| ve o gece TV de güzel birşey yokmuş, sonrasında Yengeç Kulubesine gitmeye... | Open Subtitles | ولم يكن هناك شيء جيد بالتلفاز تلك الليلة لذا قررتما الذهاب لكوخ السرطان |
| Üstüne birde, gecenin yarısına kadar adam akıllı birşey de koymuyorlar TV ye. | Open Subtitles | إضافة إلى أنهم لا يتركون الناس الأن يشتمون بالتلفاز حتى وقت معين بالليل |
| İtalyan ayakkabıları dünyada bir numara diyor, televizyonda görmüş. | Open Subtitles | تقول بأن الأحذية الإيطاليه هي الأفضل في العالم، وهي تراها بالتلفاز |
| televizyonda olmak diğer şeyleri de kolaylaştırıyor. | Open Subtitles | كما أن ظهورك بالتلفاز يسهل عليك الأمور الأخرى |
| Herkes televizyona yapışmış, mahallelerin uç kısımlarından rahatsız edici, dehşet verici görüntüleri izliyordu. | TED | الجميع كان ملتصقا بالتلفاز, يشاهدون الصور المرعبة والمزعجة والتي التقطت من الجوار. |
| Tatlım, sen de televizyondaki bu kızlar kadar güzelsin. | Open Subtitles | أنكِ جميلة مثل الفتيات التي بالتلفاز تماماً |
| - Onu tanıyorum. televizyon programını arayan eleman, değil mi? | Open Subtitles | أنا أعرفه هذا هو الذي إتصل بالتلفاز يجب أن أشكرك |
| Yargıç Joe Brown'un ya da TV yargıçlarından birinin asistanı gibi olacağım | Open Subtitles | سوف اود ان اكون مساعدة للقاضية جوي براون او احدى القاضيات بالتلفاز |
| Çoğu insan TV'de donup kalır, baba! | Open Subtitles | الكثير من الناس يتوترون لمجرد استضافتهم بالتلفاز يا أبي. |
| TV deki gibi sahte düğünümüz olsun istemedim. | Open Subtitles | لم أرد عرساً ثانياً رمزياً كالذي نشاهده بالتلفاز. |
| Yer tutucu olacağım. TV'de boş koltukların görünmesini istemiyorlar. | Open Subtitles | أنا مالئ مقاعد، لا يحبون رؤية مقاعد فارغة بالتلفاز. |
| Sana mesaj bırakmak istedim TV'de gösteriden görüntüleri gördüm. | Open Subtitles | أردت أن أترك لك رسالة لأخبرك بأني تابعت فقرتك بالتلفاز. |
| televizyonda gördüğün gibi zaten oldukça ünlü. | Open Subtitles | شاهدتم بالتلفاز سينتشر خبرها بسرعة كبيرة |
| televizyonda gördüğün gibi zaten oldukça ünlü. | Open Subtitles | شاهدتم بالتلفاز سينتشر خبرها بسرعة كبيرة |
| Seni televizyonda gördüğümde, ...seninle görüşmeyi o kadar istedim ki. | Open Subtitles | عندما راتيك بالتلفاز كنت ارغب بان اتصل بك بشدة |
| Bütün ülke televizyona yapıştığında girerim. | Open Subtitles | اختارُ الأوقات التي يكون فيها كل البلد ملتصقاً بالتلفاز |
| televizyona çıktığı zaman şöyle konuşurdu. | Open Subtitles | عندما يظهر بالتلفاز ، . كان يتكلم بهذه الطريقة |
| televizyondaki birisinin senden daha güzel olduğunu düşünüyor olma ihtimalim özgüvenini sarsıyor ve sende şüphe uyandırıyor. | Open Subtitles | أنت تشعرين بعدم الأمان وترتابين في أنني اظن أن امرأة بالتلفاز أجمل منك |
| Büyük televizyon onda kalsın, yeter ki bebeğime zarar vermesin. | Open Subtitles | يمكنه ان يحتفظ بالتلفاز, لكنه لن يؤذى حبيبى. |
| Kasabamızın halkını kurtarmak için televizyonu feda etmeliyiz. | Open Subtitles | علينا أن نضحي بالتلفاز كيّ نبقي على حياة شعبنا |
| Birazdan kıçınızın tekmeleneceğini bilmek yepyeni bir Televizyonun coşkusunu alıp götürüyordu. | Open Subtitles | معرفة أنّ هنالك ضرباً موجعاً في انتظاري قد سلب منّي الفرحة بالتلفاز الجديد |
| Televiyondaki reklamları görürler ve onlara inanırlar. | Open Subtitles | عندما يرون الأعلان بالتلفاز يؤمنون به |