| Ahbab, bir kerelik olsun sen kendi işine bak, olur mu? | Open Subtitles | يا هذا ، لمرة واحدة هل لك أن تعتنى بشؤونك الخاصة |
| Kaygılandığın için sağ ol. Ama sen kendi işine baksan nasıl olur? | Open Subtitles | شكراً لاهتمامك ، و لكن ماذا لو اهتميت بشؤونك الخاصة فحسب ؟ |
| Hayal et, bir gün kendi ormanında kralsın. kendi işine bakıyorsun. | Open Subtitles | تخيل أن تكون ذات يوم ملك غابتك و تعتني بشؤونك الخاصة |
| Değişiklik olsun diye niye kendi işine bakmıyorsun? | Open Subtitles | لم لا تهتمين بشؤونك الخاصة على سبيل التغيير؟ |
| Belki de sen kendi işine bakmalısın. İyi günler, hanımefendi. | Open Subtitles | ربما من الأفضل أن تهتم بشؤونك مساء الخير, آنستي |
| - Neden kendi işine bakmıyorsun? | Open Subtitles | اهتم بشؤونك انا لم احرك رأسي ، انها غلطتك |
| Sen kendi işine bak, Luke. | Open Subtitles | لقد رأيتك تتحدث اليهم في ريفر كورت اهتم بشؤونك الخاصة يا لوك |
| Beni tanımıyorsun, neden kendi işine bakmıyorsun? | Open Subtitles | أنتِ لا تعرفينني, فلمَ لا تهتمي بشؤونك و حسب |
| Büyük ikramiye 350 milyon doları geçti. Yani, bi siktir git, kendi işine bak! | Open Subtitles | أصبحت الجائزة 350 مليون دولار لذا اهتمّ بشؤونك |
| Belki de sen kendi işine bakmalısın kovboy. | Open Subtitles | ربمّا يجدر بك الاهتمام بشؤونك الخاصّة فقط يا راعي البقر |
| kendi işine kafa yor, ezik. | Open Subtitles | اهتمي بشؤونك الخاصة, أيها الفاشلة. ماذا قلت لتوك؟ آسفة. |
| Ayrıca sana kendi işine bak demiştim. | Open Subtitles | لقد قلت لك أهتم بشؤونك ، وسأفعل هذا أنا أيضاً |
| Bu evde en iyisi kendi işine bakmak. | Open Subtitles | الافضل لك ان تهتم بشؤونك الخاصة في هذا المنزل |
| - Tanrım, kendi işine baksana sen? Tamam, dinle. | Open Subtitles | يا إلهي, هل من الممكن أن تهتم بشؤونك فقط؟ |
| Polislerle konuştuğumuz için bu hâllere düştük. Ben kendi işime bakacağım. Sen de kendi işine bakacaksın. | Open Subtitles | التحدّث للشُرطة هُو ما أوقعنا في هذه الفوضى، لذا سأهتمّ أنا بشؤوني، وأنت اهتم بشؤونك. |
| İyi bir kız olduğun hep işini düşündüğün gibi şeyler anlattılar bana. | Open Subtitles | بأنك فتاة حسنة الخلق وتهتمي بشؤونك شيء من هذا القبيل |
| Cumartesi akşamı. İşime karışma. Aferin. | Open Subtitles | يو السبت, اهتم بشؤونك |
| Arkadaş, sen kendi lanet işine bakmayı öğrenmelisin. | Open Subtitles | من الأفضل لك لو تعلمت الأهتمام بشؤونك الخاصة |
| Bayan Dupres'in tutsaklarına kafanı takacağına kendi işinle ilgilensen daha iyi olur. | Open Subtitles | واهتم بشؤونك فقط يا (شميت)، بدلا من دس أنفك بشؤون السدة (دوبريه) |
| O zaman git işine bak, her şeye burnunu sokma. | Open Subtitles | ارحل إذن، الأفضل أن تهتم بشؤونك فقط |
| Ben çocuğumla ilgilenirim. Siz kendi işinize bakın. | Open Subtitles | أنا أهتم بأطفالي, يمكنك الاهتمام بشؤونك الخاصّة. |