| Kapatmam gerek. Beklettim, kusura bakma. yorulmadın ya. | Open Subtitles | علي أن أذهب آسفة لجعلك تنتظرين آمل أنك لم تتعبي أقوى مما تبدين |
| Sen yorulmadın mı, Melanie? | Open Subtitles | ألم تتعبي يا ميلاني ؟ |
| Diyordu ki: "Bırak tatlım, sen yorulma." | Open Subtitles | ثم قال : "لا ، يا حبيبتي ، لا تتعبي نفسك". |
| Yani, sadece benden sıkılmadın aslında sen her şeyden sıkıldın. | Open Subtitles | إذاً، لم تتعبي منّي وحسب، بل تعبتِ من كلّ شيء |
| Melek gibi biri olduğumu düşündüysen eğer, belki de benim zamanımı boşuna almamalıydın. | Open Subtitles | لقد كان هذا غبياً ربما لم يكن يجب أن تتعبي نفسك |
| Bu akşam bana yemek yapmakla uğraşma. | Open Subtitles | لذا لا تتعبي نفسكِ لتعدي لي عشاءاً اليوم |
| Ve sakın yalan söyleme zahmetine girme. Seni detaylıca araştıracağım. | Open Subtitles | ولا تتعبي نفسك بالكذب علي سأتأكد من كل التفاصيل |
| Eğer yapabildiğinin en iyisi buysa hiç zahmet etme. | Open Subtitles | ان كان هذا أفضل ما يمكنك تقديمه لا تتعبي نفسك في المرات القادمه |
| Oh, Clark, bana karşı hep kaybetmekten yorulmuyorsun değil mi? | Open Subtitles | (كلارك)، ألن تتعبي أبدا من الخسارة أمامي؟ |
| Bütün bu şeyden yorulmadın mı? | Open Subtitles | ألن تتعبي من كلّ هذا؟ |
| Tek başına olmaktan yorulmadın mı? | Open Subtitles | ألم تتعبي لكونك وحيدة ؟ |
| Sen de yorulmadın mı, Bayan Travers? | Open Subtitles | ألم تتعبي أنتِ أيضًا، يا سيّدة (ترافيرس)؟ |
| Beni aramakla boşuna yorulma" diye bir mesaj yolladı. | Open Subtitles | لقد أرسلت إلي رسالة. " أنا بخير. لا تتعبي بالبحث عني" أو مثل هذا الهراء. |
| Ben ilgilenirim, sen yorulma. | Open Subtitles | لا تتعبي نفسك |
| Her zaman söylediklerinin yanlış çıkmasından sıkılmadın mı? | Open Subtitles | ألم تتعبي أبداً من كونك دائماً على خطأ؟ |
| Bu oyunu oynamaktan sıkılmadın mı artık? | Open Subtitles | ألم تتعبي من اللعب |
| boşuna uğraşma. Burada değil. Hiç buraya gelmedi. | Open Subtitles | لا تتعبي نفسكِ,انها ليست هنا,لم تأتِ الى هنا أبدا,تعالي |
| Gabrielle, diğer evlatlık ajanslarına başvurma zahmetine katlanma. | Open Subtitles | أيضاً (غابريل) لا تتعبي نفسكِ بالإتصال بأية وكالات تبّني أخرى في المنطقة |
| zahmet etme, tatlım. Pencereler çivilenmiş. | Open Subtitles | لا تتعبي نفسك يا حلوتي النوافذ مغلقة بالمسامير |
| - Hiç yorulmuyorsun. | Open Subtitles | لم تتعبي ابدا |
| Marş, marş! Hadi. Aklınızdan güvenliği çağırmak geçiyorsa zahmet etmeyin. | Open Subtitles | راوس،إذا كنتِ تفكري باستدعاء الأمن فلا تتعبي نفسك اتصلي بالشرطة،هيـا اذهـبوا ،اريبـا |