| Burada yaptığımız şey, resmi alıp 3 boyutlu model uzayı içine getirmektir. | TED | فما نحاول فعله هنا هو أخذ الصور وبثها في النموذج ثلاثي الأبعاد |
| Eğer internet bizi bir küresel kasaba yaptıysa, bu model gelecekteki liderliğini geliştirebilir. | TED | إذا كانت الانترنت قد جعلتنا قريةً عالمية، فإن هذا النموذج سيُطور قيادتها المستقبلية. |
| Bu günlerde, rekabet içerisinde olmak tütün endüstrisinde iş modeli olarak görülmekte. | TED | في الوقت الحاضر، إنه النموذج التجاري من صناعة التبغ الذي يتم معارضته. |
| Burada gördüğünüz prototip tek bir yolcu ve valiz taşımak üzere tasarlandı. | TED | النموذج الأوليّ الذي تراه هنا تمّ تصميمه لحمل راكب واحد مع أمتعته. |
| Bugünkü makinelerle karşılaştırdığınızda 1840'ların prototipi tanınmayacak düzeyde, | TED | النموذج الأولي للجهاز في عام 1840 لا يمكن التعرف عليه، مقارنةً بأجهزة الفاكس الحديثة. |
| Şu formu imzala, ifadenin doğru olduğuna dair. İstahı nasıI? | Open Subtitles | أحتاجك فقط لتوقيع هذه النموذج تقسم على انك قلت الحقيقه |
| Bu modelin egemen olmasının nedeni gayet tabii antibiyotik devrimidir. | TED | إن سبب هيمنة هذا النموذج هو بالطبع ثورة المضادات الحيوية. |
| 2016'da 5000 öğrenci ile, bu model ekonomik olarak sürdürülebilir. | TED | مع 5000 طالب بحلول العام 2016 هذا النموذج مستدامٌ مالياً. |
| Koçum profesörle özel bir ayarlama yaptı. model sen olacaksın. | Open Subtitles | مدربى قام بعمل ترتيبات مع الأستاذ ، وأنت ستكون النموذج. |
| Henüz onu doğrudan göremedik ve o Standart model'in bir parçası değildir. | Open Subtitles | وحتى الآن لم نراها بشكل مباشر وأنها ليست جزءا من النموذج القياسي |
| Bu kızımız, lisedeyken sürekli ne kadar ders çalıştığından bahseden güzel model kız. | Open Subtitles | هذه النموذج الافضل والتي تتحدث دوماً حوال كم انها كانت عبقرية في الثانوية |
| İşte modeli görüyorsunuz: bir resepsiyon binası ve yeraltı park yeri. | TED | وهنا ترى النموذج ، مبنى الاستقبال وبعض مواقف السيارات تحت الارض. |
| Mo modeli, herkesin girişimci olduğunu varsayan, etkili bir dağılımı ve bilgi paylaşımını engelleyen modelden daha iyi olabilir. | TED | قد يكون هذا النموذج لمو أفضل من نماذج كل رواد الأعمال، الذي يمنع أي وسيلة فعّالة لنشر وتبادل المعرفة. |
| Daha küçük modeli ayakkabının topuğuna, yerleştirmek için standart donanım. | Open Subtitles | هذا النموذج الصغير أصبح شئ أساسى و مناسب لكعب حذائك |
| Bu çılgın fikri denemek ve fizibilitesini araştırmak için kücük bir prototip araç geliştirdik. | TED | لذا لاختبار هذه الفكرة المجنونة، طورنا عربة الكثبان الرملية الصغيرة إلي سيارة النموذج الأولي لاختبار الجدوى. |
| Bu prototip uçak bir video kamera ile de donatıldı. | TED | إن هذا النموذج من المركبة مجهز بكاميرا تصوير. |
| Ben de, kumaş ve sahte-gözler kullanarak öğrencilerin ışıklı bir nesne yaratabileceği bir proje prototipi oluşturdum. | TED | وبدأتُ النموذج الأولي حيث يمكنُ للطلاب بناء كائن مضيء باستخدام القماش والعيون البلاستيكية البارزة |
| O formu arama iznindeki e-posta adresine yollayabilir misiniz lütfen? | Open Subtitles | هلا ترسلي لي النموذج على عنوان التحذير من فضلك ؟ |
| Biraz görsel bilgi işleme için modelin ne yapması gerektiğinden bahsedelim. | TED | دعونا نتكلم لبرهة عن النموذج المطلوب من أجل معالجة المعلومات البصرية. |
| Ve bu turuncu konilerin her biri, bu modele ait olduğu anlaşılan resimleri temsil ediyor. | TED | وغير ذلك. وكل من هذه المخاريط البرتقالية تمثل صورة تم اكتشاف انتماءها لهذا النموذج |
| Siz işletme bilinciyle farkındasınız ki zamanımızın örnek yapısı, bayanlar ve beyler, ağlardır. | TED | أنتم في مجال الإقتصاد تعرفون أن النموذج المهيكل لأزمنتنا، سيداتي سادتي، هو الشبكة. |
| Yeni 2/3 ortalamasının ne olacağına dair tahmininizi aşağıdaki form ile gönderin ve bunu öğrenelim. | TED | أرسل تخمينك الخاص في ماقد يكون ثلثي المتوسط الجديد عن طريق استخدام النموذج أدناه، وسنعرف ذلك. |
| Simülasyon, dizayn, hesaplama, ilk prototipin yapısını hazırlama gibi süreçlerden geçtik. | TED | وقد انتهينا من مرحلة التخطيط والتصميم والحسابات ونحن نحضر لمرحلة انشاء النموذج الاول |
| Tamam, ona bu ülkeden ilaç çıkarmak için özel bir forma bir Tıbbi Satınalma Lisansına sahip olması gerektiğini söyle. | Open Subtitles | حسناً، أخبره أنّه لكي يصدّر العقاقير من هذه البلاد، عليه الحصول على النموذج الصحيح رخصة شراء عقاقير |
| İki yıl önce, şöyle bir karar verdik; hadi açlıkla savaş modelini değiştirelim ve yemek yardımı vermek yerine, onu gıda bankalarına koyalım. | TED | ولكن قبل سنتين، قررنا، لنغير النموذج المستخدم لمحاربة المجاعة، وبدلاً من إعطاء مساعدات طعام، لنضعه في بنوك الغذاء. |
| Yani geleneksel modelde, öğretmenlerin zamanlarının çoğu ders vererek, not vererek,ve neyin yapılmayacağını söyleyerek geçiyor. | TED | ولذا في النموذج التقليدي، فان معظم زمن المعلم يُقضى في تقديم المحاضرات وإعطاء العلامات |
| Biliyorum da bu gece eksiksiz bir maket hazırlamalıyım. | Open Subtitles | أنا عارف لكن يجب أن أبني النموذج كاملا الليلة |
| Ve işte bina bu, ve buda maketi, sağ tarafta yüksek teknoloji sera'sı var ve ortada tıbbi teknoloji binası. | TED | وذلك هو المبنى، وذلك هو النموذج وعلى اليمين المشتل ذو التقنية الفائقة و في الوسط مبنى التكنولوجيا الطبية. |