| Bankaların birikimlerimize el koyacağından korktuğumuz için parayı yanımızda getirdik. | Open Subtitles | كنا نخاف أن تأخذ البنوك مدخراتنا لذا جلبنا المال معنا |
| Ancak isteğiniz doğrultusunda yüzey çatışmasında sağ kalan tek kişiyi buraya getirdik. | Open Subtitles | ولكن بناء على طلبك جلبنا معنا الناجيه الوحيده من الاشتباك على السطح |
| Otobüslerimize de bu yaklaşımı getirdik. Ve New York, Kuzey Amerika kıtasının en büyük otobüs donanıma sahip ama en düşük otobüs hızlarına sahip. | TED | ولقد جلبنا هذه الرؤية الى الباصات ايضا ونيويورك لديها اكبر اسطول من الباصات في شمال امريكا كلها الباص الابطأ يسرع |
| Özel hayatında uğrayacağın zararı düşünerek okuyacak bir şeyler aldık. | Open Subtitles | لذا, لتقييم الضرر بحياتك الخاصة جلبنا لك بعض المجلات للقراءة |
| Ama bütün bunlar, kocanın bizi savaşa soktuğu gerçeğini değiştirmez! | Open Subtitles | غير أنه لا يشوه الحقيقة بأن زوجك جلبنا لحرب معلنة |
| Şöyle düşünmüştüm, "Aman Tanrım, biz bu çocuğu nasıl bir dünyaya getirdik? | TED | وأذكر أنني كنت أفكر، "يا إلهي، الى أي عالم جلبنا هذه الطفلة؟ |
| Beyaz Bizon'un halkιnι idare edecek kadar sιğιr getirdik. | Open Subtitles | لقد جلبنا مايكفي من لحوم الابقار لشعب الجاموس الابيض |
| Eddie, Moe Anenberg'in dükkanına direk bağlantı getirdik. | Open Subtitles | إيدي و جلبنا لك جهاز تنصت على تلغراف موانيبراغ |
| Kitabı rahatsız edilmeden inceleyebileceğimiz bu odaya karımla ben getirdik. | Open Subtitles | جلبنا الكتاب أنا و زوجتي إلى هنا حيث يمكننا أن ندرسه |
| Selam Ray. Senin yaşlı adama olan borcumuzu getirdik. | Open Subtitles | مرحباً راي جلبنا النقود التي ندين بها لوالدك |
| Bu insanları buraya biz getirdik. Bize güvendiler. | Open Subtitles | لقد جلبنا هؤلاء الناس هنا أنهم يعتمدون علينا |
| - Size küçük bir hediye getirdik. - Çok incesiniz. | Open Subtitles | جلبنا لك ا هدية الإنتقال إلى المنزل الجديد |
| - Aşı getirdik... - Bir de kolera var. | Open Subtitles | لقد جلبنا بعض اللقاحات الكوليرا أيضاً في كل مكان |
| Demir Gömlek. Baskın erkek. Uh, evet, ölüm getirdik, ancak arkadaş olmak istiyoruz. | Open Subtitles | القميص الحديدي , للذكر الأول آه ، نعم ، نحن جلبنا الموت ولكننا نريد أن نكون أصدقاء |
| Gemiyi yürümemek için getirdik zannediyorum. | Open Subtitles | اعتقدت بأن سبب جلبنا لهذه المركبة هو ألاّ نضطر للمشي |
| Bu nedenle eğlenceli ve çekici hikâyeler için oyun tasarımcılarını işe aldık. | TED | لذلك جلبنا مصممي الألعاب لتصميم قصص ممتعة و مثيرة للإهتمام. |
| O uykulu peruğunu falan aldık işte, her şey iyiydi başta. | Open Subtitles | أقصد, لقد جلبنا شعر الأستيقاظ و كل شيء كان بخير |
| Dertsiz başımıza dert aldık. | Open Subtitles | عليكِ أن تعترفي أننا جلبنا هذا على أنفسنا. |
| bizi Zenith'e getirenin kör talih olduğunu mu sanıyorsun? | Open Subtitles | هل تعتقد أنه كان الحظ الأعمى الذي جلبنا إلى زينيث؟ |
| Bize ateş eden oydu, bebeğim. bizi bu hale getiren oydu. | Open Subtitles | هو الذي أصابنا ياصغيرتي هو الذي جلبنا إلى هنا |
| Sonuçta, birbirimizin hayatına mutluluk getirdiğimizi söyleyebiliyorum. | Open Subtitles | و في النهاية, أعتقد أنه من الآمن أن أقول أننا جلبنا البهجة لحياة بعضنا |
| Farklı gezegenlerden toplanıp 5 döngü önce o gezegene getirildik. | Open Subtitles | جلبنا الى هناك خمس دوارات مضت من عدد من العوالم المختلفة. |
| Oynamamızı istemiyorsa, bizi neden getirdi? | Open Subtitles | هو لا يريد أن نلعب بطريقة لعبنا؟ إذاً لماذا جلبنا الى هنا؟ |
| Böylelikle sehir disindan güclü-kasli adamlar getirttik. | Open Subtitles | لهذا جلبنا بعض العصابات القوية من خارج البلدة |
| Zira liderleriniz bu gezegene şerri bizim getirdiğimize inanıyorlar. | Open Subtitles | فقادتكم يعتقدون أننا جلبنا الانتقام إلى كوكبكم |