| Tımarhanede olan Lloyd Braun'du, ben değil. | Open Subtitles | لويد برون كان في مستشفى المجانين , لست أنا |
| Konuyu yeniden açıyorum ama, Lloyd Braun da işin içinde olabilir. | Open Subtitles | كان بإمكاني إرجاعها , ولكن لويد برون تدخل |
| Hiç kime sana Foxy Brown'a çok benzediğini söyledi mi? | Open Subtitles | هل أخبرك أحد من قبل أنك تشبه فوكسى برون بالضبط؟ |
| Lancel, lütfen arkadaşım Bronn'a bana bir şey olursa seni öldürmesini söyle. | Open Subtitles | لانسيل , قل لصديقي برون أن يقتلك إذا حدث شيئاً لي |
| Söyleyin bana Bayan Brawne, nasıl bu kadar emin olabiliyorsunuz? | Open Subtitles | اخبريني انسة برون كيف يمكنك ان تكوني متاكدة لهذا الحد؟ |
| Katilin Bron Torvald olduğuna 1000 dolar bahse girerdim. | Open Subtitles | $أرهان بـ 1000 بأن "برون تورفليد" كان القاتل |
| Ve tahminimce Lloyd Braun'un da bir alakası vardır? | Open Subtitles | وأتصور أن لويد برون له علاقه بذلك أيضا ؟ |
| Şu anda, Village'de Eva Braun'un hayatıyla ilgili bir oyunda oynarken, ara vermiş durumdayım. | Open Subtitles | أنا في فترة انقطاع الآن ، أعمل في مسرحية في القرية عن حياة إيف برون. |
| Manikürcüm Eva Braun'dan öğrendim. | Open Subtitles | انا سمعت الخبر من مقصصة اظافري إيفا برون |
| Siz daha Lloyd Braun'u görmediniz, değil mi? | Open Subtitles | ألم تروا لويد برون , أليس كذلك ؟ |
| Hepiniz hoş geldiniz ve sevgili, eski dostum, Brown Cesario... | Open Subtitles | وأود أن أُرحب بكم وصديقي القديم العزيز برون سيساريو |
| - Bu bilgisayarda "Rembrandt Brown" yok. | Open Subtitles | يوجد احد باسم "رامبردنت برون" فى ملفات حاسباتنا |
| - Haydi, Brown. Eğlenceli olacak. | Open Subtitles | هيا يا برون سوف يكون الأمر ممتعاً |
| Hanımlar, Karasu'dan Sör Bronn ile tanışın Karasu Körfezi Savaşı'nın kahramanıdır. | Open Subtitles | سيّداتي، هل التقيتن بالسيد برون بلاكوتر؟ بطل معركة خليج بلاكوتر؟ |
| Bronn'a bir seferinde seni bir daha görürsem ortadan ikiye ayıracağımı söylemiştim. | Open Subtitles | أنا مرة واحدة قال برون أنه إذا رأيت من أي وقت مضى لك مرة أخرى، وأود أن قطع لكم في نصف. |
| Bundan sonrasını Bronn ve ben devam etsek daha iyi olacak sanırım. | Open Subtitles | من هنا قد يكون أفضل إن أكملت أنا و (برون) بمُفردنا. |
| Merhaba. Bütün detaylarıyla çok güzel dikilmiş giysiler içinde küçük Bayan Brawne. | Open Subtitles | آه الانسة برون المتزمتة الصغيرة بشحمها ولحمها |
| Benim, Bayan Brawne. Bay Keats'e teslim edeceğim bazı şeyler var. | Open Subtitles | انه انا الانسة برون , لدي شيء لاسلمه للسيد كيتس |
| Bron'un evinde yaşayan biri yok gibiydi. | Open Subtitles | شقة (برون) بالكاد يبدوا أن أحداً قد عاش فيها |
| Spears'la Bron'un Sırp olduğunu gösteren deliller bulduk. | Open Subtitles | لدينا أسباب لنعتقد بأن (برون) و(سبيرز) كانا من (صربيا) |
| Kurbanların isimleri, Amerikan Ordusunda Albay Roger Holmes, 26 yaşındaki Peter Smith, ve Vatikan' da ikamet eden Kardinal Mattias Bruun, olarak açıklandı. | Open Subtitles | الضحايا تعرّفوا علىكولونيلفي الجيشالأمريكي"روجرهولمز ", "بيتر سميث" بعمر 26 سنة. و"ماتياس برون", كاردينال أقام في الفاتيكان. |
| - Lothor Brune Lord Baelish'in hizmetindeki beleşçi. | Open Subtitles | -لوثر برون)، تابع في خدمة اللورد (باليش) ) |
| Cuma gunu Christie's de Burne Jones acık arttırması var. | Open Subtitles | (ستعرض لوحة لـ(برون جونز عند (كرستي) يوم الجمعة |
| Günaydın. Ofisimde konuşabilir miyiz, Brun? | Open Subtitles | صباح الخير ، هل يمكن أن نتحدث في مكتبي يا ( برون ) ؟ |
| İşten sonra Prune'da buluşalım çünkü maydanozlu ve karahindibalı salata yemezsem, yemin ederim bin geye bedel bir öfke nöbeti geçireceğim. | Open Subtitles | انه لطيف.. اذن بعد العمل .. لنذهب الى (برون) |
| Efendim bayan Bruel'i çağırır mısınız? -Markete gitmişti de.. her an gelebilir | Open Subtitles | هلا احضرت السيدة برون يا سيدتي بالتأكيد انها في الخارج, و ستعود في غضون برهة |