"ذلك الموقف" - Translation from Arabic to Turkish

    • o duruma
        
    • bu duruma
        
    Amanda, seni o duruma sokmaya hiç hakkım yoktu. Open Subtitles اماندا, لم يكن لي أي حق لأضعك في ذلك الموقف
    Evet ama nefret ederdin. Neden kendini yine o duruma sokuyorsun? Open Subtitles نعم، وكرهتِ ذلك، فلمَ تضعين نفسكِ في ذلك الموقف مجدّدًا؟
    Sana, mahkemeye yalan söylemeyeceğimi özellikle belirttim beni o duruma sokmamanı emrettim sana ve sen bilerek yaptın bunu. Open Subtitles لقد أمرتك بأن لا تضعيني في ذلك الموقف و قد فعلت ذلك عمدا
    Seni bu duruma ben soktum Eve, senin için iyi olan hiçbir zaman yapamadım. Open Subtitles أنا وضعتك فى ذلك الموقف لن أستطيع أن أعوضك عن ذلك أبدا
    Ve yürümezse. Kendimi gene bu duruma mı sokacağım? Open Subtitles و انه لا يجدى, هل اريد ان اضع نفسى فى ذلك الموقف مرة اخرى
    Seni bu duruma soktuğuna inanamıyorum. Sen ne dedin? Open Subtitles لا أصدّق أنه وضعك في ذلك الموقف,بمَ رددت؟
    İşte o günkü, benim bir halimdi ve o duruma bir daha düşmektense, milletin içinde reddedilmektense ölürüm daha iyi. TED إذًا كانت هذه نسخة واحدة مني، ومستعد للموت لأتجنب وجودي في ذلك الموقف ثانية -- أن أشعر بالرفض على الملإ مرة أخرى.
    Gerçekten seni o duruma düşürmemem gerekirdi. Open Subtitles ماكان يجب أن أضعك في ذلك الموقف
    Üzülmekte haklısın ama sana yemin ederim ki bir daha seni bu duruma düşürmeyeceğim. Open Subtitles لديك كل الحق بأن تغضبي , لكن أقسم لك لن اضعك في ذلك الموقف مرة أخرى.
    Bu sanki elimizde sikimizle içeri girip üzgünüm, affedersiniz ama sikimi bu duruma sokamam demek gibi bir şey. Open Subtitles ولكان الأمر وكأنّنا ذاهبان لنلقى حتفنا وأعتذر، فلستُ أودّ وضع نفسي في ذلك الموقف
    Seni bu duruma sokmam doğru değil. Open Subtitles ليس من العدل وضعكِ في ذلك الموقف
    Bilmenizi isterim ki sizi bu duruma sokmak istemedim. Open Subtitles لم أرغب ابدا بأن أضعك في ذلك الموقف
    görgü tanığı olarak adlandırdığımız herkese odaklanabiliriz. Görgü tanığı, herhangi bir durumda, fail veya kurban olmayan biri olarak tanımlanır. Başka bir deyişle arkadaşlar, ekip ve iş arkadaşları, aile bireyleri, yani bir taciz ikilisine doğrudan dahil olmamış kişiler. Ama biz bu duruma düşmüş olabilecek diğer insanlarla sosyal hayat, aile hayatı, iş hayatı ve okul hayatında ilişkiler kurmuş durumdayız. Böyle bir durumda ne yapmalıyız? TED نحن نركز على كل واحد منا فيما ندعوه "المارة المتفرجين"، و"المارة المتفرجين" يتم تعريفهم كأي شخص ليس جاني أو ضحية في موقف ما، لذا بعبارة أخرى الأصدقاء، أعضاء الفريق، الزملاء، زملاء العمل، أعضاء الأسرة، و كل من هم منا و ليسوا متورطين مباشرة في شراكة إساءة و استغلال ولكننا كما هم مرتبطين اجتماعيا، في الأسرة، العمل، المدرسة وعلاقات ثقافة الأقران الآخرين مع الناس الذين يمكن أن يكونوا في ذلك الموقف.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more