Hostes olan Bayan Putnam evinden kaçırılarak başka biryere götürülerek öldürülmüş. | Open Subtitles | السيدة بوتنام ، المضيفة اُختطفتمنمنزلها، ثم اقتيدت إلى مكان آخر ، حيث تم قتلها. |
İkinci sınıfta oturuyorsanız, ...Hostes o dandik perdeyi çeker. | Open Subtitles | عندما تجلس في الدرجة العامّة، دائماً ما يجعلون المضيفة تسدل ذلك الستار اللعين. |
Muhtemelen, benimle aynı şekilde. ev sahibi ülkenin adını kullanarak. | Open Subtitles | بنفس الطريقة التي فعلتها على الأرجح مستخدمين بلدانهم المضيفة كغطاء |
Bir uçak dolusu insan hostesi tehdit ettiğini duymuş. | Open Subtitles | ركّاب الطائرة يجمعون على أنك هددت المضيفة |
Kendine saygısı olan hiçbir garson bunu kabul etmez. | Open Subtitles | المضيفة الغير محترمة ستقبل العرض فتاة ذكية |
Beaumont'un on bin dolarını hostese kaydırmamı istiyorsun. | Open Subtitles | تريد تحويل الـ10.000 الخاصة بـ بومنت الي المضيفة |
Düşmeden önce hostesin getirmesini isteyeceğim. | Open Subtitles | و كنت سأسأل المضيفة أن تحظر لي البعض قبل أن نتحطم |
Hostesle konuşmanı duydum al ve ailene haber ver. | Open Subtitles | . لقد سمعتك تتحدثين مع المضيفة . خذيه واتصلي بالمنزل |
Hostes onları ayrı tutmuş. İnince de arkadan çıkmışlar. | Open Subtitles | أبقتهم المضيفة مفصولين، وترجلوا عن الطائرة من المؤخرة |
Bu Hostes pek açıkgöz biri değil gibi. - Doğru, tamam. Dee: 41 _BAR_ | Open Subtitles | تلك المضيفة ليست هنا لتغطيك يا الهي لما الباب ليس مقفلا يا فرانك |
Söylenene bakılırsa, Hostes Betty Ong, 11 sefer sayılı uçaktan bir görüşme gerçekleştirmişti. | Open Subtitles | يزعم أن المضيفة بيتى أونج تكلمت من الرحلة رقم 11 |
Hostes az önce pilotların uçağı uçurmadığını söyledi! | Open Subtitles | المضيفة قالت أن الطيارين لا يحلقان بالطائرة |
Merhaba. Hostes ne söyledi biliyormusunuz? O ceset kaybolmuş. | Open Subtitles | لقد سمعت المضيفة تتحدث للتو، الجثة قد اختفت |
Bir Hostes sana elli bin dolar getiriyor. | Open Subtitles | جعلت المضيفة تحضر لك 50 الف دولار |
Verimli bir hayat sürülmesine izin verilirse mülteciler kendilerine yardımcı olabilir ve ev sahibi ülkenin gelişmesine katkıda bulunabilirler. | TED | إذا سُمح لنا بالعيش حياة مُنتجة، فيمكن للآجئين مساعدة أنفسهم بأنفسهم. كما ويساهموا في تنمية دولتُهم المضيفة. |
Uganda'yı ev sahibi ülkelerin temsilcisi olduğu için seçmedik. | TED | وقد اخترنا أوغندا ليس لأنها ممثلة لجميع البلدان المضيفة. |
Sonuçlar, hem mülteciler hem de ev sahibi topluluk için olağanüstü. | TED | والنتائج المترتبة على ذلك هي غير عادية على كل من اللاجئين والمجتمعات المضيفة. |
Sürekli düğmeye basıp hostesi rahatsız ediyordu. Tuvalete girmek istediği için olay çıkartıyordu. | Open Subtitles | وأنه يضايق المضيفة لأنه كان يضغط على زر الاستدعاء |
garson kızın boynundaki kravat, deliliğin ta kendisiydi. | Open Subtitles | ربطة العنق حول المضيفة هذا الامر جنون مباشر |
Hala derisi bozuk şu Finli hostese mi atlıyorsun? | Open Subtitles | أنت مازلت تحب تلك المضيفة الفنلندية بذاك الجلد السئ؟ |
Şu hostesin soyadını biliyor musun? | Open Subtitles | ..هذه المضيفة – هل تعلم أسم عائلتها؟ |
Artık Hostesle konuşmama gerek kalmamıştı. | TED | ليس علي التحدث مع المضيفة بعد الان. |
Bunlar epifitlerin kökleri değildir: Bunlar konak ağaçların kendi gövde ve dallarından çıkmış köklerdir. | TED | هذه ليست جذور أبيفيتس هذه هي الجذور التي تخرج من جذع وفرع من فروع الأشجار المضيفة نفسها. |
Hosteslik işi egzotik dans işine dönmüştü. | Open Subtitles | رقص مثير , هذا ما تحول اليه عمل المضيفة |
Seninle karının, kabin görevlisine göstermek için. | Open Subtitles | صورة لك ولزوجتك, كان لابد ان نعرضها على المضيفة |
İsveçli uçuş görevlisi. Başka sefer yoktu. | Open Subtitles | أجل ، مع المضيفة السويدية ، لكنها كانت المرة الآخري الوحيدة. |
hostesler uçak inene kadar ona göz kulak olacaklarını söylediler ama... | Open Subtitles | المضيفة الجوية قالت أنها ستعتني بها . . إلى أن تهبط الطائرة، لكن |
Çünkü gezegen sahibi yıldızlardan birinin spektrumunu incelerken çok küçük bir simetri farkettim. | TED | لأنني قد لاحظت تناسقًا بسيطًا في احد ملفات النجوم المضيفة للكواكب |