| Kliması olmayanlar için, bugün oldukça bunaltıcı geçecek. | Open Subtitles | للذين ليس لديهم تكييف فإن اليوم حارٌ بالفعل |
| Şansına küs, artık bir klimamız yok. | Open Subtitles | حسنا ً, لسوء حظك لم يعد لدينا جهاز تكييف |
| Yaz ortasında New Mexico çölünde bozuk bir havalandırma ile yol alıyoruz. | Open Subtitles | القياده فى صحراء نيو مكسيكو فى منتصف الصيف وفى جعبتنا تكييف محطم |
| Merkezi soğutma ve ısıtma. İtalyan mermer zemin ve granit tezgah. | Open Subtitles | تكييف مركزي وتدفئة, أرضيات رخام أيطالي و , قواطع من الغرانيت. |
| Biri şu adamın kıçına tekme atmasa klimanın farkında olmayacak. | Open Subtitles | ذلك الرجل لن يعرف ابدا تكييف الهواء اذا لم تنخفض درجة الحراره وتركل مؤخرته. |
| Endişelenmeyin, klimaları kapattım yani hile gibi bir durum olmayacak, söz veriyorum. | Open Subtitles | لقد أوقفتُ أجهزة تكييف الهواء لذلك لَنْ يكون هناك غشّ أعدكم بذلك |
| Anlamı yeni bir çevreye uyum sağlama zorluğudur. | Open Subtitles | فهذا يعني مشكلة تكييف مع البيئة الجديدة. |
| Havalandırman var. | Open Subtitles | لديكِ تكييف |
| Havalandırması gerçekten iyi, namaz kılmaya çok uygun bir derecede oluyor ve halı da çok yumuşak. | Open Subtitles | لديهم تكييف جيد، والحرارة جيدة دائماً للصلاة والسجاد ناعم جداً أيضاً. |
| Eminim havalı yatırım şirketinin Kliması vardır. | Open Subtitles | راهنت أنه لدى شركة استثمارية فاخرة تكييف |
| Yani Kliması olmayan düzayak bir ev. | Open Subtitles | هذا يعني انها بعيدة وبدون تكييف |
| Kliması da bozuk. | Open Subtitles | تعطل تكييف الهواء لديه. |
| Pekâla, bir klimamız olabilir ama o senin çaldığın klima değil. | Open Subtitles | حسنا ً لدينا جهاز تكييف لكنه ليس الذي سرقته |
| klimamız var biliyorsun değil mi? | Open Subtitles | تعلم أنّ لدينا أجهزة تكييف الهواء. |
| Biliyorum, çok fazla yarasa var, ama havalandırma olmadığı için. | Open Subtitles | أعني, بالتأكيد توجد بعض الصعوبات هناك لأنه لا يوجد تكييف |
| Bazı odalara soğutma sistemi amacıyla uzun pencereler yaptık, tabi ki böcekler için değil. | TED | ولكن بعض الغرف لديها نوافذ طويلة للحفاظ على تكييف الهواء داخلها و الحشرات في الخارج. |
| Ve klimanın kafama düşmesiyle ilgili olarak bir şüpheniz varsa, orada dublör kullandık. | Open Subtitles | وإذا كنت قلقة عندما أجهزة تكييف الهواء سقطت على رأسي، أن تطمئن أنه كان رجلا حيلة، |
| Keşke burada klimaları olsa. | Open Subtitles | اتعتقد بان هناك تكييف في هذا المكان. |
| Evet, geçici bir uyum sağlama süreci olabilir. | Open Subtitles | نعم هنالك عملية تكييف مؤقتة |
| Merkezi havalandırmadan daha zevkli, daha heyecan verici daha muhteşem bir günah daha yok. | Open Subtitles | لا سرور ، لا نشوة ، لا طرب ، لا ذنوب ليس هناك أروع من تكييف الهواء المركزى |
| Havalandırman var. | Open Subtitles | لديكِ تكييف |
| 75'te Atlantic City'deyim. Havalandırması olmayan bir odada deli gibi çalışıyorum. | Open Subtitles | ' 75، أَنا في تَعَرُّق المدينةِ الأطلسيِ في a غرفة بدون تكييف. |
| Çünkü,bir düşünün,... gerçekten klima ya da... daha serin bir oda istemez misiniz? | TED | لأنه, حين تفكر في الأمر، هل تريد تكييف الهواء حقا، أم أنها برودة الغرفة هو ما تريد؟ |
| - Burada kliman mı var? - Tabii. | Open Subtitles | لديك تكييف هنا؟ |