| İstiyorsa kalabilir Ray. Bunu duymasından çekinmiyorum. | Open Subtitles | راي يمكنها المكوث هنا لا أخشى أن تسمع هذا |
| Sanırım sormak istediğim şey; bir süre burada kalabilir miyim? | Open Subtitles | أعتقد أن ما أطلبه هو المكوث هنا لبعض الوقت |
| Gidecek yerin yoksa bende kalabilirsin. | Open Subtitles | بإمكانك المكوث في منزلي إن لم يكن لديك ما تذهب إليه |
| Sessiz olmazsanız Shelley bir daha burada kalamaz. | Open Subtitles | إذا أنتم يا بناتِ لم تَستقررنَ شيلي لن تستطيعُ المكوث أكثر. |
| Bu arada, o otelde ne kadar kalmayı düşünüyorsun? | Open Subtitles | بالمناسبة، إلى متى تنوي المكوث في هذا الفندق؟ |
| Bazen kasıtlı olarak yerde oturuyorlardı ve nöbetçiler gelir, onları başlarından vururlardı. | Open Subtitles | بعض الاحيان تعمد اليهود المكوث على الارض ليأتي الحراس ويطلقوا عليهم النار في رؤسهم |
| Ama sağlığı kötü ve burada kalması gerektiği, aksi takdirde öleceği söylenmişti. | Open Subtitles | ولكن صحته سيئة ولقد تم إخباره بأن عليه المكوث هنا أو الموت |
| Birkaç gün sende kalabilir miyim diye soracaktım. | Open Subtitles | واتسائل اذا امكنني المكوث معكي في المنزل لبعض الوقت, |
| Birkaç gün sizinle kalabilir mi? | Open Subtitles | هل تعتقدان أنّها يمكنها المكوث لديكما لبضعة أيام ؟ |
| Acaba bir süre sizinle kalabilir miyim diyordum? | Open Subtitles | كنت أتساءل عما إذا استطعت المكوث معكم يا رفاق لبعض الوقت |
| Yarın Noel! Bütün gün orada kalabilirsin! Bütün gün kalabilirsin! | Open Subtitles | غداً عيد الميلاد, بأمكانك المكوث طوال اليوم طوال اليوم |
| İstediğin her şeyi istediğin her şeyi alabilirsin, ...istersen burada da kalabilirsin. | Open Subtitles | بمقدروك اخذه بمقدورك اخذ كل شئ بإمكانك المكوث هنا إذا اردت |
| Burada kalabilirsin. | Open Subtitles | مرحبًا بك لو أردتَ المكوث هنا فأنا أعيش وحدي |
| Köstebek ezme oyununda kalamaz mısınız? | Open Subtitles | ألا يمكنكما المكوث بلعبة ضرب حيوان الخلد؟ |
| Yalnız kalmayı sevmiyor. | Open Subtitles | و لا أظنها تحب المكوث بمفردها. لذا، فهي.. |
| Hiç bir yerde bunun nasıl hissettirdiğini bilecek kadar uzun kalmadım. | Open Subtitles | لم يتسنى لي المكوث لفترة في مكان واحد بما فيه الكفاية ليعلمك كيف يبدو الشعور بذلك |
| Gerçekten çok hasta olduğunu ve birkaç gün evde kalması gerektiğini söyledi. | Open Subtitles | قالت أنها مريضة حقا كانت تحتاج المكوث بالبيت لبضعة أيام |
| Siz evde kalıp, kıçınızın üzerinde oturmak istiyorsanız, siz bilirsiniz. | Open Subtitles | إذا فضلتم المكوث في بيوتكم فهذا أمر يخصَكم |
| İşler yolunda gitmezse, gerçekten burada sıkışıp Kalmak mı istiyorsun? | Open Subtitles | هل حقا تود المكوث هناك لو ان شيئا سيئا حدث؟ |
| Karada bir gün ve bir geceden daha fazla kalamam. | Open Subtitles | لا أستطيع المكوث على اليابسة لأكثر من نهار و ليلة |
| Teknen üzerinde çalışıyorsun Hayır-evimde kalamazsın. Geçen seferi unuttun mu? | Open Subtitles | -لا يمكنك المكوث في بيتي ، هل تتذكر المرة الماضية |
| Belki bir şarkı için kalabiliriz. | Open Subtitles | أعتقد أنه يجدر بنا المكوث لأغنية واحدة فقط |
| Merdivenin altında lüks bir yer ayarladım, kimseler geçmiyor oradan. | Open Subtitles | تحت الدرجات هنا افضل فقد رايت المكان هناك مهمل ولا يمكن المكوث فيه |
| Eben'in yalan söylemediğinden emin olmak için kalıp gelini görmeliyiz. | Open Subtitles | يجب علينا المكوث لرؤية العروس لنتأكد ان ايبن لا يكذب |
| Dedim sana, burada kalmaya gerek yok. Üç saat içinde New York'a varabiliriz. | Open Subtitles | لقد اخبرتك انه لا توجد فائدة من المكوث هنا نستطيع ان نصل نيويورك فى ثلاثة ساعات |
| Paran yok ve burda kalamayız | Open Subtitles | أنت لا تملك مالاً، ولا يمكننا المكوث هنا |