| Kız hemen o tanımadığı adamı reddetti. | Open Subtitles | إنها لم تقابل الرجل من قبل طبيعياً ، رفضته |
| Bunu ve içine doğduğum mirası her zaman reddettim. | TED | لطالما رفضته وكل التراث الذي ولد اسمي فيه. |
| Yıllar sonra, ünvanına layık oldun ama sen reddettin. | Open Subtitles | بعد سنوات، منحت . . جائزة اللقب المستحق لكنك رفضته |
| - Bana defalarca çıkma teklif etti tekrar ve tekrar onu geri çevirdim. | Open Subtitles | كان يسألني أن أخرج معه دوما ً بعدما رفضته مراراً و تكرارا ً |
| Parti olacağı sabah onunla konuşup para teklif etti ama o kabul etmedi. | Open Subtitles | لقد حادثها ذلك الصباح فى حفلة القارب و عرض عليها المال لكنها رفضته |
| Belki onu reddeden kadın ya da çocuklarını taşıyamayan kadın. | Open Subtitles | ربما كانت المرأة التي رفضته كذلك أو المرأة التي لم تستطع أن تنجب له أطفال؟ |
| Sana bir teklifte bulunduklarını ve reddettiğini duydum. | Open Subtitles | -سمعت أنهم قدموا لك عرضاً . -وكيف عرفتي؟ أخبروني في المستشفى أنك قد رفضته. |
| Eğer onu reddederse onunla bir daha asla konuşmam. | Open Subtitles | لن أتحدث معها ثانية إذا رفضته زوجا لها |
| Aklıma yakın zamanda reddettiği zararsız bir tedavi gelebilseydi. | Open Subtitles | لو أمكنني فقط التفكير بعلاج طبيّ غير مؤذٍ رفضته مؤخراً |
| David Westerfield, annesi onu reddetti diye Danielle Van Dam'i kaçırmıştı. | Open Subtitles | دايفيد ويسترفيلد اختطف دانييل فاندام بسبب الانتقام عندما رفضته امها |
| Onu lanetledi, böylece türünün tek örneği olacaktı, sonra da onu reddetti. | Open Subtitles | لقد ولّته لعنة، جاعلةً إيّاه الوحيد من بني جنسه، ثمَّ رفضته. |
| Ama kız reddetti, kaçtı, o da kıskançlık krizi yüzünden öldürdü. | Open Subtitles | لكنها رفضته, هربت, و هو قتلها فى نوبة غيرة |
| reddettim tabii ki, böylece babamın yardımcı başvuruları için sicil araştırması yapabileceğim. | Open Subtitles | أنا رفضته , بالطبع حتى يتسنى لي عمل تفقد خلفيات نواب والدي المتقدمين |
| Onu neden reddettim ki? | Open Subtitles | لا أستطيع أن أتذكر لماذا رفضته |
| Aslında onu reddettim. | Open Subtitles | حسنا،فيالواقع،أنا رفضته. |
| Bize kurtuluş şansını verdin ama sen kendini reddettin. | Open Subtitles | [لقد جلبت الحرية لكل الـ[جافا ,لقد أعطيتنا الفرصة للبحث عن الخلاص لكن أنت, أنت رفضته بنفسك |
| Böylece sen de onu reddettin. | Open Subtitles | لذلك أنت رفضته ، أيضا |
| Farklı olarak onun teklifinde bir sıfır fazladan vardı yine de geri çevirdim. | Open Subtitles | لكن عرضهُ كان أعلى أجرًا من عرضك، ومعَ ذلك رفضته. |
| Hayır, hayır, sadece bir. Bunu geri çevirdim. | Open Subtitles | لا , لا , لا , فقط واحد لقد رفضته |
| Hiroko için bir sahnem vardı, ama kabul etmedi. | Open Subtitles | لقد كان لدى دور لهيروكو, لكنها رفضته |
| Belki de onları kendini dolandıran veya reddeden bir kadının yerine koyuyordur. | Open Subtitles | ربما يعتقد انهن بديلات لامراة رفضته او خانته |