| Sanki herşey onun başından geçiyormuş gibi. Hiç rol yapmıyor gibi. | Open Subtitles | تعتقد أن كل شيء يحدث لها فعلاً، لا تمثيل في ذلك |
| Bu akşam sahnedeki öpüşmemizin rol icabı olduğunu söylediğin için. | Open Subtitles | لأنك قلت أن تلك القبلة على المسرح كانت مجرد تمثيل. |
| Bu yıl Judith Weston adındaki bir oyunculuk öğretmeniyle bir kurs aldım. | TED | أخذت حلقة دراسية هذه السنة مع معلمة تمثيل تدعى جوديث ويستون. |
| Seçmeleri kazanırsan, geri dönmeyi boş ver ve orada kalıp oyunculuk dersleri al. | Open Subtitles | ،إذا تمّ قبولكِ في الفيلم، فَــلننسي أمر العودة إلى هنا و إبقي هُناك و تلقّي دروس تمثيل |
| Dur bir tahmin edeyim. Genç, masum okullu kız olayı sadece numara, değil mi? | Open Subtitles | دعني أخمن , فتاه المدرسة البريئة مجرد تمثيل , أليس كذلك ؟ |
| Mağdur gibi ortalıkta dolaşabilmen için hepsi bir oyun muydu? | Open Subtitles | هل كان كله مجرد تمثيل لذا يمكنك الخروج وانتي كالضحية؟ |
| Art, dünyanın en gönülsüz eş değiştireni, sadece rol yapıyordu. | Open Subtitles | آرت، مبادل الأزواج المُتردد الوحيد في العالم كان مُجرّد تمثيل. |
| Ama biliyorsunuz bir çok yetişkin bu tip rol oyunlarına katılmak konusunda çok isteksiz oluyor. | TED | ولكن كما تعلمون، الكثير من الراشدين يترددون في المشاركة في تمثيل الأدوار |
| rol yapmış olmayacaksınız çünkü bir şey söylemeyeceksiniz. | Open Subtitles | لا يمكن أن يكون ذلك تمثيل لأنك لن تقول شيئا |
| Birşey yok. rol alıştırması. Sahte gülüşüme çalışıyorum. | Open Subtitles | لا شئ , انه اختبار تمثيل انا اختبر ضحكتى المزيفة |
| Hayalet bir yumruktu. Kötü rol. Ama Spor Komisyonu bunu duyunca ilgilenecektir. | Open Subtitles | لقد كانت لكمة مزيفة قليل من تمثيل هوليود السيئ |
| Bunu izleyince iyi oyunculuk nedir hatırlayacak. | Open Subtitles | عندما يَرى هذا، هو سَيُذكّرُه ما تمثيل جيدِ. |
| Bu yüzden oyunculuk işi bulamıyorsun, çünkü bir şey hissedemiyorsun. | Open Subtitles | لهذا لا تستطيع الحصول على مهنة تمثيل لأنك لا تستطيع الشعور بأيّ شئ |
| Çoğu kadının iki memesinde sahip olamadığı oyunculuk yeteneğinin çok daha fazlası tek memesindeydi. | Open Subtitles | كان لديها مهارة تمثيل في ثدي واحد أكثر من صدر كامل عند معظم النساء |
| Aramızdaki sevgi... Hepsi numara mıydı? | Open Subtitles | كل الحب الذي حصل بيننا هل كان الأمر مجرد تمثيل ؟ |
| Her bahse girerim ki bu Alzheimer işi numara. Sorumlu tutulmamak için. | Open Subtitles | و دعني أخبرك بشيء يا توني إني أراهنك على أن الزهايمر هذا مجرد تمثيل كيلا تلام على ما فعلته |
| Vanya'da stressiz bir oyun sergilediniz mi? | Open Subtitles | هل كنت قادر على تمثيل فونيا بدون الشعور بالعار؟ |
| Sona doğru olan temsili canlandırmada ben 4 numaralı kurbanım. | Open Subtitles | مشهد تمثيل الجنايات القريب من النهاية أنا الضحية رقم 4 |
| - Bu elbise, sarhoş rolü yaptım ve evlenme isteği elbiseme şarap dökmen... hepsi oyundu. | Open Subtitles | هذا الباس الرخيص ، أن أبدو ثمله أتلهف للزواج سكب النبيذ على اللباس كان كله تمثيل |
| Sen köpek sürüsüyle flört etme taklidi yapmaya çalışınca ısırılan adam. | Open Subtitles | الرجل الذي قضمت يده عندما حاولت تمثيل الغزل على مجموعة كلابه |
| Terörizm bir tiyatrodur. Ve tiyatro her zaman seyirci için oynanır. | Open Subtitles | الارهاب هو فن تمثيل ، ودائماً مايكون الجمهور |
| Ona âşık olduğunu sanmıştım yoksa o da mı numaraydı? | Open Subtitles | لقد كنت اعتقد انك تحبينه أو هل كان هذا تمثيل ايضا؟ |
| Geçen haftaya kadar yaptığım her şey roldü. | Open Subtitles | حتى الأسبوع الفائت وقوعي في غرامك, كان مجرد تمثيل |
| Mıntıkayı temsil etmek üzere cesur birer genç erkek ve kız evladımızı seçmemizin zamanı geldi. | Open Subtitles | فتى وفتاة شجاعين لشرف تمثيل المقطعة 12 في العاب الجوع السنوية رقم 74 |
| Waltrip o geceyi bizim için tekrar gözünde canlandırdı. | Open Subtitles | والتريب وافق لعى إعادة تمثيل الليلة لأجلنا |
| Ona daha fazla dayanamıyor. Hepsi bir gösteri. | Open Subtitles | لقد سئم منها، لم تعد تعجبه، كان كلـّه تمثيل |
| - Ulaşılmaz biri gibi davranmayı kesmeni! | Open Subtitles | أريد منكِ أن تكفي عن تمثيل دور الفتاة المقدسة هنا |
| Onunla buluşmak yerine gerçek aşkını oynayacak oyuncu bulmaktan vazgeç. | Open Subtitles | توقف عن تمثيل حبك الحقيقي بدلاً من أن تلقاه |