| Tek ihtiyacımız bir oyun kartı. Herhangi bir kart işimizi görür. | TED | كل ما نحتاجه هو ورقة لعب. أي ورقة ستفي بالغرض. |
| Şu minik güzel işimi görür herhalde. | Open Subtitles | أعتقد هذه الجميلة الصغيرة هنا ستفي لي بالغرض. |
| Çevrede bunların dört tanesi işi görür. | Open Subtitles | أربعة من هؤلاء في هذا المحيط ستفي بالغرص. |
| Genelde kedi ve köpekler ama işe yarar. Umarım yaraları seversin. | Open Subtitles | في العادة، أنا أفعل ذلك للقطط والكلاب ولكن هذه ستفي بالغرض. |
| Kameralar için onlara birşey vermeniz yeter. | Open Subtitles | ستفي بالغرض,المهم أن تعطيهما شيئاً أمام الكاميرات |
| Hayır, bence birkaç sert sigara yanığı insanları kandırmaya yeterli olur. | Open Subtitles | أنا أعتقد أن بعض الحروق العميقة بواسطة سيجارة ستفي الغرض |
| Burada, "Borcum olsun." demelisin. Ben de, "Ödeyeceğini biliyorum." derim. | Open Subtitles | يجب أن تقول، "أنا مدين لك بخدمة"، فأقول، "أعرف أنك ستفي بكلمتك". |
| Evet, öyle gurmelere layık bir yemek değildir ama işini görür. | Open Subtitles | صحيح أنها ليست بالمأكولات الراقية تماماً, لكنها ستفي بالغرض |
| Bulaşıkları yıkarken kullanılan o buruşuk şeyler iş görür. | Open Subtitles | كما تعلم، واحدة من هذه المَمْسحات الصغيرة التي يغسلون بها الأطباق ستفي بالغرض |
| Arabalar ve tırlar oyununu çok sever. Her oyun iş görür. | Open Subtitles | اوه, انه يحب السيارات و الشاحنات اي لعبه ستفي بالغرض |
| Sade bir çözüm; basit ve kaba kuvvet içeren, en iyi haline getirilmemiş bir çözümdür ama iş görür. | TED | الحل الساذج البسيط، نهج قوة غاشمة لم تتطور بعد... ولكن ستفي بالغرض. |
| 155 işimi görür. Neredeler? | Open Subtitles | مدافع 155 مم ستفي بالغرض أين أنت؟ |
| Bildiğim eski bir gemi var. Şimdilik iş görür. | Open Subtitles | ،أعرف مكان باخرة ستفي بالغرض الآن |
| - Rica ederim. Genelde kedi ve köpekler ama işe yarar. | Open Subtitles | في العادة، أنا أفعل ذلك للقطط والكلاب ولكن هذه ستفي بالغرض. |
| -Tamam, peki ya krem şanti işe yarar mı? | Open Subtitles | حسناً، ماذا عن الكريمة المخفوقة ,هل ستفي بالغرض؟ |
| Çimenleri gübreleme zamanı. Bir çift 200 kiloluk çuval yeter! | Open Subtitles | حان وقد تسميد الحديقة ، أكياس بوزن 220 كلغ ستفي بالغرض |
| Grip aşınız yeterli olacaktır. Korkarım, biz bile gribi çözemedik. | Open Subtitles | حقناتكم المضادة للانفلونزا ستفي بالغرض أخشى أنه حتى نحن لم نتمكن من علاج الزكام |
| Ödeyeceğini biliyorum. | Open Subtitles | أعرف أنك ستفي بكلمتك. |
| Güzel ama yiyecek bir şey istemiyoruz. Fakat biraz kahve süper olurdu. | Open Subtitles | عظيم، ولكننا لا نريد أن نأكل بعض القهوة ستفي بالغرض |
| Bir kadeh viski de aynı işi görürdü. | Open Subtitles | أعتقد أن زجاجة بيرة واحدة كانت ستفي بالغرض |
| - 24 saat oldu. Çiçek iyi olur. | Open Subtitles | أنتما معاً سوى منذ 24 ساعة زهور ستفي بالغرض |