bilge doktorlar ve gelişmiş tıptı ve cerrahlardı, elleriyle ne yapması gerektiğini bilen. | TED | كان حكمة الأطباء والطب المتقدم والجراحين الذين يعرفون ما يجب القيام به بأيديهم. |
Bu bilge doktorların, senden daha üstün olduklarını anlamıyor musun? | Open Subtitles | ألا تشعرين أن هؤلاء القضاة المثقفين أكثر حكمة منكِ ؟ |
akıllıca yaşamış biri için ölüm bile korkulacak bir şey değildir. | Open Subtitles | حتى الموت لن يكون خـائفاً من الذى عـاش حياته بـِ حكمة |
Böyle çok fazla konuşmamız oldu. Bunlardan benim çıkardığım sonuç babamın bilgeliği oldu. | TED | جرت بيننا حوارات كثيرة مثل هذه، وما حصلت عليه منهم كان حكمة أبي. |
Bir de okumayı bilmeyen ama Baba'nın bilgeliğini anlayan vahşiler var. | Open Subtitles | والمتوحشين الذين لا يستطيعون القراءة على الإطلاق الذين يفهمون حكمة الآب. |
onu da 21.yy'ın bilgelik masası olarak düşünmek beni mutlu ediyor gerçekten. | TED | و أود أن أرى هذه اللعبة كطاولة حكمة في القرن ٢١، حقا. |
Bu daha akıllı, daha yaşlı karıncaların tecrübesinden dolayı değildir. | TED | إنها ليست نتيجة لتجربة النمل كبار السن ، وأكثر حكمة. |
Bir kez olsun daha büyük ve daha bilge ağabeyini dinlesene. | Open Subtitles | لم لا تصغ لأخيك الأكبر، والأكثر حكمة لمرة واحدة في حياتك؟ |
Umarım bunun sonucu olarak ve zamanla, umarım bununla, bu benim sizin için dilediğim şey daha bilge bir geleceğiniz olur. | TED | و امل كنتيجة لذلك و على مر الزمن امل هذا و هو ما أتمناه لكم، ستمتلكون مستقبلا أكثر حكمة. |
Daha iyi seçimler yapmaya başlayabiliriz. Daha bilge, daha sürdürülebilir seçimler. | TED | بإمكاننا أن نبدأ بأخذ قرارات أفضل و أكثر حكمة و أكثر إحتمالاً |
Fikrimce, onun peşine düşmeniz akıllıca olur. | Open Subtitles | في رأيي، ستكون حكمة منك أن ترتب لقاءاً معه |
Evlendi ama bu akıllıca değildi. Çevresi çok genişti ama bunun bir faydası olmadı demekki. | Open Subtitles | ، لقد تزوج ، بلا حكمة ، لكن بصِلات جيدة جداً |
Bu yaşlı insanların bilgeliği ücra bir yerdeki ihtiyarlar hakkındaki hikayelerin sadece bir derlemesi değil. | TED | ان حكمة هؤلاء الاجداد ليست مجرد تراكم علم من الاجداد في مكان معزول |
Ve İnsanların Binası'nı gördüğünde, bu mimari yapının Çin'in ilerleme gösteren geleceği ile yine Çin'in tarihi kadim bilgeliği arasında uzanan bir köprü olabileceğini anladı. | TED | ومع مبنى الشعب الذي رآه ، رأى فيه الجسر الذي يعبر الهوة ما بين حكمة الصين القديمة والمستقبل المتنامي للصين |
Pek çoğu, StoryCorps'a bir veya iki sene hizmet etti, ülkeyi dolaştı ve insanlık bilgeliğini bir araya topladı. | TED | معظمهم خدموا لسنة أو سنتين مع ستوريكوربس يقطعون البلاد لجمع حكمة البشرية. |
Saf hoşgörünün üstünden yükselmek ve biz onları tanıyana kadar yalnızca bir yaftadan ibaret olan herkesi kabullenmek için çağımızın bilgeliğini ne zaman kucaklayacağız? | TED | متى سنبرز حكمة عصرنا وأن نسمو الى التسامح وأن نقبلَ كل من وضعناه تحت تسمية الى أن نعرفه جيداً |
Orada ne iş, ne alet, ne bilgi, ne de bilgelik vardır. | Open Subtitles | فليس في القبر عمل , ولا أيدي وأعضاء ولا علم ولا حكمة |
dedi. Bu sözlerde bir bilgelik vardı, bu küçük kızın kısa yaşamı benim yaşamımı sonsuza kadar etkiledi. | TED | وهنا يكمنُ حكمة المفردات لفتاة صغيرة تركت حياتها القصيرة أثرًا في حياتي إلى الأبد. |
Bazen bunun sonucunda daha güçlü, daha akıllı bir sonraki felaketle başa çıkmak için daha donanımlı olduğunuzu görürsünüz. | Open Subtitles | أحيانا تجد نفسك أصبحت أقوى نتيجة لذلك، أكثر حكمة, مسلحا بشكل أفضل لتتعامل مع المصيبة التالية الكبيرة التي ستأتي. |
akıllı ve tarafsız bir figür olarak görüldüğü için vali Orestes, adaletli ve kısıtlı davranmasını tavsiye eden Hypatia'ya danıştı. | TED | ولأنها كان ينظر إليها كصاحبة حكمة وكرمز عقلاني، استشار الحاكم أوريستيس هيباتيا، فنصحته أن يحكم بـأنـاةٍ وبعـدل. |
bilgece değil de kibirlice ve hızlıca okuyan bir eleştirmenden ne beklenir? | Open Subtitles | الناقد هو الذي يقرأ بسرعة وغطرسة, ولكن بدون حكمة |
Görünüşe göre, ben aramızdaki en yaşlı ve en bilgeyim. | Open Subtitles | من الواضح أننى أكبر الجميع سنا و أكثرهم حكمة |
Ayrıca beni destekliyorlar. Tecrübeye ve bilgeliğe ihtiyaç duyan birisine geldiler. | Open Subtitles | ـ وإنهم يدعموني ـ سوف تعيّ الحاجة لشخص يملك حكمة الخبرة |
Onların sonsuz bilgeliğine ne oldu? | Open Subtitles | أين كانت حكمة الشّيوخ اللامتناهية في اليوم الذي قرروا ذلك ؟ |
Arjantin'de bir atasözü vardır: Güç aç karnına içki içmek gibidir. | TED | هنالك حكمة في الأرجنتين تقول: القوة كشرب النبيذ على معدةٍ فارغة. |
Tanıştığım onca veznedar içinde en akıllısı sensin. | Open Subtitles | أنت أكثر حكمة من كل الصرّافين الذين قابلتهم |
Neden en yaşlı ve bilgili olan kişi bu konuda karar vermesin? | Open Subtitles | لمَ لا تدعي كبار السن الأكثر حكمة يأخذون نقطة في ذلك الأمر ؟ |
Ne de olsa dünyayı dolaştım ve ... sizden hem daha tecrübeli hem de daha akıllıyım! | Open Subtitles | وفوق كل شيء أنا أكبركِ سناً وأكثر منكِ حكمة بكثير |
"Güzel olduğun kadar bilgesin de." | Open Subtitles | اوه, عزيزتى ان للفن حكمة كما له جمال |