Evet. Her yılbaşı partisinin ihtiyacı olan bir şey Kayıp Brontë kardeşten bir ziyaret. | Open Subtitles | نعم, هذه فقط كُلّ حاجات الحزبِ عشية رأس السنة الجديدةِ |
Bir kurdun bireysel ihtiyaçları ve takım ruhu arasındaki mücadele. | Open Subtitles | المعركة بين حاجات الذئب الشخصيّة وروح فريقه. |
İş dünyasının işi müşteri ihtiyaçlarını karşılamak kazançlı bir şekilde. | TED | فالهدف من العمل تلبية حاجات المستهلك والقيام بذلك بشكل ربحي |
Halverson'un eşyaları arasında Norse efsanesini anlatan bir çocuk kitabı buldum. | Open Subtitles | بين حاجات هالفورسين وجدت كتاب الأطفال الأساطير النرويجية. |
Erkekler ise herkesi düşünür, diğerlerinin ihtiyaçlarına göre hareket ederler. | Open Subtitles | رجال يتلاشون , يتخذون القرارات من حاجات الآخرين |
Brezilya São Paulo'daki ofis binası yarı transparan OPV paneller cam yüzeye entegre edilmiş, değişik ihtiyaçlar sunuyor. | TED | في مبنى المكاتب في ساو باولو، البرازيل، حيث تندمج اللوحات شبة الشفافة مع زجاج الواجهة، ما يخدم حاجات مختلفة. |
Annenin tüm eşyalarını bağışlamak istediğine emin misin? | Open Subtitles | مهلاً، أأنت واثق بإنّك تُريد تخلص من جميع حاجات إمي؟ |
Bu ihtiyaçların bir listesi vardır. | Open Subtitles | هى من المختصين الذين يعملون بمثاليه .تنفذ حاجات ارباب عملها وتكون مستعده |
Daphne'nin tek ihtiyacı oynaşmak. | Open Subtitles | "كُلّ حاجات دافن a بسرعة مطارحة على التبن." |
Sanırım başka bir şeye ihtiyacı var. | Open Subtitles | أعتقد لَرُبَّمَا هو حاجات شيء آخر. |
Acil olarak kalbe ihtiyacı olan bir hastam var. | Open Subtitles | وأنا حصلت على مريض الذي حاجات طوارئ... القلب. الذي المسألة؟ |
İnsanların basit ihtiyaçları ve hayatın küçük adaletsizliklerine karşı ihtiraslı bir aktivist. | Open Subtitles | ناشطة متحمسة من أجل حاجات الناس البسيطة وضد ظلم الحياة الصغير وضد مظالم الحياة الصغيرة |
İnsanların basit ihtiyaçları ve hayatın küçük adaletsizliklerine karşı ihtiraslı bir aktivist. | Open Subtitles | ناشطة متحمسة من أجل حاجات الناس البسيطة وضد ظلم الحياة الصغير وضد مظالم الحياة الصغيرة |
Biyolojik, fizyolojik ve duygusal. Jacob'ın ihtiyaçları, annesi tarafından uygulanan duygusal ve seksüel istismar altında şekillenmiş. | Open Subtitles | حاجات جيكوب تم تشكيلها عن طريق الإساءة العاطفية, الجنسية |
Araba tasarladığınızda, lütfen satış sonrası tamirhanelerde arabayı tamir edenlerin ihtiyaçlarını göz önüne alın. | TED | عندما تصمم سيارات، أرجو الأخذ بعين الاعتبار حاجات هؤلاء الذين سوف يصلحون السيارات في كراجات خدمة ما بعد البيع. |
Uzaklardaki gezegenleri keşfederken, yörüngemizdeki kardeşlerimizin ihtiyaçlarını da yeniden keşfedebilmek | TED | كم سيكون رائعاً، أنه وبينما نكتشف كواكب بعيدة أن نعاود اكتشاف حاجات الإخوة والأخوات الذين هم من حولنا. |
Onun içgüdüleri çağdaş kadının 20. yüzyıldaki ihtiyaçlarını karşılayacak ve dünyaya rahatlığın da göz alıcı olabileceğini gösterecek şekildeydi. | Open Subtitles | دفعته غريزته لتلبية حاجات.. المرأة المعاصرة إبتدع أزياء .. |
Çünkü iş eşyaları özel şeyler olabilir. | Open Subtitles | حاجات عمله... كما تعلمين يجب أن تكون سرية جداً أنتِ لا تريدين بيع أغراضه لأي أحد وحسب، أليس كذلك؟ |
Belediye meclisi üyesi görüyordum iken daha ihtiyaçlarına Şehrin, | Open Subtitles | بينما عضو المجلس المحلي كان يرى , حاجات المدينة العظيمة |
Benim bu kumarhaneyle olan ilişkimin temeli karşılıklı ihtiyaçlar üzerine kurulu. Şöyle ki; | Open Subtitles | تعتمد علاقتي مع الكازينو على حاجات متبادلة. |
Tamam, eşyalarını alacağımı biliyorsun, kızım. | Open Subtitles | تعلمين اني ساحضر لك حاجات بالرغم عنه |
Ya kişisel ihtiyaçların...tuvalet falan? | Open Subtitles | ماذا عن حاجات شخصية، ذِهاب إلى الحمام؟ |
Mmm! Tün söylediğim ben bi insanım. Bilirsin, ihtiyaçlarım var. | Open Subtitles | كل ما أقوله أنني شخص كما تعرفين ولدي حاجات |
Isınma, kömür, elektrik gibi günlük ihtiyaçlardan bahsediyorsanız eğer, tüm bunlar karneye bağlanmıştı. | Open Subtitles | لو جئت على حاجات الناس الأساسية مثل التدفئة والفحم والكهرباء فكانت تتوفر بأقل القليل |