| Peki bunun adını "tanrı","din" ya da itiraz ettiğin herhangi birşey koymadan inanmanın yolu yok mu? | Open Subtitles | الدين أو مهما كان المصطلح الذي تعترض عليه ؟ |
| - Zafer, zaferdir. - Yani itiraz etmeyecek misin? | Open Subtitles | حسناً ،، الفوز هو الفوز لذلك ،، لن تعترض |
| Sanırım sana artık o çeklerden göndermezsem buna da itirazın olmaz. | Open Subtitles | أعتقد أنك لن تعترض علي إرسال المزيد من الحوالات المالية |
| Senin özel meselelerin... kurum işlerine engel oluyor gibi, Dixon. | Open Subtitles | ان شئونك الخاصة تبدو انها تعترض طريق القسم يا ديكسون |
| Yerini biliyorsan, sessiz kal ve yoluma çıkma. | Open Subtitles | إن كنت تعرف مكانك .. إبقى هادئاً ولا تعترض طريقي |
| Yaz için kulübenizi devralmamıza, karının itiraz etmeyeceğinden... emin misin, James? | Open Subtitles | هل أنت متأكد بأن زوجتك لن تعترض على قضائنا الصيف فى كوخك |
| Sabah 8:00'de görüşürüz. Adresi mesajla gönderiyorum. Sen tekrar itiraz etmeden kapatıyorum. | Open Subtitles | سأرسل لك العنوان سأغلق السماعة قبل أن تعترض ثانيةً |
| Mükemmel. O halde ben ve ortağım, uçak filonuza bir göz atsak itiraz etmezsiniz değil mi? | Open Subtitles | عظيم, إذا فأنت لن تعترض على أن نأخذ أنا وشريكتي نظره على أسطول طائراتك؟ |
| O halde DNA örneği vermeye itiraz etmezsiniz. | Open Subtitles | اذن انت خارجة عن حدود الأدب اذن لن تعترض على منحنا عينة من حمضك النووي |
| Mikado'nun düşüncelerine tanıklık edemez, ki senin de buna itiraz etmen lazımdı. | Open Subtitles | لايمكنه أن يتحدث فيما يتعلق بمشاعر القطة والذي كان عليك أن تعترض عليه .. |
| Tek arzum huzur içinde yolculuğuma devam etmek ve buna itiraz etmeniz için de hiçbir sebep görmüyorum. | Open Subtitles | رغبتي الوحيدة هي إكمال رحلتي بسلام ولا أرى سبب لكي تعترض |
| Bir uzmana görünmeme bir itirazın var mı? | Open Subtitles | هل تعترض ان ذهبت انا لارى متخصصة؟ ؟ لا اعترض |
| Görücülerimi çağırmama itirazın olmadığını varsayıyorum. | Open Subtitles | أفترض أنك لا تعترض على استخدامي للمشعوذين. |
| Görücülerimi çağırmama itirazın olmadığını varsayıyorum. | Open Subtitles | أفترض أنك لا تعترض نهائيًا على استخدامي للعرافون؟ |
| O zaman neden soruşturmanın her aşamasında karşıma engel olarak çıktınız? | Open Subtitles | إذن، لم في كلّ خطوة من هذا التحقيق أجدك تعترض طريقي؟ |
| Düşes Satine artık engel olmayacak. | Open Subtitles | الدوقة ساتين لن تعترض طريقنا اكثر من ذلك |
| Bu yüzden, sessiz ol ve yoluma çıkma. | Open Subtitles | لذا، الزم الصمت، ولا تعترض طريقي |
| Onun yoluna çıkma Cal! Kızgın, kırmızı bir vajinası var ve saat 10'dan beri rom içiyor. | Open Subtitles | (لا تعترض طريقها يا (كال لديها مهبل غاضب وأحمر |
| Yoldan çekil, tatlı çocuk. Bu arabayı ben yönetiyorum. | Open Subtitles | إنتظر سيدي, اياك أن تعترض, ادخلوا يا أولاد |
| Bendeniz hanım efendinin itirazı mübalağa ettiğini düşünmekteyim. | Open Subtitles | يبدو لي ان السيدة تعترض أكثر من اللازم |
| Bir arama kurtarma çalışmasına mani oluyorsunuz! | Open Subtitles | أنت تعترض عملية البحث و الانقاذ |
| Görüşümü engelliyorsun. | Open Subtitles | أنت تعترض الشاشة |
| Bir bakalım,işe başlamak ya da savaşı protesto etmek. | Open Subtitles | حسناً ، لنرى ، اما أن تذهب الى العمل او تعترض على الحرب |
| Takibiniz düşmanın geri çekilmesini engellemeli, tarama 7-6-5. | Open Subtitles | مهمتك هي أن تعترض انسحابهم شبكة 7-6-5 |