| Otur lütfen. Rahatına bak. Sadece Bennett'i nereden tanıdığını öğrenmek istiyorum. | Open Subtitles | اجلسي وتصرفي على راحتك كنت احاول اكتشاف كيفية تعارفكما انت وبينيت |
| Neden ofisime geçmiyoruz ve sen de Rahatına bak. | Open Subtitles | لماذا لا تتفضل إلى مكتبي و أنت، خذ راحتك |
| Bunu en az senin rahat bir yaşam, veya bir iş, veya o kızı istediğin kadar çok istiyorum. | Open Subtitles | أريد الذي نفس قدر بينما تريد راحتك أو شغلك أو تلك البنت. |
| Mutfağa geçelim Bay Wilson. Orada rahat edersiniz. | Open Subtitles | دعنا نذهب إلى المطبخ يمكنك أن تأخذ راحتك هناك |
| - Keyfine bak, ahbap. Aceleye getirme. | Open Subtitles | خذ راحتك يا رجل لا داعي للاستعجال في هذا |
| Lütfen, Rahatınıza bakın. Eminim ki çok geç kalmayacaktır. | Open Subtitles | أرجوك خذ راحتك, بالتأكيد لن يتأخر في الوصول |
| Rahatına bak. Ben şu iş başvurusunu yazmalıyım. | Open Subtitles | خذ راحتك على أن أنتهي من كتابة هذا الإلتماس |
| Rahatına bak evlat. Bir süre burada kalabiliriz. | Open Subtitles | فلتأخذ راحتك يا فتى، ربما سيطول مكوثنا هنا. |
| Iütfen Rahatına bak. | Open Subtitles | ذهبت للتسوق أرجوك تصرفي على راحتك |
| Sen Rahatına bak. Her şey kontrolüm altında. | Open Subtitles | أنت فقط خذ راحتك كل شيء تحت السيطرة |
| Merhaba, Bay Safra Kesesi, Bay karaciğerin yanında çok rahat değil misiniz? | Open Subtitles | مرحباً سيدة المرارة لا تأخذي راحتك بجانب السيد كبد |
| Kendinizi daha rahat hissettirecek herhangi birşeye ihtiyacınız olursa, lütfen çekinmeyin, ben buradayım. | Open Subtitles | إن احتجت شيئاً آخراً شئ ما لأجل راحتك لا تترددي في طلبه أنا هنا |
| Bir Federal Ajanı kendini rahat hissetmediğin... - ...bir yerde kaçırmazsın. - Doğru. | Open Subtitles | فأنت لن تختطف عميلة فيدرالية خارج نطاق راحتك |
| Keyfine bak, her şey usulünce olsun istiyorum. | Open Subtitles | بالطبع, خذ راحتك, اريد كل شئ ان يكون ملزم ومقوي |
| Sorun yok. Ben takmam, onlar da takmaz. Keyfine bak. | Open Subtitles | لا بأس، فلن أمانع ولن يمانعن، فخذ راحتك. |
| Sorun yok. Ben takmam, onlar da takmaz. Keyfine bak. | Open Subtitles | لا بأس، فلن أمانع ولن يمانعن، فخذ راحتك. |
| Ama dediğim gibi, istediğiniz kadar kalabilirsiniz, Rahatınıza bakın. | Open Subtitles | بعد يومين أو ثلاثة في أفضل الأحوال لكن مثلما قلت أبقى هنا و خذ راحتك |
| Heyecanlanma. Kendin gibi ol ve keyfini çıkar. | Open Subtitles | لا تتوتر، تصرف على راحتك وحاول أن تستمتع |
| Sen bilirsin. Fikrini değiştirirsen, işte kartım. | Open Subtitles | على راحتك ، إن غيرتي رأيك هذه بطاقتي |
| Kısaltmakta özgürsün. Hangi kısaltma daha ekonomikse artık. | Open Subtitles | خذى راحتك لاختصار هذا اياً كان الاختصار أكثر اقتصاداً |
| - Hoş geldin. Kendini evinde hisset. Merhaba. | Open Subtitles | مرحباً، تصرف على راحتك |
| keyfin olunca bana yardım edebilirsin, çekinme. | Open Subtitles | اتعلم, خذ راحتك بمقاطعتي بالحديث بأي وقت. |
| Fazla alışma. | Open Subtitles | حسنا, لاتأخذ راحتك |
| # Öyle zor ki # # Huzurlu dünyanı ardında bırakabilmek # | Open Subtitles | "تنحّى وأخرج من نطاق راحتك" |
| Ben yokken lütfen kendini Meyankökü Şekeri ile şımartmaktan çekinme. | Open Subtitles | خذ راحتك فى تناول هذه الحلوى أثناء غيابى |
| Güvenlik önlemleri senin rahatın için, Dakota. | Open Subtitles | هذه التدابير الأمنية من اجل راحتك داكوتا |
| Hazır konu açılmışken tıpkı içi geçmiş yaşlı ve de hasta bir kadının idrarı gibi kokuyorsun. | Open Subtitles | علي فكرة تبدو راحتك كرائحة شئ ميت في احد اعضاء امرأة عجوز |