| Cennetin kapıları gibidir. | Open Subtitles | تراه ببواباته الذهبية وكأنها بوابات للجنة |
| Güç kesildiğinde, sistem garaj kapılarını kapatıp binayı korumaya alacaktır. | Open Subtitles | مع إنقطاع التيار، النظام سيسقط بوابات المرأب كي يحمي المبنى |
| Kalacağınız yer leydim. kapı, parmaklık, kilit yok. | Open Subtitles | مقرك ، سيدتى لا بوابات و لا قضبان و لا أقفال |
| Cehenneme giden kapılar açıyorIar, o kadar korkunç ve dehşet verici... | Open Subtitles | .. يصبحون بوابات للجحيم .. مخيفين ومريعين وأشنع من |
| Böylece ruhunu Tanrı'ya sunabildi ve cennetin kapılarından içeri girerek sonsuz yaşama kavuştu. | Open Subtitles | يمكنها من أن تهب روحها للرب لعَبر بوابات الفردوس، وتعيش حياةً أبدية |
| Truva kapılarında kaç eş, bir daha göremeyecekleri kocalarını bekliyor? | Open Subtitles | كم من الزوجات ينتظرن ازواجا على بوابات طروادة لن يروهم ثانية ؟ |
| Bu durumda Yıldız Geçidi sistemini onların kurmadığı konusunda sorgulanamaz bir kanıt elde etmiş olduk. | Open Subtitles | إذا سيكون لدينا دليل قاطع أن الجواؤلد لم يبنوا بوابات النجوم |
| Efsaneye göre de masum katilin sol eli geçitleri açabilir. | Open Subtitles | وتقول الاسطورة اليد اليسرى من قاتل الأبرياء يمكنها فتح بوابات |
| Sonra Sam Cehennemin Kapısı'nı kapatmak için bazı testlere tabi tutuluyor. | Open Subtitles | و بعدها خضع سام لسلسلة من الاختبارات لمحاولة إغلاق بوابات الجحيم |
| Rodin'in "Cehennemin kapıları" eserinden esinlenmiş, değil mi? | Open Subtitles | الَيسَ هذا مستند على بوابات الجحيم مِن قِبل رودين؟ |
| Gerçek babanız bize dünyanın her yerinde geçiş kapıları açtırtmıştı. Dönüşünüzü mümkün kılabilmek için. | Open Subtitles | والدك الحقيقي طلب منا أن نفتح بوابات في جميع أنحاء العالم للسماح بعودتك |
| Hükümet bura kapıları çok sağlam yaptı. | Open Subtitles | لكن الحكومة وضعت عليها بوابات مضادة للانفجارات |
| Güç kesildiğinde, sistem garaj kapılarını kapatıp binayı korumaya alacaktır. | Open Subtitles | مع إنقطاع التيار، النظام سيسقط بوابات المرأب كي يحمي المبنى |
| Her nitelikli öğrenci için yüksek eğitimin kapılarını açtık. | TED | فتحنا بوابات للتعليم العالي لكل طالب مؤهل. |
| Bu bağlamda, test edilebilir varsayımlar akıl zindanın kapılarını açan büyük buluş muydu? | TED | إذاً، نحن مُخمنون إختباريون الإبتكار العظيم الذي فتح بوابات السجن الفكرية؟ |
| Yedi kapı'dan geçeceksin ve karını ve çocuklarını tekrar göreceksin ve... sonsuza dek mutlu olacaksın. | Open Subtitles | ستعبر السبع بوابات وسترى زوجتك وأطفالك ثانيا وتبتهج معهم إلى الأبد |
| Boyutsal kapılar, psişik sıcak noktalar. Onlardan birini bulmalıyım. | Open Subtitles | بوابات بعدية , بقع ساخنة روحياً أريد الحصول على واحدة |
| Onu bir iskelet at gibi cehennemin kapılarından içeri sür ve kazan! | Open Subtitles | أمتطيه مثل الحصان الهيكلي عبر بوابات الجحيم |
| Cennetin kapılarında boğazından asılan bir adam görmeyi ummuyorum. | Open Subtitles | الى بوابات الجنه لن أتوقع رؤية الرجل متعلق من رقبته |
| Yıldız Geçidi sistemini Goa'uld'ların inşa ettiğini sanmıyoruz. | Open Subtitles | نحن لا نعتقد ان الجواؤلد هم من بنوا بوابات النجوم |
| Bunu bilyelerle, geçitlerle ve şimdi kaydırma kaydı dediğimiz, geçitleri ve bilyeleri yollardan aşağıya kaydırmaya yarayan elemanlarla yapmayı önerdi. | TED | لقد تحدث عن صنعها بالبرجون مع بوابات وما نسميه الآن سجلات التحول حيث تحول البوابة، وتسقط البرجونة على الطريق |
| Eğer Cehennemin Kapısı'nı kapatmazsak olacak. | Open Subtitles | سيكون كذلك إن لم نغلق بوابات الجحيم تلك قريبًا |
| Her iki ARK kapısını korumak için ne gerekiyorsa yapın. | Open Subtitles | ابق الحجر الصحى على كلا بوابات السفينة باى وسيلة ممكنة |
| İnsanlığı cennetin kapısına kadar sürükleyip, ...orada yakabilecek bir asker. | Open Subtitles | شخص ما يستطيع قيادة جيوشة الى بوابات السماء ليحرقهم |
| Ve önümüzdeki dört dakikada o adamı... ..cehennemin kapılarına göndermen senin görevindir. | Open Subtitles | ,وفي الأربع دقائق القادمة,فمن واجبك أن ترافق ذلك الرجل إلى بوابات جهنم |
| Yani, Jack'in, esas "geçit yapanlar"ın dilini konuştuğundan oldukça eminim. | Open Subtitles | فأنا متأكد أن جاك يتحدث بلغة بناة بوابات النجوم الأصليين |
| Galaksiler arası köprüyü tamamlamak için potansiyel uzay geçitlerini tanımlamak... önceliğimiz olmalı, bütün küçük köylerin yerlileriyle temas kurmak değil. | Open Subtitles | يجب أن نحدد بوابات الفضاء لإكمال الجسر بين المجرات ذلك يجب أن يكون أولوياتنا ليس إقامة اتصالات مع السكان المحليين |
| Sanırım 30-40 kişi tahliye işlemi esnasında su geçirmez kapıların kapanması sırasında içeride mahzur kaldı. | Open Subtitles | نُخمّنُ انهم من 30 إلى 40 شخص كَانتْ في عمليةِ الاخلاء عندما بوابات الأمان المضادة للماء أَخّرتَ خروجُهم بشكل مؤقت |