| - Sen benim çıkış biletimsin. | Open Subtitles | انا أسف يارجل انت هو تذكرة خروجي من هنا آسف |
| "Umarım çıkış neşelidir ve umarım bir daha geri dönmem." Frida. | Open Subtitles | أتمنى أن يكون خروجي من الدنيا مبهجا وأتمنى أن لا أعود ثانية فريدا |
| Hapisten çıktıktan sonra birlikte bir şeyler içtiğim ilk kızsın. | Open Subtitles | أنتِ أول فتاة أتناول مشروب معها منذ خروجي من السجن |
| Dışarı çıktığımda o beyin hemen çaprazımda oturduğunu gördüm. Bayağı utanmış hâldeydi. | TED | وعند خروجي لاحظت أنه كان يجلس في الناحية المقابلة لي مباشرةً، وكان كليًا يشعر بالحرج. |
| Kendimi dallara doğru yukarı çekiyorum, sudan Çıkarken, omzumdan aşağı bakıyorum. | TED | فأسحب نفسي نحو الأغصان، لحظة خروجي من الماء، نظرت فوق كتفي. |
| Ama pencereden çıkar çıkmaz bunun korkunç bir hata olduğunu anladım. | Open Subtitles | و لكن بمجرد خروجي من النافذة علمت أنني قمت بخطأ شنيع. |
| Çünkü buradan çıkınca yapmak üzere Tanrı'dan yeni bir görev aldım. | Open Subtitles | و لكن لأنه بمجرد خروجي من هنا الرب أعطاني مهمة جديدة |
| O elmas benim bu lanet kıtadan çıkış biletim. | Open Subtitles | تلك الماسة هي تذكرة خروجي من هذه القارة البائسة |
| Çünkü bu sadece bir balo değildi, benim hapishaneden çıkış biletimdi. | Open Subtitles | لأنّها لم تكن حفلة فقط بل حفلة خروجي من السجن |
| Ama sevgili ve aile ile tanışma olayından konuşmaya başlayınca, çıkış vaktim geldi. | Open Subtitles | لكن عندما تبدأ بالتكلم عن حبيب و حبيبته و مقابلة الوالدين يكون وقت خروجي. |
| Senin hayatına karşılık bu kahrolası Kubbe'den çıkış biletim. | Open Subtitles | حياتك في مقابل تذكرة خروجي من تلك القبة البائسة |
| Totanham sulh mahkemesinden çıktıktan iki gün sonra evlendik. | Open Subtitles | تزوجنا بعد يومين من خروجي من محكمة الصلح توتنهام |
| Duruşma, çıktıktan sonra bir saat içinde yapılacaktı. | Open Subtitles | جلسة السماع كان عليها ان تكون بعد ساعه من خروجي من السجن |
| İçeri girdiğimde 20 yaşındaydım. çıktığımda 31. | Open Subtitles | كنت أبلغ 20 سنة حين دخلته و 31 عند خروجي منه |
| Tabii o kadının sesini duyduğum zamanı ve lağımdan Çıkarken gördüğüm adamı saymazsak, diyor. | Open Subtitles | ماعدا الفترة التي سمعت فيها صوت المرأة والرجل الذي التقيته ساعة خروجي من المجاري |
| Ben Jennifer Callfield ve buradan çıkar çıkmaz aktris olmak için Los Angeles'a gideceğim. | Open Subtitles | أَنا جينيفر كولفيلد وبمجرد خروجي من هنا سأذهب إلى لوس أنجلوس لكي أكون ممثلة |
| Sabah çıkınca, ilk iş olarak beni yemeğe götürür müsün? | Open Subtitles | أول شيء أفعله عند خروجي هل تأخذني لتناول الطعام ؟ |
| Ne kadar erken başlarsak, buradan o kadar erken çıkıp Yeni Dünya'ya dönebilirim. | Open Subtitles | كلما أسرعنا بالبدء ، كلما عجـّل ذلك من خروجي من هنا ، و الرجوع للعالم الجديد. |
| Acelem şu, senin gibi beş kişi daha hapisten çıkmamı dört gözle bekliyor. | Open Subtitles | لأنك هناك خمسة أصدقاء غيرك ينتظرون خروجي بفارغ الصبر |
| Ben buradan güvenle çıkmadan önce acele bir hamle yapmayınız. | Open Subtitles | ان لا تتخذوا اي تحرك متسرع حتى يتم تأمين خروجي. |
| Durun bir dakika. Geçen hafta Dışarı çıktığımdan beri temizim ben. | Open Subtitles | مهلاً ، لقد أصبحت شريفاً منذ خروجي من السجن الأسبوع الماضي |
| taburcu olduğumda,... aslında çıktıktan birkaç ay sonra,... | Open Subtitles | لذا فعندما خرجت... حسناً، بعد شهرين من خروجي في الواقع، |
| Oraya çıkmama imkan yok adamım. Çok korktum. | Open Subtitles | لا جدل في خروجي هناك، يا صاح أنا خائف ايضا |
| Hastaneden çıktığım için çok daha iyiyim. Ama Eric eve gitmeme izin vermiyor. | Open Subtitles | بتحسن كبير بعد خروجي من المستشفى لكنه لا يدعني أعود للمنزل |
| TED'in işlediği zaman dilimi çok müthiş, aylık son teslim tarihleriyle çalışan dergi işinden sonra. | TED | النطاق الزمني الذي يعمل فيه تيد ممتاز للغاية بعد خروجي من شغل المجلة الشهرية مع مواعيد محددة. |