| Ancak şiir gibi, bu çok narin bir süreç, diyebilirim ki ne çok etkili ne de ölçeklendirilebilir. | TED | ولكن كالشعر، إنها عملية حساسة جدًا وأعتقد أنها ليست فعالة ولا قابلة للتطوير. |
| Ben olsam üzerime alınmazdım. Köpekler çok hassastır. | Open Subtitles | حسناً، لا تأخذي الأمر على محمل شخصي الكلاب حساسة جداً |
| Ama bu ülkede, bunun hassas bir konu olduğunu anlamalıyız, tamam mı? | Open Subtitles | لكن في هذه الدولة، علينا ان نفهم ان هذه قضية حساسة حسنًا؟ |
| Zavallı, çirkin Mızmız Myrtle'dan kim bahsetmek ister ki? Biraz fazla duygusal. | Open Subtitles | من قد يتكلم عن ميرتيل النواحة البائسة القبيحة؟ إنها حساسة بعض الشيئ |
| Ben sadece ilişkimiz olgunlaştığından biraz hassasım. | Open Subtitles | انه فقط .. بأنني أنا حساسة بسبب .. لأن لدينا الأن علاقه .. |
| Bu önemli bir mevzu ve ayrıntıları sadece davayı alan dedektife verebilirim. | Open Subtitles | هذه مسألة حساسة, وبإمكاني فقط الكشف عن التفاصيل للمخبر الرئيسي في القضية. |
| Telefonumu evde bırakmak zorunda kaldım çünkü kızın mikrofonlara karşı alerjisi var. | Open Subtitles | وقد كان عليّ ترك الهاتف في المنزل لأنها حساسة تجاه تواجد الميكروفونات |
| Ve sen bu bokun olması gerektiği yerde olması konusunda fazla hassassın. | Open Subtitles | وأنت حقاً حساسة عن كل ذلك الهراء أن يكون بموضعه السليم |
| Haydi, eline al. Ne kadar narin olduğuna bir bak. | Open Subtitles | هيا امسكها, اشعر بها مجرد انظر كم هى حساسة |
| Ama onun için narin bir zaman, anlıyor musun? | Open Subtitles | و لكن هذا فترة حساسة بالنسبة له ؟ أنت تعرف ذلك ؟ |
| Pek çok diğer okyanus eko sistemleri küçük ısı artışlarına karşı çok hassastır. | Open Subtitles | أنظمة أخرى متعلقة بالمحيطات حساسة جداً لإرتفاع طفيف بالحرارة |
| Bu bürodaki her mesele hassastır. | Open Subtitles | كُل المسائل التي يتولاها هذا المكتب حساسة |
| Ben bir Müslüman ve hassas durumlarda sorumluğu üzerime almalıydım | Open Subtitles | انا مسلم ، ومع ذلك اعطوني قضية حساسة مثل هذه |
| Hükümetimiz ve Ziyaretçiler arasında hassas görüşmeler oluyor. Ortamı bulandırmak istemezsin, değil mi? | Open Subtitles | هناك مباحثات حساسة بين حكومتنا و بين الزائرين، لا تريد قلب الطاولة، صحيح؟ |
| Diğer bir deyişle şu giderek netleşiyor ki kalplerimiz, duygusal sistemimize sıra dışı bir şekilde duyarlı, mecazi kalbe yani. | TED | وبعبارات أخرى، أصبح من الواضح جداً أن قلوبنا جد حساسة لنظامنا العاطفي، لقلبنا المجازي، إن شئتم. |
| Büyük bir kamburdu ve bu konuda biraz hassasım. | Open Subtitles | حسنا لقد كان كذلك ولكننى حساسة بخصوص هذا الشأن قليلا |
| Kandaki enzimler nedeniyle çabucak yok olan çok önemli ancak hassas bazı ilaçlar var. | TED | فهناك عقاقير هامة جدا ولكنها حساسة حيث تتحلل بواسطة الإنزيمات داخل الدم |
| Ben onun eski erkek arkadaşıyla yaşıyorum. Sanırım buna karşı alerjisi biraz daha fazla. | Open Subtitles | أنا أعيش مع حبيبها السابق , أعتقد إنها حساسة إلى ذلك أكثر بقليل |
| Demek telsizle uyarmak konusunda hassassın öylemi? | Open Subtitles | لذا أنت ِ حساسة جدا إلى التحذير الأذاعي ؟ |
| Onların tadının iyi... olduğunu bilmek istiyorum, ve benim fındığa alerjim var. | Open Subtitles | اريد ان اعرف ان طعمهم جيد وانا حساسة للجوز |
| Boşanman seni incinmiş ve savunmasız bir halde bıraktı. | Open Subtitles | لذا فاخبرني من فضلك اتحفني لقد جعلك طلاقك مجروحة و حساسة |
| Eteğin ucunda istediğim iş olmuyor, Kumaş çok nazik, eriyip gidecek. | Open Subtitles | لا يمكننا لصق المحار على التنورة إن الخامة حساسة جدا والمحار يتساقط |
| Pardon, ama dikkatli ol, olur mu? Çok narindir. | Open Subtitles | اسف ، لكن كن حذرا انها حساسة جدا |
| Umarım bu yükü taşıyamayacak kadar kırılgan değilsindir. | Open Subtitles | أدعو ألا تكونين حساسة جدًا لدرجة ألا تتحملين هذا العبء |
| Goa'uld varlığına duyarlı uzaylı teknolojilerini daha önce de görmüştük. | Open Subtitles | لقد رأينا تقنيات غريبة من قبل حساسة للغاية لوجود الجواؤلد |
| Para kazanmaya karşı alerjin falan mı vardı? | Open Subtitles | هل اصبح عندك حساسة ضد كسب المال او امر اخر؟ |