| Pekâlâ, biri bana posta kutusuna ne olduğunu söyleyebilir mi artık? | Open Subtitles | حسنا ، هل يستطيع احد إخباري ماالذي حدث بصندوق البريد ؟ |
| Bunları posta kutusuna atacağım ve kaparo vereceğim. Bana yemek sipariş et. Sorun değil. | Open Subtitles | سأضع هذه بصندوق البريد وسأقوم ببعض الأيداع , أشتري لي بعض الغداء |
| Onun büyümesini gözlemeyi denemelisin, onu bir kutuya koy üzerine sigara dumanı üfle. | Open Subtitles | أنتي تستطيعين محاولة إعاقة نموها ... في وضعها بصندوق وتنفثين دخان السجائر عليها |
| Kahretsin, Albay! Bu kadar yolu sizi bir kutuda götürmeye gelmedik. | Open Subtitles | اللعنة, كولونيل لم نأتي كل تلك المسافة لنعيدك للوطن بصندوق. |
| Anne, bilirsin ki, hayat bir kutu çikolata gibidir. | Open Subtitles | تعرفين يا أمي، الحياة أشبه بصندوق شوكولاتة |
| Bu dilek kutusu olarak adlandırılan bir geri bildirim kutusu. | TED | هذا هو صندوق الملاحظات يسمى بصندوق العريضة. |
| bagajında birkaç şey vardı. | Open Subtitles | كان لديه مجموعة من الأشياء بصندوق السيارة |
| Ayakkabı kutusunda yaşamakla sonlanan eziyetten kurtulmanın tek bir yolu var. | Open Subtitles | هناك طريقة واحدة للخروج من القمع الناتج عن العيش بصندوق حذاء، |
| Sazan kutusunu etkisiz hale getirdin çünkü. Bu sayede korumalar direkt olarak buraya gelecektir. | Open Subtitles | لأنك عبثت تواً بصندوق تأمين زائف أي أن أولئك الحرس سيكونون هنا |
| Posta kutusuna hiç bir şey koymam. | Open Subtitles | شكرا على الكتيب الذي وضعته بصندوق بريدي لم أضع شيئا بأي صندوق |
| Pencereden sarkarken kafan posta kutusuna falan çarpmadı, değil mi? | Open Subtitles | عندما كان رأسك خارج النافذة هل ارتطم بصندوق بريد؟ |
| Param sizdeyse dışarı çıkarken posta kutusuna atıverin. | Open Subtitles | وجدت مالي ضعه بصندوق البريد وأنت في طريقك، تفهمنى؟ |
| Sanırım kendim küçük bir kutuya girmeden önce onları ziyaret etsem iyi olacak. | Open Subtitles | حان الوقت لكي أبحث عنهم قبل أن أجد نفسي بصندوق |
| Sanırım kendim küçük bir kutuya girmeden önce onları ziyaret etsem iyi olacak. | Open Subtitles | حان الوقت لكي أبحث عنهم قبل أن أجد نفسي بصندوق |
| Bu rol, kutuda hiç yoktu. | Open Subtitles | هذا الدور لم يكن موجود بصندوق الاقتراع في المقام الأول. |
| Sali gunu bir kutu islemciyle on kapidan cikti gitti. | Open Subtitles | لدينا شخص يعمل للشركة من شهرين خرج من الباب بصندوق من المعالجات يوم الثلاثاء |
| İlaç bilgi kutusu diye bir şey geliştirdiler. | TED | وقد صنعوا ما يمكن تسميته بصندوق المعلومات للادوية |
| Cesedi, ilk olay yerinden 6 sokak uzakta, arabasının bagajında bulundu. | Open Subtitles | جسده وجد بصندوق سيارته والتى كانت موجودةبعد6حواجزمنمسرحالجريمة. |
| Müzeden 4 blok ötede bir çöp kutusunda tek kullanımlık bir telefon bulduk. | Open Subtitles | لقد وجدنا هاتف مُتخلص منه بصندوق القمامة على بعد 4 بنايات من المتحف. |
| Ter kutusunu hazırlayayım mı? | Open Subtitles | هل نحاول بصندوق العرق يا سيدي؟ |
| Bunu gerçekten alışveriş merkezine götürüp binlerce insanın piyango bileti çektiği bir arabanın bagajına bırakmak seni rahatsız etmiyor mu? | Open Subtitles | هل حقاً ستشعرين بإرتياح بحملها عبر مركز التسوق وتركها بصندوق سيارة التي آلاف الناس رموا تذاكر اليانصيب من أجلها؟ |
| İşimiz bitti! Anahtarımı, posta kutuma koymanı ve söz verdiğin gibi hayatımdan defolup gitmeni istiyorum! | Open Subtitles | أريدك أن تضع مفتاحي بصندوق البريد وتخرج من حياتي كما وعدت |
| Bir keresinde hamamdan çıplak kaçtığımda üstümü bir kutuyla kapatıp eve gitmiştim. | Open Subtitles | ..بالسابق، عندما هربت من الحمام المعدني ذهبت للمنزل وأنا استر جسمي بصندوق |
| Boku yemiş vaziyettedir. Çünkü dili posta kutusunun içine sıkışmıştır. | Open Subtitles | و لقد أفسد الموضوع بالكامل لأن لسانه قد لصق بصندوق البريد |
| Bilmiyorum. Ama öğrendiğimde beslenme kutuna not koyarım. | Open Subtitles | لا أعرف ولكن عندما أعرف سأترك لك ملاحظة بصندوق طعامك |
| Gelecek hafta. Böylesine bir resim arşivi güvenli bir kasada.. | Open Subtitles | الأسبوع المقبل ، لوحة كهذهِ لا يجب بأن تبقى متوارية عن الأنظار بصندوق أيداع |
| Yaptıysa, neden silahı kiralık kasaya koysun ki? | Open Subtitles | إذا فعلت ذلك، لماذا وضعت السلاح بصندوق الإيداع ؟ |