| Madem böyle düşünüyorsun, neden istifa edip yeniden er rütbesiyle en baştan başlamıyorsun? | Open Subtitles | إذا كنت تشعر هكذا لم لا تستقيل من منصبك و تبدأ من جديد كمجند ؟ |
| Bu gece teyzene gideceksin, ona artık burada çalışmak istemediğini, istifa edeceğini söyleyeceksin... | Open Subtitles | لكنالليلةأريدأنتذهب للقاءعمتك" دوري " تخبرها أنك لم تعد تهتم بالعمل هنا وسوف تستقيل |
| Mademki işinizden nefret ediyorsunuz neden istifa etmiyorsunuz? | Open Subtitles | إذا انت تكره العمل كثيراً, لماذا لا تستقيل ؟ |
| Sorun şu ki... söylediklerine inandığın için işi bırakmıyorsun. | Open Subtitles | أنت لن تستقيل لأنك تعتقد 000 هذه الأشاء التى تقولها تريد أن تصدقهم |
| Yani, biliyorsun ki, eğer bu olursa, bundan kurtulabilmenin tek yolu istifa etmen olacak. | Open Subtitles | أنت تعرف أننى اذا فعلت هذا فالطريقة الوحيدة للخروج من هذا المأزق أن تستقيل |
| Yeniden seçilmeyeceğini bildirir, derhal istifa edersen, bu kaset de kaybolur. | Open Subtitles | ستسحب طلبك بإعادة الإنتخاب و تستقيل فوراً و لن أعرض هذا الشريط |
| Tamam, istifa et ve gel. Ben bekleyeceğim. | Open Subtitles | حسنا قلتذهب انت و تستقيل الان و انا سانتظرك هنا |
| Belki de bu sende kalmalı; istifa ettiğinde senden geri isteyebilirler. | Open Subtitles | ربما عليك الاحتفاظ بهذا، قد يريدونك أن تسلمه عندما تستقيل |
| Başlangıç olarak istifa etmen gerektiğini düşünüyorum. | Open Subtitles | حسناً, في البداية, أعتقد أنه ينبغي عليك أن تستقيل |
| İstifa söylentisi çıkaramazsın o zaman istifa etmen gerekir. | Open Subtitles | لا يمكنك أن تقول مسألة إستقالة لأنه عندها يجب أن تستقيل |
| Bence o bayan istifa etmeli. | Open Subtitles | أعتقد بأنه يجب على تلك المرأة بأن تستقيل |
| Umarım o ihaleyi alır ve sen de öğrenmesine gerek kalmadan diğer işinden istifa edersin. | Open Subtitles | على أمل أن يحصل على ذاك العقد ووقتها أن تستقيل قبل أن يعرف أي شيء أخبار جيده |
| Bir ricam var. Bir sene dolmadan istifa etme ya da kovulma. Yoksa ikramiyemi alamam. | Open Subtitles | أسدني معروفا , لا تستقيل أو تطرد من عملك لمدة سنة لأني لن أحصل على على أجري إذا فعلت ذلك |
| Pekala, hemen istifa etmeye, ve Li'l Sebastian'ı anma töreninde gerçekleşen bütün olayların sorumluluklarını almaya hazırsn. | Open Subtitles | هل أنت مستعد بأن تستقيل مباشراً ؟ و أنا تأخذ المسولية الكاملة لكل ما حدث ؟ |
| Pekâlâ, bundan sonra olacakları söyleyeyim. Görevinden istifa edeceksin. | Open Subtitles | سأخبرك ما سوف يحدث سوف تستقيل من منصبك الآن |
| Sorun şu ki söylediklerine inandığın için işi bırakmıyorsun. | Open Subtitles | مهما يكن. هذه النقطه مجرد أنت لن تستقيل لأنك تعتقد |
| Şu an işi bırakman için seni ikna etmemin bir yolu var mı? | Open Subtitles | هل من وسيلة لأقنعك بها أن تستقيل الآن وإلى الأبد؟ |
| - Benim yüzümden işini bırakmanı istemiyorum. | Open Subtitles | سأستقيل من عملي لا أريدك أن تستقيل من عملك |
| Ayrıca, kendimi sorumlu hissediyorum çünkü işini bırakmasını ona ben söyledim. | Open Subtitles | كما أنني أشعر بالمسئولية نحوها لأننا طلبت منها أن تستقيل من عملها |
| Hani her şeyi bırakıp New Mexico'ya taşınacağını söylerdi ya? | Open Subtitles | ـ ـ ـ بأنها سوف تستقيل و تنتقل لنيو مكسيكو؟ |
| Sersemim, komik ve iyi ve o kadar güzel ki, Bayan Amerika olmalı emekli | Open Subtitles | أشعر أني مرحة وجيدة وجميلة جداً يمكن لملكة جمال أمريكا أن تستقيل |
| Bu ay istifanı vermek istemiyorsan program devam edecek. | Open Subtitles | أنت،إذا لم ترد أن تستقيل هذا الشهر، تأكد من أن يلتزم بمواعيده |
| Bence Mandy'e bunun kötü bir fikir olduğunu söyleyip işten ayrılması gerektiğini söyleyebilirsin. | Open Subtitles | أظنُّ أنّه من الأفضل أن تخبر ماندي انّها فكرة سيئة و أنّها يجبُ أن تستقيل |
| - Bırakıyorum. - Bırakıyor musun? | Open Subtitles | أنا أستقيل أنت تستقيل |
| İşini hemen bırakmalısın sana benim bakmama izin ver. | Open Subtitles | يجدّر أنّ تستقيل من وظيفتكَ، و تدعني أتولـّى أمركَ. |
| İnanmak istiyorsun çünkü işi bırakıyorsun. | Open Subtitles | لأنك تستقيل |
| - İşi bırakamazsın. - Bıraktım bile. | Open Subtitles | ـ لا يُمكنكَ أن تستقيل ـ لقد فعلت للتو |