| Bu, sadece birkaç dakika sürüyor, ancak her günün sonunda inanılmaz derecede memnun ve minnettar hissediyorum. Ve yemin ederim ki bu, şansımı arttırdı. | TED | لا يتطلب ذلك إلا بعض الدقائق، ولكن بنهاية كل يوم، أشعر بامتنانٍ وتقديرٍعظيمين. وأؤكد لكم أن هذا زاد من حظي. |
| Britanya'da paraya para demezsin dediler, ben de şansımı deneyeyim dedim. | Open Subtitles | إنهم يقولون أنه يمكنك أن تصبح غنياً في بريطانيا لذلك قررت أن أجرب حظي |
| Üç şanslı misafir, ahşap döşemenin üstünde 20 dolarlık şişme yatakta kalmak için gelmişti. | TED | و هكذا حظي ثلاثة نزلاءٍ بفرصة رائعة للإقامة على سريرٍ من نوعية العشرين دولاراً على أرض خشبية. |
| Onlarla çalıştığım için kendimi oldukça şanslı hissediyorum. | TED | في الحقيقه هو من حسن حظي العمل مع هذه الديموغرافيه |
| Jettel! Asla şansım olmadı çünkü hep evli bir kadına aşık oldum. | Open Subtitles | كان من سوء حظي أنني كنت أقع بحب نساءٍ كُنَّ لغيري بالفعل |
| Ne şanslıyım ki sen hiçbir numarası olmayan bir korkaksın. | Open Subtitles | لحسن حظي أنت شخص جبان لا يمكنه الخداع بعد الآن |
| Kısa bir süre içinde, cezamı altı aya kadar indirmiştim ve şansıma, müdür başı dertten hiç kurtulmayan insanlardan birisiydi. | Open Subtitles | وسريعاً، لَم يبق إلا 6 أشهر في مدة عقوبتي ولحسن حظي كان الآمر يعاني مِن الناس الذين لا تنتهي مشاكلهم |
| Bu mantığa göre er geç senin de kazanman gerekiyor. Ama şansımı zorlamaya devam edeceğim. | Open Subtitles | يقول العرف إنك ستربح عاجلاً أو آجلاً ولكني سأستنفد حظي |
| şansımı sokakta denemeyi tercih ederim. | Open Subtitles | هذا خطر أفضل تجربة حظي في الشوارع شكراً لك |
| Aslında şu anda kumarhaneye dönüp şansımı yeniden deneyeceğim. | Open Subtitles | في الحقيقة أنا أتوجه للكازينو الآن لأجرب حظي ثانيةً |
| şanslı gecem değilmiş, Taksi bozuldu, yağmurda. | Open Subtitles | ليست ليلة حظي فقد تعطلت السيارة في المطر |
| şanslı olan benim... | Open Subtitles | من حسن حظنا اللقاء بك. بل من حسن حظي أنا. |
| Hep aklında ne varsa söyler misin, yoksa bu benim şanslı günüm mü? | Open Subtitles | هل تقول دوماً ما يجول في خاطرك؟ أم هذا فقط حظي السعيد |
| Muhbir vardı. Bekliyorlardı. şansım yoktu. | Open Subtitles | . شخصاً ما وشي بيّ كانوا في انتظاري ، حظي كان سيئاً |
| - Doğrudur. Bu aralar kadınlarla şansım pek yaver gitmiyor. | Open Subtitles | أجل، أظن هذا واضحاً لأن حظي كان سيئاً مع النساء مؤخراً |
| Piyangodan 100,000 yen kazandım. şansım döndü! | Open Subtitles | لقد فزت بـ100 ألف ين في اليانصيب لقد تغير حظي |
| şanslıyım ki birçok insan bu çağrıma cevap verdi. | TED | ولحسن حظي, الكثيرون استجابوا لهذا النداء |
| Ön lastik gitti. Yardım bulduğum için şanslıyım. | Open Subtitles | انفجر الإطار الأمامي، من حسن حظي أن أجد بعض المساعدة. |
| Teşekkür ederim, canımın içi. Benim şansıma bu uçan hurda düştü. | Open Subtitles | شكراً لك ياعزيزي، هذا حظي لأنى علقت مع حطام الطائرة هذه. |
| Partnerim gelmedi ve şansıma yeni müşterin bu klübe yazılmış. | Open Subtitles | شريكي لم يظهر ولحسن حظي وموكلتك الجديده قد إنضمت للنادي |
| Şey, galiba Lucas'la yemek yemeyi kabul ettiğimden beri kötü şans yakamı bırakmadı. | Open Subtitles | يبدو أنه منذ موافقتي على الخروج للعشاء مع، لوكاس أصبح حظي سيئاً جداً |
| Buraya düştüğümde Şansımın döndüğünü düşünmüştüm. | Open Subtitles | حسبت أن حظي قد تغير عندما اكتشفت أنها انتهت إلى هنا |
| 5 uğurlu sayımdır. Tabii artık değil. - Yoksa öyle mi? | Open Subtitles | خمسة هو رقم حظي ، أم أنه كان كذلك ألا زال يجلب ليّ الحظ؟ |
| Fakat Amerikan Şirketlerine karşı yaptığın soruşturmalar en fazla dikkat çekenlerdi, ve bunlar bazı suçlamaları harekete geçirdi. | TED | لكن التحقيق مع الشركات الأمريكية هو الوحيد الذي حظي بأكبر قدر من الإهتمام و جلب كذلك بعض الإتهامات |
| Ve şimdiye kadarki en iyi tenisi yapmam... Oynamam lazım. | Open Subtitles | واجعله يحصل على أفضل لعبة تنس حظي بيها على الأطلاق |
| talihim böyleymiş. Bana bir şey ifade eden tek kadın orospunun teki. | Open Subtitles | هذا حظي فقط، المرأة الوحيدة التي أحببتها كانت عاهرة |
| - Bu şansla, onunla çıkabilirim... kahretsin...nasıl osurmam geldi.. | Open Subtitles | ـ من حسن حظي أنني سأنهي ارتباطي وأكون حراً ـ |
| - O zaman iyi ki bu küçük zımbırtı çantamdan çıktı, getirdiğimi unutmuşum. | Open Subtitles | لحسن حظي أنني وجدت هذا الجهاز المعقد في حقيبتي، كنت نسيت أنني أحضرته |