saplantı konusunda bayağı bilgilisiniz. | Open Subtitles | أعتقد أنك تفهم جيدا معنى الهوس بالرغم من تظاهرك بجهله |
Montaigne demiş ki saplantı dahiliğin ve deliliğin kaynağıdır. | Open Subtitles | مونتين قال الهوس بفكرة هو منبع للعبقرية وللجنون |
Bence, bu takıntı yaratıcılığımızın ve üreticiliğimizin kaynağı ve kökenidir. | TED | بالنسبة لي .. هذا الهوس هو الاساس لكل الانتاج والابداع |
manik depresifler aşırı mutlu olur, sonra aniden aşırı mutsuz, böyle gelip giderler. | Open Subtitles | الهوس الإكتئابي يترواح بين الزيادة الكبيرة أو النقص الكبير بين الحين و الآخر |
Dean hakkındaki çılgın takıntın nedir? | Open Subtitles | ما هو هذا الهوس الجنوني الذي لديكِ اتجاهه ؟ |
İş konusunda takıntılı olman konusunda aşırı tepki vermiş olabilirim. | Open Subtitles | ربّما بالغتُ في رد فعلي بشأن موضوع الهوس بعمل، أتعلمين؟ |
CA: Yani bu Goldilocks gezegenleri arama takıntısı, su ve diğer şeyler için tam doğru konum yani, oldukça dar bir varsayım o hâlde. | TED | ك.أ: هذا الهوس بالبحث عن كواكب ذات درجة حرارة معتدلة يكون موقعها مناسباً مع توافر الماء وكل شيء آخر، هذا افتراض ضئيل الاحتمال ربما. |
"Hobilerim arasında saplantılı aşklar ve Mammoth'a giderken altıma etmek vardır." | Open Subtitles | من هوايته الهوس الزائد ويبالغ في ردة فعله في مجال حياته. |
Evinize gidin, bu şeyi unutun. Bir saplantı görüyorum. | Open Subtitles | ارجع لبلدك وانس الموضوع يمكنني تمييز الهوس |
Bu onu öldürüyor. Yönteminizi bulmayı bir saplantı haline getirdi. | Open Subtitles | بل يقتله ولهذا اصابه الهوس بمعرفة اسرارك |
Bir zamanlar bilge biri bana saplantı için toy insan işidir demişti. | Open Subtitles | لقد أخبرني رجل حكيم مرة أن الهوس ، أمر الرجال الشباب |
Bu takıntı yüzyıllardır süregelmesine rağmen hala bizi yeniyor. | TED | وعلى الرغم من الهوس في قرون تلو قرون ما يزال يربكنا. |
Sonunda eve kapandım ve kendimi içkiye verdim. Fiziğin kutsal kâsesini aramak Bilim adamlarında takıntı haline gelmiştir, fakat keşfetmek istedikleri şeye hazırlar mı? | Open Subtitles | الهوس يقود العلماء لمتابعة كأس الفيزياء المقدسة, |
Bunu takıntı haline getirmeni istemiyorum sadece. | Open Subtitles | ولكنني لاأريدك أن ينتابك الهوس على هذه العلاقة |
Yani, babası yeni öldü, uyuşturucu sorunu var muhtemelen bir nevi manik depresif bozukluğu var ve açıkçası birkaç tahtası eksik olabilir ama o bir yetişkin. | Open Subtitles | أعني, والده توفيّ للتو, ولديه مشاكل في إدمان المخدرات, .ومن المحتمل أن لديه إضطراب الهوس الإكتئابي |
16 yaşımdayken manik depresyon teşhisi konuldu bana. | Open Subtitles | عندما كنتُ في الـ16 من عمري تم تشخيص أصابتي باضطراب الهوس الاكتئابي |
Asıl senin Dean hakkındaki bu çılgın takıntın nedir? | Open Subtitles | ما هو هذا الهوس الجنوني الذي لديك أتجاهه ؟ |
Ödeme bekleyen ortaklarım var, ve bu adamlar bu iki yüzlü, bu para takıntılı aşağılık herifler inan bana, mazaret kabul etmiyorlar. | Open Subtitles | لدي شركاء يحتاجون لأجورهم وهؤلاء الرجال.. هذا النفاق الهوس المالي الأعمى ثق بي، إنّهم لا يقبلون بالأعذار |
Ve onun, kendi vücudumla onunkini ayırt edemediğim o ana takıntısı vardı. | TED | كان ينتابها الهوس في نفس اللحظة عندما لا أكون قادرة على معرفة الفرق بين جسدها وجسدي. |
Sanırım bu hepimiz için akıl sağlığımızı korumanın ve bu çılgın saplantılı durumu kayda değer bir amaca yönlendirmenin bir yolu, çünkü bu yalnız bir yol. | TED | أعتقد أنها طريقتنا للحفاظ على استنارة العقل والإحساس بالجوهر، في هذا الهوس المجنون، لأنه يمكن أن تكون وحيدًا. |
Hep bu saçma sapan aşk saplantısı! | Open Subtitles | دائما هذا الهوس السخيف بالحب كانت هناك مشكلة واحدة فقط .. |
Bunlardan çevremizde çok var ve ben de dünyanın önünde bize nanik yapan bir takıntıya artık müsaade edemem. | Open Subtitles | و هناك الكثير من الأفعال في الأرجاء و لن أتسبب في نقل ذلك الهوس الى العالم الواسع بعد الان |
Yıldız Savaşları'ndan bir alıntı yapayım: "Aradığın çılgınlık, bu değil." | TED | لاستعارة عبارة من سلسلة أفلام حرب النجوم: هذا ليس الهوس الذي تبحثون عنه. |
Bir tutku Bay Fisher, bir düşünce hali. | Open Subtitles | الهوس يا سيد فيشر هو حالة مزاجية |
Ama bence bu takıntını bir daha düşün. | Open Subtitles | و لكن أعتقد أن عليك أن تعيد تقييم . . هذا الهوس بالذات |
Kendine bir mektup yollama ve oraya gidip onu bizzat kendisinin alma takıntısını anlayamıyorum. | Open Subtitles | أنا أخفقت في فهم هذا الهوس بعث رسالة إلى شخص ليتسلمها الشخص نفسه في النهاية |
Saplantıyı biliyorsanız, fikrimi değiştiremeyeceğinizi de biliyor olmalısınız. | Open Subtitles | اذا كنت تعرف الهوس جيدا فلا بد أنك تعرف أنك لن تثنيني عن موقفي |
Yoksulluğa olan takıntının bütün dünyaya yayılan ekonomik özgürlük metoduyla birleşmesi. | TED | كان ذلك الهوس بالفقر، المرتبط بطريقة الحرية الاقتصادية التي انتشرت حول العالم. |