| Her gün vaktimizi böyle boşa harcamak zorunda olmak insanın zoruna gidiyor. | TED | إنه لأمر مزعج أن يتوجب علينا تضييع وقتنا بهذه الصورة كل يوم. |
| Zar zor kazandığınız eroin parasını o pislik üzerinde harcamak istiyorsanız buyurun harcayın. | Open Subtitles | لو أرضت تضييع أموال الهيروين التي صنعت بعرقك على هذه الخردة خذ راحتك |
| Ona göre bu kadınlar zaman kaybı. | Open Subtitles | يعطيه مقياس الحرارة و هو يظن ان هذا تضييع للوقت |
| Bu sadece zaman kaybı. Yalan üstüne yalan söyleyeceksin. | Open Subtitles | لقد كان تضييع للوقت ، لقد كنت تكذبِ وتكذبِ |
| Boşa zaman harcamayı bırakabiliriz. | Open Subtitles | الآن نستطيع التوقف عن تضييع الوقت نادى رجالك للتطويق المنطقة |
| Daha fazla zaman kaybetmek istemiyorum. | Open Subtitles | لا أعتقد أن ذلك يبرر تضييع المزيد من الوقت |
| İşte bu yüzden daha fazla vakit kaybedemeyiz. | Open Subtitles | ولذلك السبب، لا نستطيع تضييع المزيد من الوقت. |
| -Jack Bunun hakkında tartışarak zamanını harcamak mı istiyorsun? -Pekala. | Open Subtitles | أتريدين مواصلة الجدال حول هذا و تضييع المزيد من الوقت؟ |
| O hain için kaygılanarak vaktini harcamak istiyor musun cidden? | Open Subtitles | هل تريدين حقًا تضييع وقتك في القلق على شخصٍ خائن؟ |
| Senin gençlik yıllarını böyle harcamak istemezdim ama sen çok şirin, zarif ve çok akıllısın ve hiçbir şey talep etmedin. | Open Subtitles | لم أقصد تضييع سنوات شباب الجميله هكذا ... لكنكِ حلوة جدا رشيقة جدا، ذكية جدا ولم تفعلي أبدا اي شيء سيء |
| Bu zaman kaybı. Yalan üstüne yalan söyleyeceğim. | Open Subtitles | لقد كان تضييع للوقت ، لقد كنت أكذب وأكذب |
| Ayrıca gerçekten sağlıklı bir umumi telefona yüzüme dayamam haricinde tam bir yönlendirmeli numaranın zaman kaybı. | Open Subtitles | على الرغم من تضييع جهاز توجيه محمي ناهيك عن ان تتوقع مني ان اكشف نفسي عبر هاتف عمومي مكشوف جداً |
| Benimle savaşmanın bir zaman kaybı olduğunu göstermenin tek yolu buydu. | Open Subtitles | لقد كانت الطريقة الوحيدة لأريك أن محاربتي هي تضييع للوقت |
| Gidip formlarınızı damgalayın, evlat ve zamanımı harcamayı bırakın. | Open Subtitles | لذا أختم استماراتك يا بنى و كف عن تضييع وقتى |
| Hanfendinin zamanını boşa harcamayı bırak. - Eminim bütün gece burada olmak istemiyordur. | Open Subtitles | حسنا يا صاح, توقف عن تضييع وقت السيدة أنا متأكد من أنها لا تريد أن تبقى هنا طيلة الليل |
| Artık vaktini boşa harcamayı bırakıp beleş biraların keyfini çıkarabilirsin. | Open Subtitles | حسناً، الان تستطيع التوقف عن تضييع وقتك والبدء في شرب بعض البيرة المجانية |
| ...bir dakika bile kaybetmek istemiyorum. Anlaşıldı mı? | Open Subtitles | أنا لا أريد أي تضييع في الوقت هل هذا واضح ؟ |
| Zaman kaybedemeyiz. | Open Subtitles | لكنني أريد مساعدتكِ، لانريد تضييع الوقت. |
| Ayakların su toplamış. Su toplanması yüzünden bir doktorun zamanını harcama. | Open Subtitles | لديكِ بثرة لا يمكنك تضييع وقت الأطباء بهذه الأشياء |
| Berbat bir fırtına geliyor gibi... burada vaktimi harcayamam! | Open Subtitles | يبدو سيكون لدينا عاصفة. لا يمكنني تضييع وقتي هنا. |
| Benim -Sponge'a değer- olmadığımı söyledi. Benim için harcamaya değmezmiş. | Open Subtitles | لقد قالت بإني لا استحق الاسفنج لا تريد تضييع الاسفنج علي |
| Tüm hayatımı aptal bir karnavalda motosikletle atlayarak heba etmektense şansımı onunla denemeyi tercih ederim. | Open Subtitles | أفضل أن آخذ فرصتي معها عن تضييع حياتي كلها قافزاً بالدراجات في الكرنفالات الغبية |
| Hastanın öldüğünü düşünüyorsun ama vaktini bir seks fantezisiyle mi harcıyorsun? | Open Subtitles | أنتَ مقتنع بأنّ مريضك يموت وتريد تضييع وقتكَ على خيال جنسي؟ |
| Tek test hakkımızı olmadığını bildiğimiz hastalığa harcayamayız. | Open Subtitles | لا يمكننا تضييع فحصنا الأخير على مرض نعرف أنه ليس هو |
| Tam bir zaman kaybıydı. | Open Subtitles | مجرد تضييع للوقت |
| Pardon ama, ben sizi kurtarmaya çalışıyorum koca Harvard okuma haftasını boşa harcıyorsunuz. | Open Subtitles | اعذراني، أنا فقط أحاول أن احفظكما من تضييع كل وقت أسبوع هارفرد للقراءة |