| - bu kadar güçlü bir taşçıyı öldürmek yazık olacak. | Open Subtitles | أليس من الأسف أن أقتل قاطع أحجار بمثل هذه القوه |
| Uzun süreden beri ilk defa kendime bu kadar inanıyorum. | Open Subtitles | إلّا اننى لم أشعر بمثل هذه الثقة منذ وقت طويل |
| Etrafta bu kadar büyük bir sıcaklık ve basınç olunca, facia çok yakındadır. | Open Subtitles | فالكوارث تكون قريبة منك جدا عندما تكون محاط بمثل هذه الحرارة والضغط الهائلين |
| Bildiğiniz gibi ben bu tür şeyleri hafife alanlardan değilim. | Open Subtitles | كما تعرف ، لست الرجل الذى يستخف بمثل هذه الأشياء |
| Dürüst olmak gerekirse de, sizin böyle bir görevi hoş karşılayacağınızı sanmıyorum. | Open Subtitles | ولأكون صادقاً معك، أنت لست المراة المناسبة التي سترغب بمثل هذه المهمة |
| Elbette. Her zaman bu tarz şeyler hakkında doğru söylüyorsun. | Open Subtitles | أنتي دائماً محقة بمثل هذه الأمور وهذه المرّة أريد مشاركتك |
| Gerçekten. Herhangi bir şey için bu kadar heyecanlandığınızı daha önce görmemiştim. | Open Subtitles | لم يسبق لي أن رأيتك بمثل هذه الحماسـة بشأن أي شيء قط |
| Ama bir bireyin bu kadar güce sahip olma hakkını sorgulamak tarihin kendisini hakim karşısına çıkarmaktır. | TED | ولكن للتساؤل عما إذا كان ينبغى للفرد أن يتمتع بمثل هذه القوة في المقام الأول يجب وضع التاريخ نفسه للمحاكمة. |
| Paul ile çok yakındık, ama onun bu kadar acı çektiğini bilmiyordum. | TED | أنا وبول كنّا مقرّبين جدًا، لكن لم يكن لدي فكرة أنّه يمر بمثل هذه المعاناة. |
| Ama ben mutluyum Frieda. Hayatımda hiç bu kadar mutlu olmamıştım. | Open Subtitles | لكنني سعيد يا فريدا لم أشعر بمثل هذه السعادة في حياتي من قبل |
| bu kadar güçlü bir taşçıyı öldürmek yazık olacak. | Open Subtitles | أليس من الأسف أن أقتل قاطع أحجار بمثل هذه القوه |
| Büyükbaba Baskim'in koca likör fıçısına düşüp içini kurutana kadar içtiğimden beri bu kadar mutlu olmamıştım. | Open Subtitles | إننى لم أشعر بمثل هذه السعادة منذ وقعت فى فى برميل جدى لخمر الذرة ثم سقطت على الأرض الجافة |
| Nasıl bu kadar bencil olabildiğimi anlayamıyorum. | Open Subtitles | أنا لا أعرف كيف أمكنني أن أكون بمثل هذه الأنانية |
| Bir işin bu kadar hızlı kurulacağı aklıma gelmezdi. | Open Subtitles | لم أتصور أن الأعمال قد تدار بمثل هذه السرعة |
| Seni çok fazla eleştirdiğimi düşünebilirsin ama bana göre önceki deneyimlerimden yola çıkarak bu tür şeyleri "iyi ki biliyormuşum" sınıfına koyuyorum. | Open Subtitles | ربما أنتى وجدتيها صعبة المنال,لكن بالنسبة لى عندى معرفه أولويه بمثل هذه الأشياء و أنها تكمن تحت مسمى من الجيد أن تعرفى |
| - Ben bu tür şeyleri önemsemiyorum. - Ben önemsiyorum. | Open Subtitles | انا لا أهتم حقا بمثل هذه الامور حقا, انا اهتم |
| Ama kendilerini bu tür pisliklere bulaştıran bir sürü kız tanıyorum. | Open Subtitles | وانا اعرف العديد من الفتيات ممن يلقين بانفسهن بمثل هذه التفاهات |
| böyle bir bilgiyle donanınca birçok şey yapabiliriz. | TED | متسلحين بمثل هذه المعلومات، يمكن أن نفعل العديد من الأشياء. |
| bu tarz şeyleri nasıl yaptığını bize de öğretebilir misin? | Open Subtitles | هل بإمكانك أن تعلمنا كيف نقوم بمثل هذه الأفعال ؟ |
| İnsanlar sık sık bana bu tip canlılar ile niye ilgilendiğimi sorup durur. | Open Subtitles | كثيراً ما يسألني الناس، لمَ علينا أن نهتمّ بمثل هذه المخلوقات. |
| ...böylesine önemli bir görevin üstesinden gelebileceğine şüpheliyim. | Open Subtitles | أهو قادر على التعامل مع مهمة بمثل هذه الأهمية ؟ |
| Hayır. Demek istediğim - bu şekilde davranmamın nedeni buydu. | Open Subtitles | لا الذي أَعْنيه لهذا السبب أنا تصرفت بمثل هذه الطريقة |