| Bu evde hiç bahsetmediğim şeyler gördüm. | Open Subtitles | لقد رأيت أشياء بهذا المنزل و لم أتكلم عنها أبداً ما الذي تحاول أخباري به؟ |
| Burada çok garip şeyler gördüm. Çok azı beni şok eder. | Open Subtitles | لقد رأيت أشياء كثيرة غريبة هنا القليل منها يصدمني |
| Uzayda olanlarla bir sorunum yoktu. Aklının alamayacağı şeyler gördüm. | Open Subtitles | لا توجد لدي مشكلة مع الأمور الفضائية لقد رأيت أشياء لن تصدقيها |
| O verandadan bir sürü şüpheli şey gördüm. | Open Subtitles | ولقد رأيت أشياء كثيرة مثير للريبة من خلالها |
| Açıklayamayacağım şeyler görüyorum. | Open Subtitles | لقد رأيت أشياء لا أستطيع تفسيرها |
| Bu evde hiç bahsetmediğim şeyler gördüm. | Open Subtitles | لقد رأيت أشياء بهذا المنزل و لم أتحدث عنها أبداً |
| Şu odalarda yaşanan öyle şeyler gördüm ki sen bir asker olarak bunları görmemişsindir. | Open Subtitles | رأيت أشياء كثيرة تحدث بهذه الغرف لم تكن لتراها وأنت جندي |
| Bu yarışmada hakemlik yaptığım süre zarfında çok şeyler gördüm. | Open Subtitles | منذ أشتراكي في التحكيم بهذه المسابقة رأيت أشياء كثيرة |
| Çok korkunç ve dehşet verici şeyler gördüm. İblisler, uzaylılar, | Open Subtitles | و رأيت أشياء سيئه جداً شياطين و بعض الفضائيين |
| Bu duvarlar arasında fahişleri şok edecek şeyler gördüm. | Open Subtitles | رأيت أشياء داخل هذه الجدران لتصدم مجموعة من المموسات |
| Bu duvarlar arasında fahişleri şok edecek şeyler gördüm. | Open Subtitles | رأيت أشياء داخل هذه الجدران لتصدم مجموعة من المموسات |
| Ancak ben bir şeyler gördüm ve keşke duymasaydım diyeceğiniz keşke duymasaydım dediğim şeyler duydum. | Open Subtitles | ولكني رأيت أشياء وسمعت أشياء أشياء لم تعلم بها وكذا أتمنى لو لم أعلم بها |
| Gözlerimle öyle şeyler gördüm ki... çoğu insan onları görmek için uyumak zorundadır. | Open Subtitles | لقد رأيت أشياء بنفسي، عندما ينام الناس ويستحضرون ما بداخلهم |
| Korkunç şeyler gördüm korkunç şeyler yaptım. | Open Subtitles | رأيت أشياء فظيعة وقمت بأعمال فظيعة. لذا فإن تحدثت إليك, |
| İnanılmaz şeyler gördüm. | Open Subtitles | شيلدون, كان أمرا غير قابل للتصديق ... رأيت أشياء |
| Bir sürü şey gördüm, bir sürü şey yaptım ama bunun için özür dilemeyeceğim çünkü altın musluğum var, haftanın her günü için bir şapkam var ve eğer istersem öğlen yemeğinde et burginyon yiyebiliyorum. | Open Subtitles | المئات منهم. ولقد رأيت أشياء وفعلت أشياء، ولا أعتذر عن هذا |
| Hayatımda sana inanmaya yetecek kadar şey gördüm. | Open Subtitles | لقد رأيت أشياء كثيرة في حياتي .. ؟ كنتُ أصدقها |
| Bir sürü şey gördüm. | Open Subtitles | لقد رأيت أشياء رجال يقومون بأفعال |
| Son zamanlarda evde bir şeyler görüyorum. | Open Subtitles | لقد رأيت أشياء في الآونة الأخيرة |
| Sizin yalnız kabuslarınızda gördüğünüz şeyleri gördüm. | Open Subtitles | لقد رأيت أشياء تراها أنت فقط في كوابيسك |
| Collier'a dokunduğumda gördüğüm şeyler sadece geçmiş değildi. | Open Subtitles | عندما لمست " كولير " رأيت أشياء لم تكن من ماضيه فقط |
| Şuan hiçbir şey göremiyor olsam da geçmişte birçok harika şey görmüştüm. | Open Subtitles | منذ عميت , رأيت أشياء رائعة احزر ماذا ؟ |
| Bu işte beni daha fazla şaşırtan şeyler de gördüm. | Open Subtitles | حسنا , لقد رأيت أشياء في هذا العمل تفاجئني أكثر |