| Bu muhteşem manzaralarda iklim değişiminin saati işliyor. | Open Subtitles | الساعة بدأت تدق في تغيير مناخ هذه المناظر الطبيعية الخلابة |
| Ufak saat Tik-tak işliyor. | Open Subtitles | الساعة تدق يا بــييت، الساعة تدق الساعة ذات العقرب الصغير |
| Maskelerinizi de takmayı unutmayın. Zaman ilerliyor. | Open Subtitles | ولا تنسوا أن تلبسوا أقنعتكم، السّاعة تدق قرّبت التاسعة. |
| İki yıl süpermarkette çalıştım ve ve ağır ağır olmasına rağmen sanki hayatım iki kat hızlı geçiyor. | Open Subtitles | ..عملت فى السوق المركزى لمدة عامين و بالرغم من ذلك يحدث ببطء أشعر أن حياتى تدق لمدة ثانية فى الزمن |
| Böyle bir tane satın alma, çünkü her sabah erkenden çalıyor. | Open Subtitles | لا تشتري واحدة كهذه، لأنها تدق في الصباح الباكر. |
| Kime vuracakmış! Bana vur, aptal herif! | Open Subtitles | الشرير ، وأنا أقول ، تدق لي هنا على نحو سليم. |
| Şimdi bu küçük kız için saat işliyor. | Open Subtitles | الآن الساعة اصبحت تدق قليلاً على هذه الطفلة |
| Çünkü saat hepimiz için işliyor. | TED | لأن الساعة تدق بالنسبة لنا جمعيا |
| Bize karşı kendi uydularımızı kullanıyorlar ve saat işliyor. | Open Subtitles | انهم يستعملون أقمارنا ضدنا الساعة تدق |
| Leo'nun dediklerini duydun, zaman işliyor. | Open Subtitles | لقد سمعتِ ما قاله، ليو إن الساعة تدق. |
| Sanırım anlaşmayı bozmaya çalışıyor. Saat işliyor. | Open Subtitles | أظنها تحاول إفساد الصفقة الساعة تدق |
| Zaman ilerliyor millet... hem de çok hızlı ilerliyor. | Open Subtitles | علينا مجاراة سرعته على الفور الساعة تدق يا رجال |
| Evet. Yaşım ilerliyor. Yakında tekrar ölebilirim. | Open Subtitles | نعم، لأنّ ساعتي البيولوجية تدق و قد أموت مرّةً أخرى قريباً |
| Sizin biyolojik saatiniz ilerliyor, ve onu geri döndüremezsiniz. | Open Subtitles | ساعتك البيولوجية تدق ولايمكنك ارجاعها للخلف |
| # Tik tak zaman geçiyor, ve hapis bekliyor River'ı | Open Subtitles | تيك توك، تدق الساعة و السجن ينتظر ريفر الآن |
| Zaman geçiyor ve adamlarla ilgili en iyi ipucu sende. | Open Subtitles | الساعة تدق ولديك أفضل فرصة تفوق نمتلكها على الخاطفين. |
| Özgürlük çanları çalıyor! | Open Subtitles | حطموا قيود العبودية أجراس الحرية تدق |
| Arkadaşım Hortensio'nun kapısına vur, İyi vur, yoksa ben katana vuracağım. | Open Subtitles | تدق لي صديقتى هورتنشيو بوابة ، وتضربني بشكل جيد ، أو أنا سأضربك بك المحتال في عقل. |
| Odamda, bana üç oda ötedeki bir saatin tik tak seslerini işitebiliyordum. | Open Subtitles | في غرفتي , كنت اسمع صوت ساعه تدق علي بعد ثلاث غرف بيني وبينها |
| çalışıyor çalışmasına ama en az 21,5 saattir durmuş halde. | Open Subtitles | ان كنت بكلمة تعمل تعني انها تدق,فنعم و لكنها كانت مخطئة بحوالي ساعتين و نصف |
| Ama dinle sakın 19 numaranın kapısını çalma. | Open Subtitles | لكن اسمع... لا تدق جرس الشقة رقم 19... |
| Signor Hortensio, Bu herife sadece şu kapıya vur dedim, | Open Subtitles | سينيور هورتنشيو ، لقد ودع هذا الوغد تدق على بوابتي ، |
| Biyolojik saatim böyle Tik-tak ediyor, ve bu davanın gidişatına bakılırsa, asla evlenemeyeceğim. | Open Subtitles | ساعتي البيولوجية تدق بهذه الطريقة وبالطريقة التي تسير عليها القضية فإني لن أتزوج أبداً |
| Eğri Oklar topu gezdiriyor, bir açık arıyor. Saniyeler daralıyor. | Open Subtitles | يلعب السهام بالكرة باحثين عن ثغرة والثواني تدق |