| Yasadışı uyuşturucu parasıyla finanse edilip terör estiren ve diğer ülkeleri ele geçiren gangster ve gerillaları istemiyoruz | TED | فنحن لا نريد رجال عصابات ومسلحين ممولين بأموال المخدرات االغير شرعية وترهيب والاستيلاء على الشعوب الأخرى |
| Küçük miktarlarda kredi almak isteyen müşterilerimiz olacak insanlar mudilerimizin parasıyla kumar oynadığımızı düşünecekler. | Open Subtitles | و سنحرص على أن يكون لدينا مزيد من الزبائن اللذين يسعون للحصول على قروض صغيرة سيظن البعض أننا نقامر بأموال المودعين |
| Oh, evet, Jenkins hep Rinditch'in parasıyla ilgilenmiştir. | Open Subtitles | نعم, جينكنز كان دائما مولعا بأموال السيد رينديتش |
| Korumam için yalvaran insanlar ellerinde nakit parayla sıraya girdiler. | Open Subtitles | لدي رجال يصطفون دوراَ بأموال في يديهم يتوسلون مني الحماية |
| Bağış kaynaklı vergi indiriminden gelen parayla birkaç seçeneğimizin olduğunu düşünüyorum-- | Open Subtitles | لذا، بأموال خصم ضرائب ،الأعمال الخيرية أعتقد أن لدينا خيارات محدودة |
| Başkalarının parasını bahislere yatırırdı. | Open Subtitles | أجل، يضارب من رهان لرهان يراهن بأموال الآخرين |
| Sadece uyuşturucu parası değil, gece kulüplerini falan. - Aklından mı çıktı yani? | Open Subtitles | لم نعد نتعامل بأموال المخدرات بل النوادي الليلية وغيرها، هل فكرت في هذا؟ |
| Şirketin parasıyla yaptığım ilk yatırım tamamen bir felakete dönüştü. | Open Subtitles | أول استثمار قمت به بأموال الشركة وكان كارثياً |
| Gün gelip barın parasıyla kaçacaktın. | Open Subtitles | في يوم من الأيام، كنتِ على وشك أن تهربي بأموال الحانة |
| Bunların Tobinlerin parasıyla ne alakası var anlamıyorum. | Open Subtitles | لا أرى كيف يمكن لهذا ان يرتبط بأي شكل بأموال عائلة توبن |
| Bunun Tobin'in parasıyla ne alakası var anlayamadım. | Open Subtitles | لا أرى كيف يمكن لهذا ان يتعلّق بأي شكل بأموال عائلة توبن |
| Bir hafta önce ofisime geldin ve SEC'e gidip Empire'ın uyuşturucu parasıyla kurulduğunu söyleyeceğini söyledin. | Open Subtitles | الآن منذ أسبوع، أتيت لمكتبي و هددتي بالذهاب للجنة الأوراق المالية و البورصات و إخبارهم أننا تأسسنا بأموال مخدرات |
| Zaten iki gündür evin parasıyla oynuyorsun. | Open Subtitles | كنت تلعب بأموال المنزل لمدة يومين تقريبا |
| Böylesine küçük miktarda parayla oynamamıza rağmen bu makineler nasıl oluyor da bu kadar çok para kazandırıyor? | TED | كيف يمكن لأجهزة القمار أن تَكسِب هذه الأموال عندما نلعب بأموال قليلة هكذا؟ |
| İşin gerçeği bugünlerde kötü bir gazeteyi daha az parayla işletmek daha karlı. | Open Subtitles | حقيقة الأمر هي أن الربح أكبر هذه الأيام في إدارة صحيفة سيّئة بأموال أقل |
| Arama, nakit parayla alınan kullan at telefonlardan biriyle yapılmış. | Open Subtitles | ورد من هاتف قابل للتخلص، تمّ شراؤه بأموال نقديّة. |
| Ben riski severim. para kazanmak için insanların parasını riske atıyorum. | Open Subtitles | أحب المخاطرة، أكسب عيشي من المخاطرة بأموال الآخرين |
| Ceplerinde fakir köylülerin parasını taşıyorsundur. | Open Subtitles | جيوبك تمتلئ بأموال الفلاحين الجائعين |
| Çok paralılar, Tüm şu isimlere bak, Hepsinin parası var! | Open Subtitles | إنهم ينعمون بأموال طائلة، انظروا إلى كل هذه الأسماء |
| Jack'in parası Şanghay'da Kuang Ho diye bir yetimhaneye bırakılıyordu. | Open Subtitles | وتم التبرع بأموال جاك لمعهد ايتام كونج هو,فى شنغهاى, |
| Kumardan, fahişelerden, kaçakçılıktan gelen parayı İsviçre bankasında manipüle ediyor. | Open Subtitles | هو يضارب في حسابات بنك"سويسري" بأموال التي تأتيمن أرقام, عاهرات, |
| Hayır, sen ödünç aldığın paralarla iyi yaşıyorsun! | Open Subtitles | كلا أنت تعيش جيداً باللعب المخاطر بأموال مستلفة |
| Kızımın nişan yüzüğünü, asılma paranla almışsın. | Open Subtitles | أفهم أنك إشتريت لإبنتي خاتم خطبة بأموال الإستمناء |
| Ve FED bu bonoları aslında olmayan hayali paralarla satın aldığında, hükümet bu paraları FED'e geri ödemeye zorunludur | Open Subtitles | وعندما إشترى البنك الاحتياطي الفيدرالي هذه السندات بأموال أوجدت من العدم تعـِد الحكومة بسد دين |
| Bu ahmaklarla oynadığınız oyunu süt parasına mı oynuyorsunuz yoksa kaymaklı durumlar mı söz konusu? | Open Subtitles | بالنسبة لهذه اللعبة الصغيرة التي يلعبها الأغبياء أتلعبونها بأموال مزيفة أم أموال حقيقية ؟ القصد من الجملة |