| Bu çok ciddi bir durum. Anlıyor musunuz? | Open Subtitles | هذا أمر جديّ بالنسبة إلينا هل تفهمين ذلك؟ |
| Evet ama daha ciddi bir durum var, Beş saattir buradayım. | Open Subtitles | أنت محقّ سيدي، إنّه جديّ أنا هنا منذ 5 ساعات |
| Kocam ciddi bir insandır Bay Devine. Bir ilişkisi varsa, sıradan bir olay değildir. | Open Subtitles | إن زوجي شخص جديّ, إذا كان لديه علاقة ' فهي ليست عابرة |
| Dede! Biraz saygılı ol. | Open Subtitles | أظهر القليل من الاحترام يا جديّ |
| Amerika'ya, kolej için geldiğinde benim dedem sponsor olmuştu. | Open Subtitles | جديّ تبنناني عندما جئت إلى الولايات المتحدة للكلية |
| Yani, az daha gidiyordum ya! Ciddiyim! | Open Subtitles | كان بيني وبين الموت شعرة، إنّني أتحدّث بشكلٍ جديّ |
| Fikirlerini aynen Başkan gibi ciddiye alacağım. | Open Subtitles | سآخذ خياراتك بشكل جديّ تماما كما يفعل الرئيس |
| Büyükbabam sana II. Dünya Savaşı'nda sıhhiyeci olduğundan söz etmiş miydi? | Open Subtitles | أأخبرك جديّ من قبل أنّه كان مسعِف فى الحرب العالميّة الثانية؟ |
| ciddi bir hapis cezası alabilirsiniz. | Open Subtitles | أعني ، يارفاق انه ربما ينتضركم وقت جديّ في السجن |
| Neyse işte George, durum epey ciddi anlayacağın. | Open Subtitles | الوضع جديّ للغاية أيمكنك جلب ذلك المبلغ الليلة؟ |
| ciddi bir üretime başlamadım demek istiyorum. | Open Subtitles | أعني أنني لم أبدأ الإنتاج بشكل جديّ حتى الآن |
| Kilitleme mekanizmasını devreye almak zorunda kaldık. Tarih öncesi böceklerin ciddi bir istilası ile karşı karşıyayız. | Open Subtitles | أجل، لقد اضطررنا للإغلاق، لدينا هجوم جديّ من خنافس ما قبل التاريخ هنا |
| Polgodan'daki Polis Merkezini yok etti. Adam ciddi bir tehdit. | Open Subtitles | قمنا بتعطيل واحدة في مركز شرطة ببولكودن أن تهديد الرجل جديّ. |
| Bu olay ciddi. Senin için endişeleniyoruz. | Open Subtitles | لا يا بيني, هذا موضوعٌ جديّ نحن قلقون بشأنكِ |
| Soruya cevap vermeden önce, bu konu çok ciddi kulaklarını aç ve beni dinle. | Open Subtitles | قبل أن أجيب على هذا السؤال هذا أمرٌ جديّ لذلك انصت جيداً |
| İşine yaramaz o Dede. | Open Subtitles | لن يساعدك هذا يا جديّ. |
| 12 yaşımdayken telefon rehberinden "Whitish" soyadına baktım Dede ve nenelerimin isimlerini buldum. | Open Subtitles | . عندما كنت بالثّانية عشر من عمريّ ، بحثت عن عائلة (وايتش) بدفتر العناوين . فوجدت اسم جديّ وجدتيّ هناك |
| O odun legolarla çok şık şeyler yapabilirsin, evet ama dedem onlardan biri değil. | Open Subtitles | يمكنك بناء الكثير من الأشياء الانيقة من لعبة البناء هذه لكن جديّ ليس أحد هذه الأشياء |
| Ciddiyim. Hem de çok Ciddiyim! | Open Subtitles | انا جديّ.حسناً اقسم لك باني جديّ. |
| Görünüşe göre, işi ciddiye alma konusunda, bayağı kararlı. | Open Subtitles | كما يبدو، فإنّه يضغط عليها كثيراً يأخذ الأمور بشكلٍ جديّ |
| RISD'dan mezun oldum. Büyükannem ve Büyükbabam çok gururluydu. Boston'a taşınıp bir mağaza açtım. | TED | تخرجت من أر.أي.إس.دي جديّ وجدتي كانوا جداً فخورين وانتقلت لبوسطن، و أسست محل |
| Demek istediğin, üniversite eğitimi almış birine cidden bundan mı bahsettin? | Open Subtitles | أتقصد أنك تحدثت بشكل جديّ عن المسألة مع رجلٍ متعلّم جامعياً؟ |
| Eğer büyükbabamı salıverirlerse beni aramak için buraya gelecektir. | Open Subtitles | لكن إذا أطلقوا صراح جديّ سيعود للبحث عنيّ |
| Ailede bilime yönelmemi destekleyen tek insan dedemdi. | Open Subtitles | جديّ كان الشخص الوحيد في عائلتي الذي شجعني على دراسة العلم |
| Dedemden bahsediyorum. | Open Subtitles | أتحدّث عن جديّ. |