"حبيس" - Translation from Arabic to Turkish

• kilitli
• hapis

Son iki yüzyılı bir kutuda kilitli, gözlerimi insanların geride bıraktığı nihai boşluğa, bir zamanlar umut olanın ...karanlık gölgelerine dikerek geçirdim.
لقد أمضيت القرنين الماضيين حبيس صندوق أحملق في الخواء في الظلال القاتمه لآمالي

50 yılımı bir hücrede kilitli geçirdim. Dürtüldüm, iğnelendim, işkence gördüm.
قضيت أكثر من 50 عامًا حبيس زنزانة أنخَز وأطعَن وأعذَّب.

Cadılar büyü yaptığı için buradan çıkartamıyoruz yalnız. O yüzden burada hapis kaldı.
أجل، لكنّ ساحرةً أخرى أقامت عليه تعويذة حدوديّة، لذا هو حبيس هنا.

Bir defasında altı ay bir kafeste hapis kalmıştım ve bundan daha kötüydü, çünkü tek başımaydım.
أنت تعرف، أنا قضيت مرة ستة أشهر حبيس في قفص وكان ذلك أسوأ لأنني كنت وحدي

Bu durumdan beni kurtarabilecek tek kişi iki akım ötede bir kutuda kilitli duruyor.
والوحيد القادر على منع ذلك يبعُد 10 أقدام حبيس في صندوق

Şimdiyse bodrumunda kilitli tutacak kadar nefret ettiğin adam.
وهو الآن الرجل الذي تكرهه كفاية لتبقيه حبيس قبوك.

Özellikle bir tabutta, yüz yıl boyunca kilitli kaldığını düşünürsek.
خاصّة وأنّك ظللت حبيس تابوت طيلة قرنٍ

Tüm yazımı bir kasada kilitli olarak geçirdim.
قضيت الصيف حبيس خزانة.

kilitli kapılar kaderini belirlemeyecek.
لن يبقى قدرك حبيس أبواب موصده

-Çünkü zindanda kilitli.
لأنه حبيس زنزانة.

- Klaus oturma odamızda kilitli durumda.
-كلاوس) حبيس بغرفة معيشتنا)

"O uterusta, 9 öldürücü ay hapis kaldım."
كنت حبيس ذلك الرحم لمدة تسعة اشهر مرهقة

Ama babam, reşit olana dek beni evde hapis tuttu.
لكن.. أبي... جعلني حبيس المنزل حتى سن المراهقة

Kai 1903'teki hapis evreninde.
"كاي) حبيس في العالم السجنيّ 1903)"