| onlarla birlikte ağaç tepelerini keşfe çıkmak, yeryüzündeki varoluşumun en keyifli anlarını yaşattı. | TED | كان اكتشاف ظلّة الغابة برفقتهم أحد أجمل الأشياء خلال وجودي على هذه الأرض. |
| Anılarımdan başka bir şeyim kalmadı artık. Bundan böyle onlarla başbaşa kalmak istiyorum. | Open Subtitles | لا أملك سوى الذكريات أريد ان أعيش وحدي برفقتهم |
| Yani isterseniz onlarla eve gidebilirsiniz, ya da başka yerlere. | Open Subtitles | أعني، يمكنك الذهاب إلى المنزل برفقتهم إن أردتِ ذلك. فكل هذه الأماكن تقول هذا |
| Annene, onlarla birlikte daha fazla zaman geçirmek istediğini söylüyordun. | Open Subtitles | لقد قلت لوالدتك أنك تريد قضاء وقت أكثر برفقتهم |
| onlarla iki hafta geçirdim. | Open Subtitles | أمضيت أسبوعين برفقتهم ليس ثمة ما يدعونا للقلق |
| Üst rütbeli bir asker olarak size onlarla gitmeyeceğimi söylüyorum! | Open Subtitles | انا المسؤول هنا وانا اقول لك أنني لن أقوم بذلك برفقتهم. |
| Onları çok özlüyorum. Tek istediğim onlarla birlikte olmak. | Open Subtitles | أنا أفتقدهم كثيراً أودُ أن أكون برفقتهم وحسب |
| Ama çoğu gün onlarla geçirdiğin her dakika için teşekkür edersin. | Open Subtitles | ولكن في أغلب الأحيان... ستشكر آلهتك. على كل دقيقة تقضيها برفقتهم. |
| Çocuk güvence niyetine. Mahkumlar serbest kalınca, o da onlarla gidecek. | Open Subtitles | الطفل هو بوصيلة تأمين ما إن يتحرر السجناء سيغادر برفقتهم |
| Bana kalırsa samimi leydim. Kendi çocuğu olacağını sanmıyorum. onlarla eğlenmeye çalışıyor. | Open Subtitles | أعتقد أنه صادق يا سيدتي لا أعتقد أنه سينجب أولاداً، إنه يستمتع برفقتهم |
| Seni onlarla birlikte içeride tutmak için her şeyi yaparlar. | Open Subtitles | سيفعلون كل ما بوسعهم لكي يبقوك بالداخل، برفقتهم |
| Seni onlarla birlikte içeride tutmak için ellerinden gelen yaparlar. | Open Subtitles | سيفعلون كل ما بوسعهم لكي يبقوك بالداخل، برفقتهم |
| onlarla birlikte içeri girdi ve bana, beni sevdiğini söyledi. | Open Subtitles | لقد دخل ... برفقتهم و قام باخباري انة يُحبني |
| Şu anda onlarla olabilirdin. | Open Subtitles | كان يمكنكِ أن تكوني برفقتهم الآن |
| Ama onlarla sinemaya gitmiyorum. | Open Subtitles | ولكنني لم أذهب إلى السينما برفقتهم |
| Evet, bir kurbanın ailesiyle yaptığım bir görüşmede, o gruptan bir kadın da onlarla birlikteydi. | Open Subtitles | -أعرفها أجل، قمت باستجواب عائلة ضحية قتل وقد كان من بينهم امرأة من تلك المجموعة برفقتهم |
| - Bilmiyorum. Üç aydan beri onlarla birlikteyiz... | Open Subtitles | كنا برفقتهم على مدى ثلاث شهور |
| Eğer Jiraiya bile onlarla birlikte ise bu görev çok tehlikelidir | Open Subtitles | حتى لو كان (جيرايا) برفقتهم , إلا أن المهمة في غاية الخطورة |
| onlarla eğlen. | Open Subtitles | حسناً، تمتعي برفقتهم |
| onlarla gitmiyorum. | Open Subtitles | أنا لن أفعل ذلك برفقتهم. |