| Bu şehirde milyonlarca insan her gün kaza yapmadan araba sürüyor. | Open Subtitles | ملايين الناس يقودون فى هذه المدينة كل يوم بدون اى حوادث |
| Görünüşe göre burada bu aralar çok kaza oluryor değil mi dedektif. | Open Subtitles | حسناً، يبدو أنّ هُناك حوادث كثيرة مُؤخراً في هذه الأرجاء، حضرة المُحقق. |
| N.R.C. için çalışıyorum; ama kazalar ve sızıntılar benim alanım dışında. | Open Subtitles | أنا أعمل لدى الهيئة التنظيمية النووية و حوادث السقوط ليست اختصاصى |
| Kol amputasyonu genelde travmaya bağlı oluşur, endüstriyel iş kazaları, trafik kazaları veya bazen de savaş. | TED | تنتج معظم عمليات البتر بسبب حوادث ، مثل الحوادث الصناعية ، أو حوادث اصطدام المركبات أو بشكلِ مؤسف ، في الحروب. |
| Bu kampüse ayak bastığınızdan beri birkaç talihsiz olay oldu. | Open Subtitles | منذ أن وصلتم فى هذا الحرم الجامعي هناك عدة حوادث |
| Sonra uykulu uykulu direksiyonun başına geçiyorlar ve trafik kazası geçirme tehlikesi altında oluyorlar. | TED | وبعد ذلك يشعرن بالنعاس و هنّ وراء مقود السيارة، وهن عرضة لخطر حوادث السيارات. |
| Ve bu arabalar bir düz yolda kaza yapmadan 1 milyon mili aştı. | TED | وفي الحقيقة ، هذه السيارة تم قيادتها لملايين الأميال بدون أي حوادث على الطرق العادية |
| Şu sıralar kaza gibi görünse de çiftçi intiharları yükselişte. | TED | كما أخذت في الوقت الراهن حالات انتحار المزارعين في الازدياد، في حين يجري التستر عليها بوصفها حوادث. |
| Diğer rakam ise 17, çok kaza olur bu rakamda. | Open Subtitles | رقمآخرهو 17 ، حوادث كثيرة تتعلق بهذا الرقم. |
| Birkaç kaza, Bay Bridger. Söz veriyorum, bir daha olmayacak. | Open Subtitles | حوادث فى التدريب مستر بريدجر أعدك انة لن يكون هناك المذيد |
| Beş ölüm, Richard. Beş açıklanamayan, korkunç kaza. | Open Subtitles | خمسه من الموتى يا ريتشارد خمسة حوادث رهيبه ليس لها تفسير |
| Sigorta müfettişi, geçen yıIki kazaların aslında kaza olmadığını söyledi. | Open Subtitles | جاء مفتش التأمين وقد قال أن هناك دليلاً واضحاً أن كل الحوادث في السنة الأخيرة لم تكن حوادث |
| Bu yüzden çelik yelek istiyorum James. Böyle kazalar için. | Open Subtitles | لهذا السبب نحتاج إلى السترة الواقية، لتفادي حوادث مثل هاته |
| Ama kazalar olabilir ve hâlâ olacaktır; olduğu zamansa, sonuçları programcılar veya karar alıcılar tarafından aylar veya yıllar önce belirlenebilir. | TED | ولكن لاتزال هناك إمكانية لوقوع حوادث وعندما تحدث يمكن تحديد نتائجها أشهر أو سنين مقدماً من قبل المبرمجين أو المسؤولين |
| Bunlar küçük çaplı kazalar ve düşünmemiz gereken şey üzerlerine çektikleri bu dikkati, bu reytingi, almaları gerekiyor mu? | TED | هذه حوادث صغيرة الحجم، ويجب أن نستغرب سواء كانت تستحق هذا النوع من الإعلام، هذا النوع من التغطية، التي تحظى بها. |
| Böylece polis yöresel kayıp ilanlarını, ulusal kayıp ilanlarını ve bağlantılı olabilecek kazaları araştırmaya başladı. | TED | فبدأت الشرطة البحث بين عداد المفقودين على الصعيد المحلي، والصعيد الوطني، والبحث عن حوادث قد تكون مرتبطة. |
| Bu üzücü olay için en kötü zaman olsa gerek. | Open Subtitles | توقيت حوادث النيران الصديقة هذه لا يمكن أن يكون أسوأ. |
| Bu bölüm sadece hava kazası kurbanları için kullanılıyor. | Open Subtitles | ..وهذا الجناح مخصص لضحايا حوادث الطائرات |
| çünkü yalnız,insanları sevmeyen hap bağımlıları ölmeli otobüs kazalarında, sevmeyi becerebilen gençler değil. | Open Subtitles | لأن المدمنين البغيضين المتوحّدين يجب أن يموتوا في حوادث الطرقات والعشاق الطيبون المسالمون |
| Vahşi olaylar dizisinin sonuncusu olan çılgınlığın kanunsuz çete tarafından yapıldığı söyleniyor. | Open Subtitles | هوس من نوع آخر' 'في سلسلة من حوادث العنف 'يثار حول هوية العصابة المجرمة' |
| Gerçek çocuklar da onu seçtikleri için kendilerinin kazara olduklarını sanmışlardır. | Open Subtitles | بينما الأطفال الحقيقيون يظنّون بأنّهم كانوا حوادث مفروضة وهي المنتقاة |
| Belki de hepsi bir kazaydı. | Open Subtitles | ..على كل حال ربما كلها كانت حوادث |
| Ama onları vergi kaçırmak kazaya neden olmak... | Open Subtitles | ونحن بصدد توقيفهم بتهمة إخفاء المعلومات التسبب في حوادث ، الإخفاق في الإبلاغ عن الحوادث |
| Bir uçak kazasında ölmeyeceğimizden emin olmak için tonlarca para harcıyoruz ama bu durum için neredeyse hiçbir şey yapmıyoruz, oysaki bu tamamen önlenebilir. | TED | إننا نصرف أموالا طائلة للتأكد من عدم موتنا في حوادث الطائرات ، ولكننا لانصرف شيئا يذكر لتفادي اصطدام مذنب. |
| Yolculuğumuzun bundan sonraki kısmı olaysız geçsin. | Open Subtitles | آمل أن تستمر رحلتنا بلا حوادث. لن تذهب معك |
| Araba kazalarının genç insanların ölümündeki bir numaralı etken olduğunu biliyor muydunuz? | TED | هل تعلمون ان حوادث السيارات هي المسبب الاول لمصرع الشباب ؟ |
| İki haftada üç vurulma olayı, 6 kurban, hepsi de karınlarından vurulmuş. | Open Subtitles | إسبوعين ، ثلاث حوادث إطلاق نار , 6 ضحايا , كلهم أُصيبوا فى بطونهم |
| Ve ortaya çıktı ki burada da işin içine biraz bilim karışıyor. Bazı insanlar bir travma yaşadıktan sonra daha güçlü ve mutlu hale geliyorlar. | TED | ولقد تبين أن هنا بعض العلم أيضاً. بعض الأشخاص يصبحون أكثر قوة وسعادة بعد حوادث الصدمات. |