| Bakar mısın, bana ve arkadaşıma birer tane daha getirir misin? | Open Subtitles | بعد إذنك، هل يمكنك أن تحضر لنا دورة أخرى لصديقي ولي |
| Roger, buz kutusuna gidip bana oradaki büyük kırmızı şişeyi getir. | Open Subtitles | روجر أريدك أن تذهب للثلاجة و تحضر زجاجة حمراء وضعتها هناك |
| Neden bana yiyebileceğim bir şeyler getirmedin? | Open Subtitles | لا , لماذا لم تحضر لى شيئاً استطيع ان آكله |
| Elektrik süpürgesini de getirebilir misin? | Open Subtitles | حسنا يا عزيزي ثم أريدك أن تحضر المكنسة الى فوق |
| Canlı bir tanesini buraya getirmek gerçekten de güvenli mi? | Open Subtitles | هل تعتقد أنه آمن أن تحضر واحد حي إلى هنا؟ |
| Bir de şu haline bak, eve bu çocuğu getiriyorsun. | Open Subtitles | والآن هاأنت تحضر هذا الطفل الي المنزل أنت جليس أطفال |
| - Pete, müşteriyi senin getirmen benim de çalışmak için sana yalvarmam gerekiyordu. | Open Subtitles | أعتقد أنك مفترض منك أن تحضر حساباً وانا يفترض مني أن أعمل عليه |
| Tek atış, sen en iyisi arabayı getir. al şu anahtarı. | Open Subtitles | أعتقد, ون روند يجب أن تحضر السيارة هذا هو المفتاح |
| Peter Vincent'i bizim eve getirmeni istiyorum-- sadece ikiniz. | Open Subtitles | اريدك ان تحضر انت و بيتر فنسنت لمنزلي.انتما الاثنين فقط |
| Seninle ilgilenirken taksın diye sahte bıyık getirmesini de istedim. | Open Subtitles | لقد طلبت منها أن تحضر شارب زائف عندما يحين دورك |
| Louis, bir kap su getirir misin, içine ayaklarını sokacak kadar büyük olsun. | Open Subtitles | أيمكنك أن تحضر لي وعاءً من الماء كبير لدرجة تكفي لوضع قدميها فيها |
| Sydney, bize biraz daha kahve getirir misin? | Open Subtitles | سيدني.هل من الممكن لك ان تحضر المزيد من القهوه من فضلك؟ |
| Hiç çörek falan getirmedin mi? | Open Subtitles | ألم تحضر لى بعض الكعك أو اللفائف الحلوة ؟ |
| Bana dosyasını getirebilir misin? | Open Subtitles | هل من الممكن أن تحضر لى سجله المرضى؟ حاضر سيدي |
| Benim işim düzenleyicileri almak. Senin işin de yeni paralar getirmek. | Open Subtitles | انا عملى ان اتخطى القوانين وانت عملك ان تحضر اموال جديدة |
| Bence buradalar. İhtiyacımızdan fazla yemek getiriyorsun. | Open Subtitles | أنهم هنا ، فأنت تحضر طعام أكثر من اللازم |
| Bir hanımefendiye, onu çıkarmak için... yalvardıktan sonra, bir şey getirmen gerektiğini düşünmüyor musun? | Open Subtitles | ألا تعتقد أنه يجب عليك أن تحضر شيئًا إلى الآنسة عندما تطلب منها الخروج معك؟ |
| Özür dilerim, efendim. Gidip daha büyük bir kutu ve naftalin al. | Open Subtitles | ربما تحضر صندوق كبير و كرات العث و تحفظنى جانبا ايضا |
| Eğer susamışsam, bana su getirmeni istemem. | Open Subtitles | إذ كنتُ عطشة لا اريدك ان تحضر لي كأس من الماء |
| Acınız çoğalırsa, Hallie'ye getirmesini söylerim. | Open Subtitles | لو اشتد بك االالم ساطلب من هالى ان تحضر لك احداها |
| Dün işe gelmedi, bugün de maaşını almak için de gelmedi. | Open Subtitles | لكنها لم تحضر إلى العمل مساء أمس ولم تأت لأخذ شيكها اليوم |
| Gün sonunda topladığı materyalleri bize getiriyor, değerlendiriyor, kalitesine bakıyoruz ve değerini hesabına yatırıyoruz. | TED | وبنهاية يومها، تحضر لنا ما جمعته، حيث نزنه ونتحقق من جودته، ونضيف ثمنه إلى حسابها. |
| Akşam altıdan önce getirme. Ve bir defada en fazla üç kişi! | Open Subtitles | ولكن ليس قبل السادسة مساء ولا تحضر أكثر من ثلاثة أشخاص سوية |
| Düğüne gelmeni istiyoruz doktor. Tabii oyununu bölmeyecekse. | Open Subtitles | و نود أن تحضر الزفاف أيها الطبيب إن لم يتعارض ذلك مع لعبك للبوكر |
| Hiçbir zaman oyunlarıma gelmedin. Hiç sette beni ziyaret etmedin. | Open Subtitles | لم تحضر مسرحياتي قط ولم تزرني في موقع التصوير قط |