| Bir General'le konuşuyorsun, asker. Disiplinini koru. | Open Subtitles | إنك تخاطب جنرالا أيها الجندي حافظ على إنضباطك |
| Londra'nın en çok aranan insanıyla konuşuyorsun. | Open Subtitles | نحن نملك حريتنا أنت تخاطب أكثر الرجال المطلوبين بلندن |
| Burada bekle, hiçbir şeye dokunma ve kimseyle de konuşma. | Open Subtitles | حسناً، ابقَ هنا لا تلمس شيئاً، و لا تخاطب أحداً |
| Temelde yüz yüze arkadaşlığa özlem duyan insana hitap ediyor. | TED | إنها تخاطب لهفة إنسانية أساسية للحصول على صحبة وجهًا لوجه. |
| Öyleyse o aslında deli değil sadece bodrumumuzda dolanan ölü doğaüstü varlıklarla konuşuyor. | Open Subtitles | إذن ليست مجنونة، إنّما تخاطب كيانات خارقة ميّتة تجوب قبونا. |
| Biriyle konuşuyordun. Evet, Çin alfabesi kodluyordun. | Open Subtitles | كنت تخاطب أحدًا ما، أجل، كنت تنقر بشفرة التلغراف الصينيّ. |
| Yani karısıyla uygunsuz bir şekilde konuşurken sizi duydu. | Open Subtitles | اذن, فانت تعنى انه سمعك تخاطب زوجته بما لايليق ؟ |
| Küstah! Sen kiminle konuştuğunu biliyor musun ? | Open Subtitles | يا قليل التهذيب ألا تعلم من تخاطب أمامك ؟ |
| Kenny, oğlumla bu şekilde konuşamazsın! | Open Subtitles | ! لا تخاطب ابني بهذه النبرة - ابتعد من هنا - |
| Sakın okulu kırmayın. Yabancılar ile konuşmayın. Asla makasa koşmayın. | Open Subtitles | إذهب للمدرسه و لا تخاطب الأغراب و لا تلعب بالمقص |
| Unuttuysan hatırlatayım, Birleşik Devletler Başkanı ile konuşuyorsun. | Open Subtitles | لو أنك نسيت، فأنت تخاطب رئيس الولايات المتحدة |
| Kral Eli ile konuşuyorsun, kralla değil. | Open Subtitles | إنك تخاطب ساعد الملك، لا الملك |
| Zayıf, yaşlı bir adam gibi konuşuyorsun. | Open Subtitles | بدوتَ كأنك تخاطب رجلا عجوزا ضعيفا |
| - Justin, buradan hemen ayrıl ve kimseyle konuşma. | Open Subtitles | ماذا ؟ جاستن ، غادر عبر الباب الخلفي و لا تخاطب أحدًا |
| Kararımızı vermeden önce konuşma hakkına sahipsin Stet. | Open Subtitles | قبل أن نصدر حكمنا ستيت، لديك الحق في أن تخاطب اللجنة |
| Bir gruba konuşma yapacaksan her zaman espriyle başla derler. | Open Subtitles | قالي لي شخص ذات مرة أنه حين تخاطب مجموعة إبدأ بمزحة |
| Birader, bu insanlara söylev çektiğinde tümüne hitap ettiğinden emin ol. | Open Subtitles | ،عندما تخاطب السكان احرص أن يصل صوتك للكل |
| Ruhum ruhunuza hitap ediyor, Tanrı'nın huzrundaymış gibi... | Open Subtitles | إنها روحي تلك التي تخاطب روحك. كما لو عبرنا خلال القبر ووقفنا عند قدميّ الرب، متساويين. |
| Bazen lokantada yemeği ile konuşuyor. | Open Subtitles | أحياناً تخاطب طعامها في المطاعم. |
| Hipnoz altındayken Amber'la konuşuyordun. | Open Subtitles | حينَ كنتَ تحت تأثير التنويم المغناطيسي (كنتَ تخاطب (آمبر |
| Peki kendi kendinize konuşurken kekeliyor musunuz? | Open Subtitles | إذن، عندما تخاطب نفسك، هل تتأتئ؟ |
| Angel, lütfen annen ve babanla konuştuğunu unutma! | Open Subtitles | يا ابني العزيز! (إينجل)، أرجو أن تتذكّر أنك تخاطب والديك |
| - Ira ile böyle konuşamazsın! | Open Subtitles | -إياك أن تخاطب "آيرا" هكذا ! -حاذري ! |
| - Lütfen müvekkilimle doğrudan konuşmayın. | Open Subtitles | رجاءً لا تخاطب موكلي بشكل مباشرة. |
| Kızımla bir daha hiç konuşmayacaksın. | Open Subtitles | لكنكَ لن تخاطب ابنتي مجدداً |