası fakat burada çok önemli olan şey dalın etrafında olan şeyler. | Open Subtitles | لكن ما يُحدث الفارق هنا هو ما يجري حول الغصن. |
| Hasır Adam'la olan randevuna gitmenin vaktidir. | Open Subtitles | لقد حان الوقت للإلتزام بموعدك مع رجل الغصن |
| Wicker Park Sanat Merkezi'nde dans öğretmeniydi. | Open Subtitles | الضحية كانت مدربة رقص معينة في مركز متنزه الغصن |
| Bir elimde zeytin dalı bir elimde özgürlük savaşaçısının silahı o zeytin dalının ellerimden kayıp gitmesine müsade etmeyin. | Open Subtitles | جئتكم وغصن الزيتون في يدي وببندقية الثائرُ في يدي فلا تُسقطوا الغصن الأخضر من يدي |
| Elin hafif olmalı, daldaki bir kuş gibi. | Open Subtitles | لتكن يدك خفيفة، مثل عصفور على الغصن |