| Bu, şimdi gözetim altında bir şüpheli olduğunu doğrulayan Şef Moose'du. | Open Subtitles | كان هذا قائد الشرطة ، موس ، مؤكدا إحتجاز أحد المشتبهين |
| - Onu görmedim ki. Tüm birimler. şüpheli hâlâ kayıp. | Open Subtitles | لم لا أراه الى جميع الوحدات, المشتبهين ما زالوا طلقاء |
| Olağan şüpheliler arasında karışıklık çıkardık, bil bakalım ne oldu? | Open Subtitles | بدأنا بالتحقيق مع كل المشتبهين وماذا يحدث؟ |
| Komiser, bütün sorularınıza yanıt veremem. En olası şüphelilerin listesini size verdim. | Open Subtitles | حضرة الملازم لا أستطيع الرد على كل أسئلتك لقد طرحت عليك قائمة أكثر المشتبهين المحتملين |
| Şüphelilerden birinin buradaki heyetimden biriyle akrabalığı var. | Open Subtitles | أحد المشتبهين لديه صلة قرابة مع أحد المبعوثين هنا في الأمم المتحدة |
| Diğer şüphelileri 48 saat tutabilirim ama onu değil. | Open Subtitles | يمكننى أحتجاز المشتبهين الآخرين لمدة 48 ساعة , أما هو فلا |
| - Bir hırsız için, bir köstebek için. Eğer para şüpheli listesini azaltmaktan başka bir şeye yaramıyorsa bedel 10 misli daha ucuzdur. | Open Subtitles | للسارقين، اذا لم تقم باكثر من تصغير لائحة المشتبهين. |
| O hayvanı seve seve öldürebilecek birkaç yüz şüpheli vardır eminim. | Open Subtitles | أنا واثق أن مئات المشتبهين سيسعدون بقتل ذلك الحيوان |
| İki bin civarında şüpheli bulduk. - Dur, dur, dur, dur dur, dur, dur! | Open Subtitles | حسنا ، ان السهم يشير الي الالاف المشتبهين ، اين انتم؟ |
| Bu da şüpheli havuzunu büyütüyor, değil mi? | Open Subtitles | هذا حقاً يزيد دائرة المشتبهين أليس كذلك ؟ |
| Yani kurallara göre şüpheli tacizcileri sadece izleriz, asla onları yakalamayız. | Open Subtitles | بمعنى أن لدينا سياسة متزمتة لمراقبة المشتبهين فقط نحن لا نواجه أبداً هذا عملنا بكل وضوح |
| Yarım düzine şüpheli var. | Open Subtitles | لدي عشرات المشتبهين المحتملين ذوي السوابق |
| Dostum. şüpheliler burdakilerin hepsini alsalardı, şişko kedilere benzerlerdi. | Open Subtitles | لو كان المشتبهين حصلوا على كل ما في هذه الحبال .. |
| Adın şüpheliler listesine eklendi desem! | Open Subtitles | أنه تـم اعادة أضافة أسمك إلى قائمـة المشتبهين |
| Potansiyel şüpheliler bile seni heyecanlandırıyor di mi ? | Open Subtitles | هل تعجبك فكرة أن المشتبهين اللذين نبحث عنهما هما من قتلا شريكك؟ |
| Olay yerlerinin kurbanlarla ilişkisini kurabiliyoruz, şüphelilerin olay yerleriyle ilişkilerini kuramıyoruz. | Open Subtitles | نحن يمكن ان نربط بين مسرح الجريمة والضحايا ولكننا لايمكن ان نربط بين المشتبهين ومسرح الجريمة |
| Şüphelilerden biri bekareti konusunda çocuğu kandırmış olabilir. | Open Subtitles | أحد المشتبهين لديّ ربما تكون استخدمت عذريتها لتتلاعب بشخص ما |
| Bütün şüphelileri elinizden kaçırdınız, çünkü ikiniz dövüşüyordunuz. | Open Subtitles | فَقدتم كل المشتبهين بهم لأنكم كنتم تضربون بعضكم البعض؟ |
| Şuradaki. Sıcak bir arabanın içine oturup bir şüpheliyi beklemem gerekiyor. | Open Subtitles | ذلك الخاتم، عليّ الذهاب والجلوس في سيّارة ساخنة وانتظار أحد المشتبهين |
| İki şüphelimiz var, bir erkek, bir kadın... | Open Subtitles | لدينا اثنين من المشتبهين احدهما ذكر والاخر انثى |
| Evet, istemezseniz inanmayın ama bu incelediğimiz çok önemli davadaki iki önemli şüpheliye de kendimi yeterince bilgilendirdim. | Open Subtitles | نعم,سواء صدقت او لا,لقد عرّفت نفسي بأسماء المشتبهين الإثنين في جريمة القتل هذه ذات الطراز العالِ |
| Saldırı hala soruşturuluyor ama vurulduğu sırada iki şüpheliyle karşı karşıya olduğunu biliyoruz. | Open Subtitles | لا زال قضية أطلاق النار تحت التحقيق النشط لكننا نعلم بأنه تم أطلاق النار عليه من خلال موجهات مع المشتبهين |
| - Sen gelme. Şüphelilerle yalnız konuşmak istiyorum. - Peki efendim. | Open Subtitles | ـ أبقى هنا، أريد التحدث مع المشتبهين لوحدي ـ أجل، سيّدي |
| O yüzden mi suç bölgesine gelip soygun şüphelilerini... serbest bıraktın? | Open Subtitles | لهاذا هو سبب ظهورك في مسارح الجرائم تساعد المشتبهين لأقراضهم المسروقة؟ |