| Sonuçta, UİD'nin meselede Öyle ya da böyle resmi bir pozisyonu bulunmuyor. | Open Subtitles | آي أو أي ليس لها موقف رسمي على المسألة بشكل أو بآخر |
| Bazı parçalarım erken öldü, bu bizim Öyle ya da böyle söyleyebileceğimiz bir şeydir. | TED | أجزاء مني قد ماتت بالبداية لكن هنا شيء نستطيع قوله بشكل أو بآخر |
| Tembel hayvanlar 40 milyon yılı aşkın süredir Öyle ya da böyle bu gezegendeler. | TED | لقد ظلت حيوانات الكسلان على هذا الكوكب بشكل أو بأخر لأكثر من أربعين مليون عامًا. |
| Ama ona kendin söylersen de, hikayeyi bir şekilde çarpıtacaktın da. | Open Subtitles | ولكن إن أخبرتها بنفسك .يمكنك أن تجذب انتباهها بشكل أو بآخر |
| Sanırım herkesin bir şekilde balıkçılıkla ilişkili olduğunu söylemiştiniz. | TED | وأعتقد أنك قلت بأن أغلب الناس مرتبطون بشكل أو بآخر بالصيد. |
| Öyle ya da böyle bilet bulacağız. | Open Subtitles | بشكل أو بآخر، نحن سَنَحْصلُ على التذاكرِ. |
| Söz veriyorum, Öyle ya da böyle, o orospu çocuğunu yakalayacağız. | Open Subtitles | أَعدك، بشكل أو بآخر نحن سنمسك إبن العاهرة |
| Ama Öyle ya da böyle, en kötüsü için hazırlıklı olmalıyız. | Open Subtitles | لكن بشكل أو بآخر سَيكونُ لدينا الإِسْتِعْداد لأسوأ |
| Halkımız buna bir son vermek istiyor, Öyle ya da böyle! | Open Subtitles | يريد قومنا نهاية هذا الأمر بشكل أو بآخر. |
| Sistem seni istiyorsa, Öyle ya da böyle alır. | Open Subtitles | عندما يريدك النظام فسوف يحصلون عليك بشكل أو بآخر |
| Öyle ya da böyle Gino, uzunca bir süre sokakları göremeyeceksin. | Open Subtitles | بشكل أو بآخر، Gi، أنت لا تَذْهبُ لرُؤية الشوارعِ لفترة طويلة. |
| Bizim başka meselelerimiz var. Öyle ya da böyle, yakında barış olacak. | Open Subtitles | . لدينا مخاوف أخرى هنا . سيحل السلام قريباً , بشكل أو بأخر |
| Olacağı varsa Öyle ya da böyle olurdu zaten. | Open Subtitles | إذا كان لا بُدَّ أنْ يَحْدثَ بشكل أو بآخر، كان سيحدث |
| Üç saat içinde, Öyle ya da böyle bu iş bitecek. | Open Subtitles | ثلاث ساعات، بشكل أو بآخر هذا الشيء سينتهي |
| Bu konuların bir şekilde ele alınması gereken yerin, şu anda bulunduğumuz yer olduğunu iddia eder misin? | TED | هل يمكنك وضع الحجة بأننا حيث نحن الآن يجب بشكل أو بآخر أن نؤجل هذه القضايا؟ |
| Ve, bir şekilde, bugünkü konuşmam bu soruya cevabımdır. | TED | وهكذا، بشكل أو بآخر، حوار هذا اليوم هو إجابتي لذلك السؤال. |
| Bu çizgi figürden bir şekilde katlanmış şekli elde etmeliyim, aslının her parçasına bir kısım karşılık gelmeli, her bacağına karşılık bir çıkıntı/kulak. | TED | و من صورة العصا تلك، علي بشكل أو آخر أن أحصل على شكل مطوي بحيث يحتوي على جميع أجزاء المادة جنيح متحرك لكل ساق |
| Tarihçiler, bu sayının ne zaman ve nasıl keşfedildiğinden emin değil, ama hemen hemen 4.000 yıldan beri, şu veya bu şekilde biliniyor. | TED | لم يتأكد المؤرخين متى أو كيف تم إكتشاف هذا الرقم لأول مرة، ولكنه بات معروفا بشكل أو بأخر لما يقرب من 4,000 سنة. |
| Şimdi öğrenmezse sonra ben anlatırım. Öyle veya böyle öğrenir. | Open Subtitles | لذا سواء تخبرها الآن أو أنا أخبرها لاحقاْ ستعرف بشكل أو بآخر |
| Belki de kolluk kuvvetlerinden biri, yeni yetme uyuşturucu tacirlerinin polisleri ve hakimleri satın almasından bıkmıştır, Komiserim. | Open Subtitles | أحقاً, ربما, هنالك من هو مسئول عن ذلك اللحم الطازج هنا _ و هو بشكل أو بأخر يريد وضع الشرطه فى موقف مُحْرِجْ_ |