| Eminim, Zamanla kendi oğluna da nasıl öldüreceğini ve... | Open Subtitles | انا متاكد انه بحلول الوقت الذي يعلم ابنه كيف يقتل |
| Zamanla bacaklarınızı ezer,... ..zaten darbeden dolayı çoktan ölürsünüz. | Open Subtitles | بحلول الوقت الذي سوف تسحق فيه قدميك ستكونين بالفعل قد مت من الصدمه |
| Gerçek şu ki, birlikte ilk grup terapisine başladığımız sırada ikimiz de oldukça gergindik. | Open Subtitles | المقصد , أن أعصابنا كانت مندهشة كثيراً بحلول الوقت الذي أنشأنا فيها أول مجموعة علاجية معاً |
| Polly'nin serum torbasına morfin enjekte ettiği sırada, | Open Subtitles | بحلول الوقت الذي حقن بولي المورفين في كيس ملحي، |
| Onlar yeni bir koç bulduğunda takım çoktan çürüyüp gitmiş olacak. | Open Subtitles | الفريق سوف يخسر تماما بحلول الوقت الذي يجدون به شخصا ما |
| 18. deliğe gelene kadar hava kararır. | Open Subtitles | بحلول الوقت نحن حفرنا 18 حفرة ستظلم قريباً. |
| Zamanla ne kadar sapkın olduğunu gördüğümde, iş işten geçmişti. | Open Subtitles | بحلول الوقت الذي اكتشفت فيه كم هو مختل كان الوقت قد فات |
| Zamanla gözlerimi açma içgüdüm baskın geldi. | Open Subtitles | بحلول الوقت كان لي الشجاعة لفتح عيني |
| Merak etme. Zamanla olacak. | Open Subtitles | لا تخف ستفعل بحلول الوقت المناسب |
| Zamanla anlarsın | Open Subtitles | بحلول الوقت الذي سيفهم |
| Zamanla polisler, bütün yolların Kurt Wilson'a çıktığını fark etmişler, o da ortadan kaybolmuş. | Open Subtitles | لقد اختفى بحلول الوقت الذي أدركت الشرطة أنّ كلّ الطرق قادت إلى (كورت ويلسون). |
| Ama cevap verdiğim sırada telefon kesildi. | Open Subtitles | ولكن .. بحلول الوقت الذي يمكن أن أجاب، حصلت على قطع الاتصال. |
| Ama söylediklerimi kimse dinlemedi ve ben bu sırada nasıl söylesem- | Open Subtitles | لكن بحلول الوقت الذى قد يستمع فيه اى شخص لى ...كنت قد اصبحت .... |
| Pusu başladığı sırada çoktan geçti ve buna rağmen sen onları oraya sürükledin yani istersen MX'i suçlayabilirsin ya da suçu kendinde ararsın. | Open Subtitles | بحلول الوقت الذي بدأ فيه الكمين كان بالفعل قد فات الأوان ! وأنت الذي قدتهم بالفعل |
| - Bu sırada fotoğraf bitmişti ve... | Open Subtitles | بحلول الوقت الذي تم الانتهاء من الصورة... |
| Kadınlar gazeteyi ellerine alabildiklerinde, haber çoktan eskiyordu. | TED | و بحلول الوقت الذي يتسنى للنساء للحصول على تلك الجرائد تكون الاخبار قديمة |
| Babam babasını kaybettiğinde 5 yaşındaymış fakat doğduğum zaman çoktan iş adamı olmuştu. | TED | كان والدي في الخامسة من عمره عندما توفّي والده، ولكن بحلول الوقت الذي وُلدت فيه، كان قد أصبح رجل أعمالٍ. |
| Kıyıya vardığında... balık çoktan köpekbalıkları tarafından parçalanmıştır. | Open Subtitles | بحلول الوقت وصل إلى الشاطئ السمكة لفترة طويلة تعرضت لقضمات أسماك القرش |
| Eğer o gelene kadar battaniyeden kurtulmazsan o senin yerine yapacakmış. | Open Subtitles | هي قالت انه اما ان تتخلص من تلك البطانية بحلول الوقت الذي تصل به الى هنا او انه سوف تقوم بذلك نيابة عنك |
| Sen gişeye gelene kadar tüm güzel koltuklar çoktan kapılmış olur. | Open Subtitles | بحلول الوقت الذي تصل فيه للشباك ستكون كل المقاعد حجزت |
| O gelene kadar çok geç olabilir. | Open Subtitles | بحلول الوقت الذي نرسل إليه خبر ويصل سوف يفوت الأوان |